CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle akşam yemeğinde bir araya geldi. Başkanlık anayasası ve sınır ötesi operasyon ağırlıklı sohbette Kılıçdaroğlu önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin karanlık bir tablonun içerisine çekildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Erdoğan ve AKP yönetimi oy çokluğu ile rejimi değiştirmeye çalışıyor. Böyle bir olaya kalkışmak demokrasiye ihanettir. Olağanüstü dönemde Anayasa tartışılamaz. Gizli oylama olursa 330 çıkmaz.” dedi.
ASKERLERİMİZİ KİM ŞEHİT EDİYOR, UÇAKLARLA KİM VURUYOR?
AKP’nin Suriye dış politikasının iflas ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, IŞİD’in yakarak şehit ettiği subaylar ile ilgili açıklama yapılmamasını, konunun belirsiz bırakılmasını da acizlik olarak değerlendirdi. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Düşünün öyle bir çaresizlik içindesiniz ki askerleriniz uçaklarla vuruluyor. Ama hala kimin uçağı olduğunu bile bilmiyorsunuz. Askerleriniz esir alındı, ölü mü sağ mı bilmiyorsunuz. Askerlerin öldürülme görüntüleri iddiası ile yayınlanan görüntülerin gerçekliği konusunda bile açıklama yok. Bu nasıl bir acizlik. Bu şehitlerin hesabını kim verecek?”
ESAD’LA YAKINDA TOKALAŞACAKLAR
AKP ve Erdoğan’ın Esad ile yakında tokalaşacağını anlatan Kılıçdaroğlu iktidarın tüm tezlerinin iflas ettiğini kaydetti: “Çok yakında düşman ilan ettikleri Esad’la da tokalaşacaklar. Tüm tezleri iflas eden bir dış politikayı yürütme şansları kalmadı. Dış politikada izlenilen gayri milli politikadan yeniden milli politikaya geçilmeli. Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyulan bir dış politika esas alınmalı.”
Kılıçdaroğlu’nun çarpıcı açıklamalarından satır başları şöyle:
Dayatma AKP geleneği oldu
AKP Anayasa değişikliklerini dayatma ile yapma geleneğini sürdürüyor. En son 2010 yılında yapılan değişikliğe bakalım. Çok uyardık,’ böyle yapmayın’ dedik, dinletemedik. HSYK’nın yapısını baştan aşağı değiştirdiler. Sonuç ortada. Şimdi de bu değişikliklerle her şeyin çözüleceği söylüyorlar. Ama emin olun çok daha kötü günler bizi bekliyor. Biz beş temel konuda çözüm önerdik. “Hukuk, ekonomi, eğitim, dış politika ve toplumsal barış alanlarında çözülmesi gereken sorunlar, atılması gereken adımlar var” dedik, dinletemedik. Şimdi bu alanlar duruyor ve hiçbirine yönelik çözüm olmayacak.
Neden başkanlıkta ısrar ediliyor?
Başkanlık noktasında ısrarı anlamış değilim. 14 yıldır iktidarda olan ve her istediği değişikliği yapma gücüne sahip bir parti var. Ama başkanlık konusunda anlamsız bir ısrar var. Üstelik bu konuya dair toplumsal bir uzlaşı da yok. İki partinin mutfağında hazırlanan bir değişiklikten bahsediyoruz. Bu, her şeyden önce parlamentoya yapılan büyük bir ayıp. Bir kez daha uyarıyoruz, Türkiye daha karanlık bir tablonun içine çekiliyor.
Eşit koşullarda geçmeyecek
Milli iradeden bahsediliyor. Ama şu unutulmamalı ki eşit olanaklarla bir yarışa gidilmiyor. Medyanın yüzde 90’ı iktidarın elinde. Üniversiteler görüş bildirmekten bile korkuyorlar. Devletin bütün olanakları ile kampanya yürütecekler. Ve biz de “demokratik bir ortamda halkın görüşüne başvuruyoruz” kandırmacasına mı inanacağız? Bir anketle halkın karşısına çıkmak istiyorsanız soru “Tarafsız bir Cumhurbaşkanı istiyor musunuz?” olmalı. Bakın o zaman halk ne diyor.
Devletin sigortası yok oluyor
Erdoğan ve AKP yönetimi, oy çokluğu ile rejimi değiştirmeye çalışıyor. Böyle bir olaya kalkışmak demokrasiye ihanettir. El kaldırıp el indirmekle siz rejimi değiştiremezsiniz. Bu Cumhuriyet, bu rejim büyük bedeller ödenerek kuruldu. Şimdi bir kişi bunu istiyor diye rejimi değiştirmeye kalkmak bizi çok karanlık bir döneme sokar. Cumhurbaşkanı tarafsız konumu ile devletin sigortasıdır. Şimdi o sigortayı yok ediyorsunuz.
Olağanüstü dönemde Anayasa tartışılamaz
Bir yandan “Olağanüstü bir dönemden geçeceğiz” diyeceksiniz, olağanüstü tedbirler alacaksınız diğer yandan da Türkiye’nin kaderini belirleyecek bir değişiklik yapmaya kalkacaksınız. Bu akla ziyan bir davranış biçimi. Öte yandan bir de OHAL’in devam ettiğini düşünürsek bu koşullarda biz hangi konuyu özgürce tartışabileceğimizi iddia edeceğiz. OHAL’le referanduma gidilemez.
Anayasaya uygun gizli oylama olursa bu değişiklik Meclis’ten geçmez
Ben bu değişikliğin Meclis’ten geçmeyeceğine inanıyorum. Hem AKP’nin hem de MHP’nin de bu değişikliğe geçit vermeyeceğini düşünüyorum. Eğer Anayasa’nın kuralına uyup gizli oylama yapılırsa Meclis’te 330 oy çıkmayacaktır. CHP’den bir tek “evet” çıkmayacağını biliyorum. Ama iki parti kendi vekillerinden emin değiller.
Bahçeli’yi anlamıyorum, bir kişinin yasalara değil, tüm ülkenin o kişiye uymasını istiyor!
Daha yakın zamana kadar başkanlık konusunda en sert eleştirileri yapan Sayın Bahçeli’nin neden böyle bir dönüş yaptığını anlamış değilim. Yaptığı “fiili durumu yasallaştıralım” açıklamasının inandırıcılığı yok. Neden bir kişinin yasalara uymasını istemiyor da tüm ülkenin bir kişiye tabi olması için bu değişikliğe yol veriyor, izah edemiyorum.
Suriye’de derine indikçe bataklığa saplanacağız
Türkiye güvenliği için sınır ötesi operasyon yapabilir. Bunun için destek de verdik. Ama iki koşul unutulmamalı. Uluslararası destek ve meşruiyet ile güvenliğinizi tehdit eden bölge ile sınırlı olma koşuluyla. Bugün ikisi de yok. Dana derinlere indikçe çıkmakta çok zorlanacağımız bir bataklığa saplanacağız.
En büyük dış politika yenilgisi
Yıllardır uygulanan dış politika büyük bir yenilgi ile sonuçlandı. Moskova’da gerçekleşen üçlü görüşme ve açıklanan deklarasyon bu yenilginin kağıda dökülmüş halidir. Astana görüşmelerinden de farklı bir sonuç çıkmayacak. O kadar aciz bir duruma düştü ki Türkiye, içeride bas bas bağırıp “PYD-PKK terör örgütlerini yok etmek için oradayız” söylemini sınır dışında ağzınıza bile alamıyorsunuz. Madem hedef PYD, neden deklarasyonda adı terör örgütleri içinde geçmiyor?
Operasyonun hedefi IŞİD değil, AKP EL Nusra dahil radikal örgütleri destekliyor
Hepimiz biliyoruz ki sınır ötesi operasyonun asıl amacı IŞİD değil. Güneyimizde Kürt koridorunun oluşmasına engel olmak için o kadar derine inmeye çalışıyoruz. Hem hedefiniz net ve berrak değil hem de uluslararası güçlerle ve Suriye hükümeti ile diyaloğunuz yok. Sonra da yalnız bırakılmaktan şikayet ediyorsunuz. AKP hükümeti uzun süre boyunca El Nusra başta olmak üzere Suriye’deki örgütleri destekledi, ülke içerisinde örgütlenmelerine ses çıkarmadı, göz yumdu. Türkiye’nin yetmiş bir ilinden IŞİD ve türevi radikal İslamcı örgütlere katılım oldu. Hükümet hem bu katılımları araştırmalı, sorgulamalı hem de bunun hesabını vermeli.
HDP milletvekilleri tutuksuz yargılanmalı
HDP’li vekillerin tutuklanmasını doğru bulmadığımızı, bunun çözüme katkı sunmadığını defalarca ifade ettik. Ben milletvekillerinin mahkeme sonuçlanıncaya kadar yani suçlu oldukları mahkemece onaylanıncaya kadar tutuklanmamaları gerektiğini savundum. Aynı noktada duruyorum. Türkiye’nin tüm temel meselelerinde olduğu gibi çözümün tam demokraside olduğunu düşünüyorum.Kaynak: Birgün