[Erhan Başyurt-tr724.com]
İktidarın ‘Cadı Avı’na maruz kalan ve haksız yere hapse konulanların sayısı 50 bini aştı.İçlerinde öyle isimler var ki; AK Parti yönetimi ve kadrolarının da onlara yöneltilen suçlamaların saçma birer iftira olduğunu bilmemesi mümkün değil.Ancak hiçbiri sesini yükseltmiyor, itiraz etmiyor.Zulme seyirci kalarak parçası oluyorlar.
***
Tutuklananların önemli bir kısmı, bölge milletvekilleri ve yerel teşkilatlar tarafından yakından bizatihi tanınıyor. Onlar dahi susuyorlar.Mallarına el konulan işadamlarının önemli bir kısmı, AK Parti yönetimi tarafından yakından tanınıyor. Aile dostu sayılacak seviyede yakın olanlar bile susuyor.
***
Bir de her AK Partilinin tanıyıp, bildiği ve sessiz kalmayı tercih ettiği aydınlar, gazeteciler ve akademisyenler var.Nazlı Ilıcak’ı, Ahmet Altan’ı, Mehmet Altan’ı, Ali Bulaç’ı, Mümtaz’er Türköne’yi, Sedat Laçiner’i, Şahin Alpay’ı, Ahmet Turan Alkan’ı tanımayan, onların demokrasi mücadelesine bizatihi şahit olmayan tek bir AK Parti yöneticisi ve üyesi bile yoktur. Yine de susuyorlar.
***
AK Parti’den vekil seçtirdikleri, 5 yıl birlikte oturup kalktıkları arkadaşlarını bile yalan ve İftiralarla tutukladılar yine de itiraz eden olmadı.Referandum sonrası kendi bakanlarını, belediye başkanlarını da ‘ilahlarına’ törenle kurban edecekler…
***
Diyebilirsiniz ki:Kardeşlerini bile yemek için fırsat kollayanlar, hiç tanımadıkları öğretmenlerin, doktorların, hakimlerin, ev hanımlarının, hamile veya yeni doğum yapmış kadınların, engelli vatandaşların, yaşlı veya hastaların canavarca bir ‘Cadı Avı’na maruz kalmasından niye rahatsız olsunlar ki?
***
İnsan olmanın gereği olarak, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanan birey olarak, ‘Cadı Avı’na karşı çıkmak herkesin sorumluluğudur.‘Cadı Avı’ yoğun bir nefret söyleminin ardından, toplumsal bir paranoya içerisinde ve kitle linç psikolojisi içerisinde gerçekleşir.Akıl sorgulamaz, ‘şeytanlaştırılan’ kitlelere karşı vicdan en büyük vahşete bile tabii görmeye, kanıtsamaya başlar.İşte asıl bu nedenle, sonradan telafisi mümkün olmayan büyük pişmanlıklar yaşamamak için iktidarın parçası olanların ‘Cadı Avı’ sürecini herkesten daha fazla aklı selimle sorgulaması gerek.
***
Hardal tanesi kadar hatanın bile hesabının sorulacağının bilincinde olarak, zulmün halka halka genişleyip sadece ona destek verenleri değil meyledenleri de yaktığı tarihsel tekerrürü yaşamak için vicdanı ve aklı olanın ‘Cadı Avı’na karşı çıkması gereken bir dönem yaşıyoruz.
***
Diyebilirsiniz ki:
Sizin ‘Cadı Avı’ dediğinize, sadece siyasiler değil birçok aydın hatta din adamı da destek veriyor. Kararı verenler de yargı mensupları, AK Parti değil…
***
Keşke öyle olsaydı… Sadece adalet işletilse ve suçlu kim varsa hak ettiği cezayı alsaydı ama öyle değil. Birincisi, iktidar ‘Cadı Avı’ için ‘Sulh Ceza Hakimliği’ adı altında ‘özel mahkemeler’ kurdu. Tüm hukuksuz kararları da özel seçilen bu hâkim ve savcılar tek başlarına veriyor.
İkincisi, iktidar siyasi talimatına aykırı karar veren hakimleri de tutuklayıp ‘terörist’ diye hapse atıyor. Üçüncüsü, iktidar ‘Cadı Avı’na maruz kalanları savunan avukatları da hapse atıyor, tehdit ediyor. Dördüncüsü, şüphelilere suçlamayı bildirmiyor, avukatları ile görüşmelerine sınır getiriyor, savunma imkanlarını sınırlıyor. Beşincisi, iktidar AYM’yi bile baskı altında tutup, üst hukuk yollarını da tıkıyor.Sonuçta, ortada hukuk yok. Adalet Sarayı’nda oynanan bir tiyatro var. Adil yargılama olmadığı gibi, yargı bağımsız değil, kararlar da tarafsız değil. Her şey bu kadar açıkken ‘Cadı Avı’na hukuk kılıfı giydirmek mümkün değil.
***
Tüm hukuksuzluğuna rağmen bile bile ‘Cadı Avı’na sessiz kalıyorsanız, iftiralar ve yalanlara bina edilen zülümleri seyretmekle yetiniyorsanız, vicdanınız kurumuş ve insanlığınızı kaybetmişsiniz demektir. Ne diyelim, utanmıyorsanız istediğinizi yapın!