ALİ HAYDAR ARSLAN – BRÜKSEL
Avrupa Parlamentosu, 24 Kasım’da aldığı kararla Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını talep etmişti. AP’nin bu talebine karşın üye ülkeler ve AB Komisyonu, Ankara’ya yönelik yumuşak tavrını sürdürüyor. AB uzmanları, Erdoğan rejiminin artık Kopenhag Kriterleri’ni karşılamadığını, bu durumu bütün AB ülkelerinin ve kurumlarının tespit ettiğini vurguluyor.
2016 İlerleme Raporu’nun yargı bağımsızlığının sona erdiğini tespit ettiğini, basın hürriyetinin kalmadığını vurguladığına işaret eden uzmanlar AB liderlerinin ilkelerden ziyade menfaatlerine göre hareket ettiğini savunuyor. AB uzmanları en sert eleştirilerini Almanya’nın lideri Angela Merkel’e yönlendiriyor.Kanunların keyfi ve seçici olarak kullanılmasının ifade hürriyetine olumsuz etki yaptığını kaydeden sözcü, ‘gazetecilere, yazarlara ve sosyal medya kullanıcılarına karşı açılan ve devam eden davalar, akreditasyonların iptali, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından çok sayıda gazetecinin tutuklanması ve bir çok medya kuruluşunun kapatılması ciddi endişe kaynağı olmayı sürdürüyor’ dedi. Aynı sözcü, örgütlenme hürriyetinin de aşırı derecede kısıtlandığını vurguladı. AB, hak ihlallerini eleştirmekle birlikte diplomatik dilde en sert ifade olan ‘kınama’yı uzun süredir kullanmamaya özen gösteriyor.
Bir soruyu cevaplandıran AB sözcüsü, Türk yetkililerin hukukun üstünlüğü, insan hakları ve temel hürriyetlere her şart altında saygı göstermesinin önemini vurguladı. 2016 İlerleme Raporu’na dikkat çeken sözcü özellikle ifade hürriyeti alanında geçen yıl ‘ciddi gerileme’ olduğunu vurguladı.
Avrupa Birliği aralarında çok sayıda gazetecinin de bulunduğu 54 kişinin mallarına el konulmasına tepki gösterdi. AB Komisyonu’ndan yapılan açıklamada ‘ciddi şekilde endişeliyiz’ ifadesi kullanıldı. AB, Türkiye’deki vahim hak ihlallerine sessiz kalma ya da çok yumuşak tepkiler vermekle suçlanıyor.