‘Silahlı terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla
yargılandığı davada tutukluğunun 121’inci gününde hakim karşısına çıkan
yazar-dilbilimci Necmiye Alpay ‘ders niteliğindeki’ savunmasında da ‘Türkçe öğretti.’
Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin bir günlüğüne nöbetçi yayın yönetmenliği
de yapan danışma kurulu üyesi Alpay, savunmasında hem hakkındaki iddianameyi
eleştirdi hem de basın özgürlüğüne dikkat çekti.
‘Bu topraklarda dayanışma yıllardır yapılır’
Evrensel’ de yer alan habere göre; Alpay, savunmasında dört aydır
tutuklu bulunduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu yargısız bir
infazdır. Neden mi? Açıklamak istiyorum. Metin üç parçalı. Gazete, silahlı
örgüt, sanıklar. Ama metindeki üç parça arasında bağlantı göremedim.
Danışma kurulu üyeliği için teklifi yapıldığında gazetenin yayınlanma özgürlüğü
çerçevesinde davet yapıldı.”
Aydınlanma çağının önde gelen Fransız yazarı Voltaire’den alıntı yapan
Alpay, “Voltaire’in dediği gibi… ‘Düşüncelerinize katılmıyor
olabilirim ama onları ifade etmeniz için her şeyi yaparım.’ Benim
Gündem ile dayanışmam bu fikirle oldu. Yaşar Kemal’e ilk kez dava açıldığında
bin kişi ‘aynı suçu işliyoruz’ dedi. Bu topraklarda bu dayanışma
yıllardır yapılır. Yetki kullanmadım, yönetmedim, yönetilmedim de. Dört aydır
tutukluyum, bu kolay değil. Hayatım bir balta ile ikiye ayrıldı” diye
konuştu.
Türkçe dersi
Savunması sırasında Alpay’la hakim arasında da dikkat çekici bir diyalog
yaşandı.Hakkında ‘yakalandı’ denmesine rağmen, ifade vermeye
kendisinin gittiğini belirten Alpay, “Yakalanmadım” deyince,
mahkeme başkanı, “Kendin teslim oldun” dedi. Ancak Alpay bu
ifadeyi de düzelterek, “Teslim oldum doğru değil, ifade verdim” dedi.
‘Ele geçirildi’ ifadeleri terk edilmeli
Ünlü dilbilimci, savunmasında iddianamedeki ifade bozukluklarına da dikkat
çekerek adeta ders verdi. “İddianamede somut bir şey yok, soyut şeyler
var” diyen Alpay, şöyle devam etti: “İddianame önyargıyla
yazılmış. Savcı bilerek önceden karar vermiş gazetenin ‘silahlı
örgütün yayın organı’ olduğuna. Bize suçlamalar da bu şekilde yapılmış.
Kitaplar için, gazeteler için ‘ele geçirildi’ ifadeleri artık
terk edilmeli. Kitapların ele geçirilmesi deyişi çok kötü zamanları hatırlatıyor.
12 Eylül… Bu deyişten artık vazgeçmeli.”