Avustralya’nın Ankara Büyükelçisi Larsen’in eşi Merrillees’in Türk müziği tutkusu bağlamayla ses buldu. Türkiye’ye geldikten sonra Türk müziğiyle ilgilenmeye başladığını, bu amaçla da bağlama çalmayı öğrenmeye karar verdiğini söyleyen Merrillees, bunun için de özel dersler aldığını kaydetti.
Büyükelçi Larsen ve eşi, Türkiye-Avustralya diplomatik ilişkilerinin 50. yılı, iki ülke arasındaki ticaret ve turizm ilişkileriyle müzik tutkuları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Merrillees, Türk kültürü, gelenek ve göreneklerini çok merak ettiğini kaydetti. Bu kapsamda, büyük bir merakla seramik boyamayı öğrenme deneyimi yaşadığını dile getiren Merrillees, özellikle İznik seramiklerinin eşsiz olduğunu vurguladı.Türkiye’de gezdiği Kapadokya, Safranbolu, Hattuşaş’ı muhteşem bulduğunu söyleyen Merrillees, başkentin tarihi bölgelerinden Ulus’ta keşfettiği ve Türk kültüründe önemli yeri olan düğün sandıklarından alarak Büyükelçilik rezidansında sergilediğini kaydetti.Müzik tutkusuna değinen Merrillees, keman ve viyola çaldığını anlattı. Türkiye’ye geldikten sonra Türk müziğiyle ilgilenmeye başladığını, bu amaçla da bağlama çalmayı öğrenmeye karar verdiğini söyleyen Merrillees, bunun için de özel dersler aldığını kaydetti. “Şemsiyemin Ucu Kare” türküsünü çalan Merrillees, “Şu an belki profesyonel olarak çalamıyorum ama öğrenmek için büyük çaba gösteriyorum. Türk halk müziği eşsiz bir müzik tarzı. Türk müziğini ve bağlama çalmayı çok seviyorum. Bağlamanın sesi, çalarken verdiği eşsiz duygular çok etkileyici. Sözlerini anlamasam da halk müziğinin verdiği yaşanmışlık içinizi titretiyor.” dedi.
“Türkiye’nin Avustralya’daki en büyük gücü, Türk göçmenler”
Büyükelçi Larsen da bu yıl iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 50. yılını doldurması nedeniyle önemli bir dönüm noktasından geçtiklerini belirterek Türkiye ve Avustralya ilişkilerinin tarihsel geçmişinin 1. Dünya Savaşı’ndaki çok önemli muharebelerden biri olan Çanakkale Savaşı’na kadar uzandığını kaydetti.İki ülke arasındaki resmi ilişkilerin 1967 yılına kadar başlamadığını hatırlatan Larsen, taraflar arasındaki diplomatik ilişkilerin Türk göçmenlerin ülkesine gelmesini içeren Göçmenlik Anlaşması ile hayata geçtiğini ve Türk nüfusunun, Avustralya’ya güçlü ve pozitif katkılarının olduğunu anlattı.Larsen, “Avustralya’ya gelen ilk Türk göçmenler, genel olarak fabrikalarda işçi olarak veya daha düşük profilli işlerde çalışıyordu. Ancak sonraki nesillere baktığımızda Türkler, üniversitelerde veya doktor, avukat ve iş adamı olarak farklı iş kollarında zengin bir yelpazeye yayıldı. Türk göçmenler, iki ülke ilişkilerinin önemli bir parçası. Türkler, çok farklı sektörlerde çok aktif çalışıyor. Türkiye’nin Avustralya’daki en büyük gücü, Türk göçmenler. Çünkü, Türk göçmelerin büyük oranı iş dünyasında varlık gösteriyor. Büyük oranda da çok başarılılar.” diye konuştu.Ankara’da yoğun diplomatik mesaisi dışında her hafta konserlere gitmeyi çok sevdiğini dile getiren Larsen, Osmanlı müziğine hayran olduğunu söyledi.Larsen, “Bu güzel kentin zevkini almaya çalışıyoruz. Şanlıurfa, Gaziantep, İzmir, İstanbul ve birçok şehir. Tabii ki bir Avustralyalı olarak Çanakkale çok önemli. Türkiye çok zengin bir ülke. Gittiğiniz her yerde her şehirde, nereye bakarsanız bakın, farklı duygular ve insanlar görmek, lezzetli yemekler, farklı yerel gelenekler, Türkiye’nin tüm bu zenginlikleri sizi etkiliyor.” şeklinde konuştu.Eşi gibi kendisinin de müzik tutkunu olduğunu, 5 yaşında keman öğrenmeye başladığını anlatan Büyükelçi Larsen, “Babam, bana keman öğretmek konusunda çok hevesli bir müzisyendi. 15 yaşındayken babam, bana tarihi bir Fransız kemanı hediye etmişti. O keman halen benimle. Önceden kemanı daha çok çalardım ama bir gün tekrar keman çalmaya döneceğim. Şu anda iş yoğunluğunu atmak için zaman zaman elime alıp bir şeyler çalıyorum.” ifadelerini kullandı.