Avrupa ülkeleriyle peş peşe referandum toplantılarının iptal edilmesiyle başlayan kriz, akıllara yurt dışında seçim propagandası yapmanın hangi şartlara bağlı olduğu sorusunu getirdi.
bakanlar, bir süredir ‘oy deposu’ olarak görülen Avrupa’daki
ülkelerde ‘referandum turnesi’ne çıkmaya gayret ederken,
toplantılar Avrupa’yla diplomatik gerginliğe neden oldu. Almanya’yla başlayan
krizi, Avusturya ve son olarak da Hollanda’yla ‘zirve yaptı.’
Ancak seçimler
döneminde propaganda ve oy kullanımı gibi konuları düzenleyen Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun’da 2008 yılında yapılan
değişiklik, yurt dışında kendi yaşadıkları ülkelerde oy kullanmak isteyen seçmenler
için gerekli düzenlemeleri içerirken, siyasal partiler için de ilginç bir yasak
barındırıyor.
‘Yapılamaz’
Düzenlemede,
yurt dışında seçim propagandası yapmanın yasak olduğu açık biçimde
belirtiliyor: “Yurt dışı seçmenler, milletvekili genel seçimi,
cumhurbaşkanı seçimi ve halkoylamasında oy verebilirler. Yurt dışı seçmenler
sadece seçime katılan siyasi partilere oy verebilirler. Yurt dışında ve yurt
dışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz.”
Tasarıyı bizzat Erdoğan sunmuştu
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, bu düzenlemenin Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde hayata geçirildiğini hatırlatarak
şunları yazdı: “Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 22
Ocak 2008 tarihinde TBMM Başkanlığı’na, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri
ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da değişiklik öngören tasarı gönderildi.
Kanunlaşan değişikliğin 94. maddesinin ilgili fıkrası şöyle: ‘Yurtdışında,
yurtdışı temsilciliklerde ve gümrük kapılarında her türlü propaganda yasaktır.’ Konuyu
biraz açalım. Yasal düzenlemenin alt yapısını hazırlayan dönemin Yurtdışı
Türkler’den de Sorumlu Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ‘propaganda yasağı’nın
getirilişinin gerekçesini ‘Bizim 155 ülkede vatandaşımız vardı. 154
ülke bir yana Almanya bir yana. Çünkü en çok orada vatandaşımız var. Almanya,
bizim vatandaşlarımızın oy kullanmalarına uzun bir süre olumlu bakmadı.
Türkiye’deki siyasi tartışmaların kendi ülkelerine yansımasını istemiyorlardı.
Biz de gurbetçilerimizin oy kullanmalarının önündeki engelleri kaldırma, bu işi
kolaylaştırma, rahatlatma adına ‘propaganda yapılamaz’ fıkrasını
ekledik’ diye açıkladı.”
Öztürk,
yine de yurt dışında seçim propagandasının hangi yaptırımlarla engelleneceğinin
net olarak anlatılmaması dolayısıyla kanundaki bu açıktan yararlanıldığını
kaydetti.
AİHS’de propagandaya ‘koşullu’ destek
Peki
diğer ülkeler yabancı ülkelerin seçim propagandalarını engelleyebilir mi?
Ülkeden
ülkeye değişiklik gösterebilecek bu konuda Avrupa’nın temel
alabileceği kaide, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde mevcut. Sözleşmenin
10’uncu maddesinde herkesin ifade özgürlüğüne sahip olduğunun altı çizilse de,
bu özgürlüğün bazı koşullarda sınırlamaya tabi tutulabileceği belirtiliyor: “Herkes
ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi
olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve
görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo,
televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel
değildir. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması,
yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün
veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin
önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması,
gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve
tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler,
koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.”
Uluslararası
hukuk profesörü Ove Bring de buradaki ayrımın ne olacağını şöyle anlattı: “Temel
kural olarak ifade özgürlüğü hakkı geçerlidir. Ancak Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesi gerekli görülmesi durumunda diğer ülkeler
kaynaklı politik kampanyaları yasaklama hakkını da tanımaktadır.”