Saygı Öztürk 15 Temmuz sonrası kıyım operasyonunda hukuksuzluğa maruz kalmış bir hukuk adamının dramını köşesine taşıdı. Günlerdir hücrede tutulan cumhuriyet savcısı kendisi ve ailesi ile birlikte nasıl bir zulme uğradığı eşinin yazdığı bir mektupla ortaya koydu.
BU MEKTUP YÜREK SIZLATIYOR
Kocaeli Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Çakmak, F… soruşturmaları kapsamında 17 Temmuz’da tutuklandı.Son 150 gündür tek başına bir hücrede tutuluyor. Çakmak’ın üç çocuğu var. Bunlardan ikisi engelli – yatalak, tamamen bakıma muhtaç durumda. Eşi Hacer Hanım, sosyal güvencesi de bulunmayan ev hanımı. Üzerine kayıtlı menkul-gayrimenkul de yok. Sadece engelli oğluna ait kredili aylık taksiti 1.500 TL olan bir engelli arabası var. Hacer Çakmak’ın mektubundan bir bölüm okuyoruz:“18 yıllık evlilik hayatımız hastanelerde geçti. 7 yıl çocuğumuz olmadı. Beşinci tüp bebek denemesinde 9 Kasım 2005’de ikizlerimiz doğumda öldü. Altıncı deneme başarısız oldu. Yedinci tüp bebek tedavisi sonucunda 2007’de büyük kızım Tuğba dünyaya geldi. Şu an 10 yaşında, sürekli bakıma muhtaç ve yatalaktır. Üçüncü çocuğum Ömer de bakıma muhtaç. Kalp hastası annem yürüyemiyor. Ona 79 yaşında olan babam bakıyor. Ablam epilepsi. Eşimin anne ve babası, tek kardeşi ölü. Bu durumda yalnızım ve kimsem yok.
Dünyamız evimiz, hastane ve çocuklardan ibaretti. Adli ve idari dosyada izafe edilen hiçbir somut delil, vakıa, fiil yoktur. Uygulanan tutukluluk tedbiri bize verilen bir cezadır.”
Aslında ne acılar, ne dramlar yaşanıyor. Herkesin istediği bir an önce iddianamenin hazırlanması, yargılamanın da tutuksuz yapılmasıdır. Buna da yargı karar verecektir