Yine kamuoyunun yakından tanıdığı ve röportaj yaptığı kişilerden biri olan yazar Levent Gültekin de “Olacak iş değil. Bir muhabirden silahlı terör örgütü üyeliği çıkarmak. Benimle de röportaj yapmıştı. Pırıl pırıl bir genç kız” ifadeleri ile olayın vehametini ortaya koydu.
Yeni Asya muhabiri Naciye Nur Ener, yapılan bir şikâyet sebebiyle gece yarısından sonra evi basılarak arama yapılmasının ardından önce gözaltına alındı, ardından da tutuklandı. Yaklaşık 3 gün karakolda gözaltında tutulan N. Nur Ener, Çağlayan Adliyesi’ndeki 4. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklanmasına karar verilmesinin ardından Bakırköy Kadın Kapalı cezaevine gönderildi. Ener’in sorgulardaki ifadelerinin hiçbiri dikkate alınmadı.
Ener hakkındaki gözaltı kararına gerekçe gösterilen ve tutuklama kararında da “somut delil” olarak nitelenen “müşteki mektubu”nu yazan kişi, bir süre önce kendisini telefonla arayarak, “Başkasına kızdım, seni ihbar ettim, pişmanım” demişti, ancak bu da dikkate alınmadı. 668 sayılı KHK’nın 3-1 bendine dayanılarak dosya için gizlilik kararı da alındı.
Avukatı Mustafa Özbek nezaretinde savunmasını yapan N. Nur Ener, “Ben atılı suçlama ile ilgili emniyette alınan ifadelerimi mahkemenizde savunma olarak aynen tekrar ediyorum, atılı suçlamaları kabul etmiyorum, serbest bırakılmamı talep ediyorum, ben Bylock isimli programı kullanmadım” dedi.
Ener, “E. N. K. isimli arkadaşım İzmir ve İstanbul’da kaldığım sürede yanıma gelip bir süre kalmıştı. Bir zaman telefonunun arızalı olduğunu beyan edip, bana ait telefonu kullandı. Bu şekilde Bylock kullanmış ise ben kullanmadım” diyerek “Ben ifademde de belirttiğim şekilde sadece 2 sene bu evlerde kaldım. Üniversite yıllarında bu evlerde kalmadım evlerden çıktım. Özel, kendime ait evlerde kaldım. Evimde 300’e yakın kitap vardır, aramalarda da herhangi bir suç unsuruna rastlanmadı. Atılı suçları kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.
“HIRSLANIP BENİM ADIMI VERDİ, PİŞMAN OLDU”
“M. B. isimli şahsı tanıyorum. Ben üniversiteyi kazanıp gittiğimde zaten o evlerde kalan bir kişidir, ben gittiğimde o zaten orada idi. Orada kalan, abla olan kişiler bir telefon hattı alıp bankada hesap açmıştır. Onlara ulaşamayınca hırslanıp benim adımı verdi. Hatta beni aradı, bana telefonda “Onlara olan öfkemden senin adını verdim, çok pişmanım” dedi. Ben de bunu bana demesine rağmen adresimi değiştirmedim, kaçmadım, suç işlemedim. Bu kişi, terör örgütüne olan öfkesinden benim onlar ile ilgim olmadığını bilmesine rağmen adımı vermiştir. Aleyhime olan hususları kabul etmiyorum, ben Yeni Asya gazetesinde 2 yıldır editör olarak çalışıyorum. Ailemde de böyle bir örgüte üye olan bir kişi yoktur. *** numaralı telefondan beni bu kişi 2 ay kadar önce aradı ve bana pişman olduğunu, adımı verdiğini beyan etti. Ben kaçmadım çünkü bir suçum yoktur. 1,5 ay sonrasında düğünüm olacaktır. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ile de ilgim yoktur, başarılı olmadıkları için de mutluyum, bu olaylar ile ilgim yoktur.” şeklinde ifade veren Ener “Serbest bırakılmamı talep ediyorum” dedi.
“KAÇMA ŞÜPHESİ YOKTUR”
Avukat Mustafa Özbek ise savunmasında “Şüphelinin savunmalarına aynen katılıyoruz. Ben avukatlığını yaptığım şirketten kendisini tanırım. Üniversitedeki süreçte Kredi Yurtlar Kurumu’na başvuruda bulunmuş, ancak kendisine sıra gelmediğinden dolayı kalamamıştır. Cumhurbaşkanı çağrı yaptıktan sonrasında Bank Asya’da olan hesabını da kapatmıştır, zaten çok aktif bir hesap değildir. Tanık anlatımlarından aleyhte olan hususları kabul etmiyoruz, şüphelinin masum olduğuna inanıyoruz. Şüpheli sabit ikametgâh sahibidir, kaçma şüphesi yoktur. Bu nedenle şüphelinin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Mahkeme aksi kanaatte ise şüpheli lehine olan hükümlerin uygulanmasını ve şüpheli hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasını talep ediyoruz” dedi.
ŞİKAYET MEKTUBU SOMUT DELİL KABUL EDİLDİ
Savunmaların alınmasından sonra Hâkim Recep Uyanık, “Şüphelinin üzerine atılı Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçu ile ilgili tutuklanması talep edilmiş olmakla, şüphelinin haberleşme amacı ile kullandıkları Bylock isimli programın şüpheliye ait hatta tespit edilmesi ve dosyada bulunan müşteki beyanı somut delil olmakla, şüphelinin üzerine atılı suçun CMK 100 maddesinde sayılan tutuklama sebebi var kabul edilen suçlardan olması ve bu suç için ceza kanununda ön görülen ceza miktarı ile soruşturma konusu, suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağından CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince şüphelinin tutuklanmasına” karar verdi. KAYNAK: YENİ ASYA – ÜLKER YILMAZ CABA