BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
İman ve Kur‘an Hizmeti, insanlığın dünya ve ahiret saadetine katkıda bulunma niyetiyle cehalete karşı ilimle meşgul olmaktır.
Kafalara ilim, gönüllere ahlak, fazilet ve mes‘uliyet duygusunu yerleştirmek, sineleri imanla dolu mücehhez nesiller yetiştirerek, dünya barışına katkıda bulunmaktır. İnsan olma yönüyle ortak noktalarda buluşarak kardeş olup birbirini seven, huzur ve güven dolu bir dünya kurma niyetiyle bir araya gelen insanlar olarak, maddi-manevi hiç bir çıkar düşünmeden adaletli, faziletli ve ahlaklı olmayı gaye edinmektir.
Zariyat suresi 56. ayette, “Ben cinleri ve insanları sırf beni tanıyıp, yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım“ buyurulmaktadır. Binaenaleyh, Hakka kendini adamış hizmet erlerinin asıl hedefi, yaratılış gayesine uygun olarak insanların ahiretini kurtarma yolunda fedakarlıkta bulunmaktır. Aynı zamanda dünya pazarını vesile yapıp ahireti kazanmak ve bu vesileyle Allah’ın (cc) rızasını elde etmektir. Allah’ın peygamberlerle temsil ettirdiği yüce ve kutsi bir davayı, dünya-ahiret hiçbir şeye alet etmeden, iradelerinin hakkını vererek Allah’ı kullarına sevdirme gayretidir.
Maide suresi 35.ayette, “Ey iman edenler! (Hem dininizi, düzeninizi ve huzurunuzu korumak, hem de dünyada ve Âhiret’te gerçek saadete ulaşmak diliyorsanız) Allah’a karşı saygılı olun, O’na itaatsizlikten sakının ve O’nun koruması altına girin; O’na yaklaşıp ulaşmaya bir vesile arayın ve O’nun yolunda (mallarınız ve canlarınızla) cihad edin ki, (dünyada ve Âhiret’te) gerçek kurtuluşa, mazhariyete ve muradınıza erebilesiniz.” buyurulmaktadır.
Ve yine Al-i İmran suresi 139.ayette, “Gerçekten iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz” buyurulmaktadır. İmana üstünlüğün verilmesi, insanda Allah’ın yarattığı paha biçilmez kıymet ve değer ifade eden maddi-manevi azalar, duygular ve latifelerin müsbet manada kullanılmasına; akıl, öfke ve şehvet gibi duyguları su-i istimal etmeden en verimli şekilde, dünya ve ahiret saadeti adına değerlendirmeye vesile olduğu içindir.
İmanın üstünlüğü aynı zamanda fert, aile, cemaat ve ümmet, hatta milletler arası münasebetlerde huzurun, güvenin, barışın ve adaletin tesisine katkıda bulunmasındandır. En önemlisi de, fert ve toplumun saadet-i dareynin elde edilmesinin kaynağı olmasıdır. Zira Allah’a iman ile gizli-açık, haram-helal, günah-sevap herşeyin, Kiramen Katibin (katip melekler) tarafından kayda alındığı, ahirete iman ile de, bu kayda alınan herşeyin hesabının verileceği inancının hakim olmasındandır.
Bir ferdin, ailenin ve milletin perişaniyetinin en önemli sebeplerinden birisi küfürdür, dalalettir. Daha sonra cehalet, inat, hased, öfke, gayz, kin ve nefrettir. Bütün bunları yaratılış gayesinde yararlı hale getirme imana bağlıdır.
Tarih boyu nice hizmet iddiası ile ortaya çıkmış allameler veya devlet adamları vardır ki; gurur, kibir ve çevrenin alkışlaması, yaptığı yanlışlara karşı makul bir usulle ikaz edilmemeleri ve edilememeleri neticesinde, muvakkat dünya saltanatına mukabil ahiret hayatlarını mahvetmişlerdir.
Dünya ve ahiret hayatının mutluluk ve huzur kaynağı, imana bağlı sevgidir.. Tatlı dil ve güler yüzle muameledir.. Allah(cc) yarattığı varlıkların en mükemmeli olarak insanı sevmiş ve kainatı onun emrine vermiştir. Onun içindir ki, insan sevilmeye en layık ve en kıymetli varlıktır.. Rengi, dili, dini, milliyeti ne olursa olsun bütün insanlar bir bahçenin farklı çiçekleri ve meyveleri gibidir.. Her birinin ayrı bir güzelliği vardır..
Elbette Allah’a başkaldırıp isyan eden, fitne ve fesat çıkararak toplumun huzurunu bozan, mal,can, namus, haysiyet ve şerefinde gözü olan kişiler ihanetlerinin cezasını çekmelidirler ama, onlar yüzünden mazlumlar, mağdurlar, günahsız insanlar cezalandırılmamalıdırlar.
İnsanların rahat ve emniyet içinde hayatlarını sürdürmeleri, kendi din ve inançlarına bağlı ve saygılı olmanın yanında, diğer insanlara inançları ne olursa olsun hor bakmamalarına, saygıda kusur yapmamalarına bağlıdır.
Kainatda bütün varlıkları, zerreden küreye, semekten sistemlere kadar herşeyi yaratan ve onları sisteme bağlıyarak insanın emrine veren Allah’tır. Hidayet ve dalalet de O’nun(cc) kudreti ve iradesi dahilindedir. Allah murad etmeden Peygamberler de dahil, kalplere imanı ve sevgiyi kimse koyamaz.
Bununla beraber müslüman, yeryüzünde Allah’ın matbah-ı nazarı, mükemmel pırıl pırıl bir aynası olmalıdır ki, bakanlar sevsin ve böylece sevdiklerini de sevdirmeye muvaffak
olsun. Dinin güzelliklerini, sevilmesi gereken kurallarını, yaşayarak sevdirmek, gerçek manada inanan ve inancını ihlas ve samimiyetle pratikte uygulayan ve örnek olan insana düşmektedir.