Ağır
tecrit koşullarına dikkat çeken Kızılkaya, “Haber verme, kamuoyunu
bilgilendirme ve ifade özgürlüğü faaliyetlerim gerekçe gösterilerek tutuklanıp
yargılanmama karşın, bir gazeteci olarak çok sınırlı iletişim imkanım var”
diye belirtti.
Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi’nin hazırladığı rapor için tutuklu bulunduğu Silivri 9 Nolu Hapishanesi’nde maruz kaldığı uygulamaları yazan Kızılkaya, kapatma kararı sonrası 16 Ağustos 2016 tarihinde Özgür Gündem binasına yapılan baskında gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya ile tutuklandıklarını hatırlattı.
Kızılkaya, Kaya ile birlikte ayrı bir polis aracına bindirildiklerini belirten Kızılkaya, “Minibüsün içinde ters kelepçeli şekilde yere yatıran polisler 6-7 saat boyunca periyodik dayak seansları uygularken diğer yandan da ‘sizi Musa Anter gibi geberteceğiz, asit kuyularına atacağız’ tehditleri savurdular” diye belirtti.
‘BİR GAZETECİ OLARAK DÜNYA İLE SINIRLI İLETİŞİM İMKANI YOKTU’
Altı gün hayvan barınağını aratmayan bir yerde gözaltında tutulduklarını hatırlatan Kızılkaya, 26 Ağustos’ta çıkarıldıkları mahkemece tutuklandıklarını ve Silivri Hapishanesi’ne götürüldüklerini belirtti. Çıplak arama işkencesine tabi tutulduklarını ve taciz edildiklerini aktaran Kızılkaya, “O günden beridir ağır tecrit koşullarında tutuluyorum” diye kaydetti.
İletişim haklarının OHAL keyfiyetiyle engellendiğini ifade eden Kızılkaya, sınırlı sayıda mektup aldığını belirtti. Kızılkaya şunları kaydetti: “Meslek örgütlerinden olan Türkiye Gazeteciler Derneği, Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne gönderilen mektuplar ‘sakıncalı’ bulunup disiplin kurulu tarafından yasaklandı. İtiraz hakkımın nasıl sonuçlanacağını merakla bekliyorum. Şu ana dek toplam 12 kitap idarenin kütüphanesinden alabildim. Dışarıdan adıma gönderilen kitaplar engelleniyor ve tarafıma verilmiyor. Kasım ayına kadar Evrensel, Cumhuriyet, Azadiya Welat, Aydınlık, Sözcü gazeteleri tarafıma gerekçe gösterilmeden verilmedi. Bir gazete ve TRT ayarlı radyo dışında bir gazeteci olarak dünya ile sınırlı iletişim imkanı yoktu. Televizyon hakkımız 3 ay sonra karşılandı.”
Aile ve avukat görüşüne çıkarıldığında tacize varan üst aramaları yapıldığının altını çizen Kızılkaya, askeri nizam dayatıldığını belirtti. İlk iki ay hücrelerine baskın yapıldığını ve ayakta sayım dayatıldığını vurgulayan Kızılkaya, kabul etmedikleri için psikolojik şiddete maruz kaldıklarını ve tehdit edildiklerini söyledi.
Kızılkaya, “Kurban bayramında gerçekleşen açık görüşte aramıza masa konularak ailemiz ile yan yana oturmamıza izin verilmedi” diye belirtti. Kızılkaya, telefon ve görüş haklarını duruşma günlerine denk geldiği için çok az kullanabildiğini dile getirdi. İdareye başvuru yaptığını belirten Kızılkaya, uzun süre cevap alamadığını ancak ısrarlı başvuruları sonucunda görüş günlerinin değiştirildiğini kaydetti.
‘BİR TUTUKLUNUN EN TEMEL HAKLARINI KULLANAMIYORUM’
Mahkemelere gidişleri esnasında gardiyanların “sen teröristsin, gazeteci değilsin” gibi hakaretlerine maruz kaldığına dikkat çeken Kızılkaya, “Son bir ayda geçmiş döneme nazaran koşullarda ve davranışlarda halen bir tutuklunun en temel haklarını kullanamıyorum” ifadelerini kullandı.
‘TECRİT KIRILMADAN DONANIMLI SAVUNMA YAPAMAM’
Kızılkaya, haksız ve hukuka aykırı tutuklanma gerekçesinin tamamen gazetecilik faaliyetlerine ilişkin olduğunun altını çizdi ve şunları ekledi: “Haber verme, kamuoyunu bilgilendirme, düşünce ve ifade özgürlüğü faaliyetlerim gerekçe gösterilerek tutuklanıp yargılanmama karşın, bir gazeteci olarak çok sınırlı iletişim imkanım var ve gerektiği kadar hukuki destekten faydalanamıyorum. Bu tecrit koşulları kırılmadan, mahkeme önünde kendimi donanımlı şekilde savunma yapma olasılığım bulunmamaktadır.”h HABERDAR