Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklar nedeniyle yurtdışına çıkmak zorunda kalan mağdurların nasıl bir yargı yolu takip etmeleri gerektiği konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. Ankara’dan gelen talimatlar nedeniyle hukuksuz bir şekilde büyükelçilik ve konsoloslukların işlem yapmaması, başlı başına sorun. Buna bir de hakkında yakalama kararı olan mağdurların büyükelçilik ya da konsolosluklarda gözaltına alınacağı endişesi eklenince binlerce insanın hakkını arama yollarından mahrum olduğu belirtiliyor.
Bir süredir iç hukuk yolları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) müracaatlar konusunda sosyal medyada yol haritası sunan Avukat Gazi Kozanoğlu, bunun için de bir BAŞVURU FORMUhazırladı. Kozanoğlu’na göre yurtdışından bir noter kanalıyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru yapılabilir. AİHM’e müracaat edebilmek için önce AYM’ye başvurmanın şart olduğunu vurgulayan Kozanoğlu, kanunlardaki ’mücbir sebepler’ nedeniyle noterlerin kullanılabileceğinin altını çiziyor.
Hazırlanan başvuru formunda şu ifadeler yer alıyor: “Mücbir sebepler, iktidar eli ile konsolosluk ve büyükelçiliklere verilen emir ve talimat gereği Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurularımızın kabul edilmemesi, iptal olunan pasaportlar nedeniyle konsolosluk veya büyükelçilik binaları içinde derdest edilerek gözaltına alınma tehdidi yaşadığımızdan dolayı işbu başvuru, bulunduğumuz ülke noterliği kanalı ile yapılmıştır.”
Avukat Kozanoğlu, yurtdışındaki mağdurlar için süre kısıtlaması olamayacağı görüşünde. Bunu 3 gerekçeye dayandırıyor. Bunlar; yurtdışından yargıya erişimin imkansız hale gelmesi, Türkiye’deki yargı sisteminin şüpheli hale gelmesi ve savunma hakkının engellenmesi. Ayrıca mevcut OHAL ve KHK’larla aynı hukuksuzlukların devam etmesini de buna ekliyor.
Formda, mağdurun hiç ilgisi ve bilgisi olmadığı halde Türkiye’deki menfur bir darbe girişiminden sorumlu tutulduğu, bundan dolayı binlerce insanın hapse girdiği, işkence gördüğü, bazılarının gözaltındayken veya hapisteyken intihar ettiği, binlerce insanın çalışma hakkının elinden alındığı, ‘çekirdek haklar’ olarak nitelenen temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı sıralanıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) bir çok maddesinin ihlal edildiği vurgulanıyor.
Devamında, “Hakkımı arayabilmek ve dahi suçsuzluğumu ispat edebilmek için başvurabileceğim, bağımsızlığını koruyan hiçbir mercii kalmamıştır. Şahsım, yüzbinlerce mağdur aile ile birlikte hiç bir mahkeme kararı olmaksızın hukuksuz bir şekilde terörist ilan edilmiş durumdayım. Ne yazık ki ülkemiz hukuk devleti olmaktan çıkmış, adeta adalet ve hukuk sistemi siyasi irade tarafından esir alınmıştır. Yargı bağımsızlığı yok edilmiş, adil yargılanma hakkı, çalışma hakkı ve dahi yaşam hakkı yok edilmiştir. İdareciler Anayasa’ya aykırı kararlar alırken, idare mahkemeleri ve maalesef Anayasa Mahkemesi bile yetkisizliğini ilan etmiştir. Bu bile başlı başına iç hukukun tükendiğini göstermektedir.”
Kozanoğlu’na göre bu başvuru, yasal prosedürün yerine gelmesi için şart. Yoksa AYM’den herhangi bir sonuç çıkmasını beklediği için değil. AYM’nin zaten kendisini bağladığına dikkat çekerek, “Anayasa Mahkemesi bağımsız değil. Kendi kendini inkar etme pahasına, başvuruları reddetmiştir. Fakat AYM süreci tüketilmeden AİHM’nin dosyaları görüşmesi de mümkün değil. Sakın böyle bir hataya düşülmesin. Yazık olur. Bu çok net. Şekil şartının yerine getirilmesi için bile olsa AYM’ye müracaat edilmeli.” uyarısında bulunuyor.