Arap asıllı yazar Mustafa Berekat, zulüm diktatörlüğü kurmaya çalışan
Erdoğan’ı böyle özetledi. Vetogate haber sitesinde çıkan yazısında Arap yazar
Mustafa Berekat Erdoğan’ı değerlendirdi:
makamına gelmesinin ardından arkasında ‘pragmatizm’ gizleyen demokrasi ve
liberallik maskesi düştü. Bir zamanlar gurur vesilesi olan ‘Türk modeli’
cumhurbaşkanlığının üçüncü yılında şarkın hasta adamına dönüştü.
Demokrasi:Erdoğan hala demokrasiden bahsetse de,
cumhurbaşkanlığı makamına geldiği ilk günden bu yana padişahlık kurmaya
çalışıyor. AKP ülkenin içinde bulunduğu dağınıklık halinden faydalanarak
parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişi öngören anayasa değişikliğini
geçirmeye başladı. Zaten ondan önce de ülke polis devletine dönüşmüştü. Ama bu
on altı madde onu hilafet koltuğundaki en büyük diktatöre dönüştürecek.
Kefenin Cebi Yok: Mısır’daki 25 Ocak
devrimi sırasında Erdoğan Mısır devlet başkanı Hüsnü Mübarek’e ‘kefenin cebi
yok’ diye sesleniyordu. Ancak sonra yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda kendi
ailesinin ve yakınlarının yolsuzlukları ortaya çıktı.
Dostlara İhanet: Erdoğan meşhur
‘bugünün dostları yarının düşmanlarıdır’ prensibini uyguluyor. Suriye’deki
dostu Beşar Esed rejimi’ne yönelik dönüşü şaşırtıcıydı; Abdullah Gül’e muhalif
duruşu için bedel ödetti; Dış politikasının mimari Ahmet Davutoğlu da kendini
kurtaramadı.
İran ve İsrail’le İttifak: İran’ın mezhepçi ve
İsrail’in Siyonist politikalarına yönelik eleştirisi Türk halkı içindeki
popülerliğinin esasını oluşturmaktaydı. Ancak bir gecede İran dost devlete,
İsrail de bölgedeki müttefike dönüştü.
Terör Desteği ve Devletin Çökmesi: Türkiye’nin ülkesi ve
halkına karşı son cürmü ise terör örgütleriyle olan doğrudan ilişkisi ve
dünyadaki en güzel şehirlerden birisi olan İstanbul’u terör çukuruna
dönüştürmesidir.
Bu siyasetin ekonomik faturasını şu an halk ödemekte. Cumhurbaşkanları ise
terörü, dışarıdaki savaşları ve Kürtlere karşı sürekli savaşı destekledikleri hazinedeki
dolar açığı nedeniyle halkından Türk parası almasını istiyor.”