Yahya öğretmen, kafasında bir sürü çözüm bekleyen problem ve cevabını veremediği pek çok soru ile havaalanında bulunuyordu. Zira pek çok Afrika ülkesinde ara-sıra olduğu gibi ülkesinde isyan çıkmış ve darbecilerin başı Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştu… İsyancılar pek çok tahribat yapmalarına rağmen okula hiçbir zarar vermemişlerdi. Hatta darbecilerin Cumhurbaşkanı kendilerini davet etmiş ve şöyle demişti: “Biz aslında bazı haklarımızı alabilmek için baskı kurmaya yönelik bir isyan çıkarmıştık. Ama bir anda kendimi Cumhurbaşkanlığı koltuğunda buldum. Sizin iyi eğitim verdiğinizi biliyoruz. Sizinle bir problemimiz yok, işinize, öğretim ve eğitiminize bakın. Samimi insanlar olduğunuzu, buradan herkes kaçarken, burada, en zor şartlarda bile kalmakla gösterdiniz.” demişti.
Ama arkadan başka bir dalga onu Cumhurbaşkanlığından alaşağı edince yeni seçimler yapılıncaya kadar geçici bir Cumhurbaşkanı idareyi ele almıştı. Onun ne düşündüğünü ve neler yapacağını bilmiyordu. Havaalanının salonuna gelip bir yere oturdu. Orada bir beyaz beyefendi oturuyordu. Birbirleriyle konuşmaya başladılar. “Nerelisin, ne iş yapıyorsun?” derken Yahya öğretmen Türkiye’den gelip burada okul açtıklarını anlatmaya başlayınca, o bu sefer Türkçe konuşmaya başladı. “Ben Kayseri Ermenilerindenim… Mısır’da yaşıyorum. Gazeteciyim. Ama, sizin bu eğitim faaliyetleriniz çok dikkatimi çekti. Beni biraz daha aydınlatır mısınız?” dedi. O da “Hizmeti, hizmetin felsefesini, bütün dünyada umumî barışın gerçekleşmesini arzu ettiklerini, insanî evrensel değerlerin önemini ve bunların öğrencilerin kalbinde yerleşmesi için gayret ettiklerini” genişçe anlattı. Bu sefer o daha da bir hayret etti. İşin garip tarafı uçağa binince de aynı yerde yan yana geldiler. Bu sefer sohbet orada da devam etti.
Neticede o, “Ben size bir şey itiraf edeyim. Ben bu yeni ve geçici Cumhurbaşkanın danışmanlarındanım. Birkaç gün önce yanındaydım sizin okulun dosyası önüne geldi. Sizin hakkınızda kafalar biraz karışık. Ben bir çalışma yapayım size göndereyim. Tabii sizin anlattıklarınızdan hareketle yapacağım. Siz inceleyin, istediğiniz gibi değiştirin. Ben bu ülkedeki bütün gazetelerin editörlerini tanırım onlara telefon edeceğim, siz gidip bu yazıyı onlara teslim edin, hemen neşrederler… Göreceksiniz, sizi Cumhurbaşkanı davet edecek. Böylece siz meselenizi ona daha geniş ve güzelce anlatırsınız.” dedi.
Gerçekten çok güzel ve ülkenin o günkü durumuna uygun bir yazı hazırlayıp Yahya öğretmene gönderdi. O da arkadaşlarıyla gözden geçirip, gerekli düzeltmeleri yaptıktan sonra gazetelere gittiler. Zaten önceden bilgilendirildikleri için hemen haberleştirdiler ve yayımladılar. Bir anda bizim eğitim hizmetlerimiz ülke gündemine oturdu. Ülkenin önemli gündemi olunca Cumhurbaşkanı tarafından Yahya öğretmen davet edildi. Kendisine itibar edilip muhatap alınıldı. Cumhurbaşkanı, “Ülkemin en zor zamanlarında, buradan ayrılmadınız, okulu, çocuklarımızı terk etmediniz. Sizler gerçek dostumuzsunuz.” diye iltifatta bulundu…
Böylece, Hizmetin orada kalıcılığı perçinlenmiş oldu, Elhamdülillah… Şimdi kalkmış, birileri bu perçini sökmeye çalışıyor. Bu samimiyeti gözleriyle gören insanlar bunu unuturlar mı? Her şeyden önce Cenab-ı Hak bu ihlaslı Hizmetin yok edilmesine hiç müsaade eder mi?
a.aymaz@yenihayatgazetesi.com