İki yılı aşkındır kanser tedavisi gören Ankara eski Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş’in ailesi, 19 Temmuz’dan sonra gözaltına alınıp tutuklanan savcı Kuriş’in cezaevinde yaşadığı ağır şartları kaleme aldı.
Ağır kanser hastası olması ve tedavisinin sürmesi için yapılan tahliye taleplerine yargı aylardır cevap vermiyor. Eşinin 9 aydır tutuklu olduğunu, akciğer kanseri teşhisi konmasından sonra 2 ameliyat, 2 kometerapi süreci yaşadığını ve yeniden belinde nükseden hastalık için Adli Tıp’tan ‘hapiste kalabilir’ raporu verildiği için tahliye alamadıklarını söyledi. Kuriş ailesi adına alınan mektupta, 15 Temmuz darbesinden sonra bir başsavcıya yapılan zulüm ve haksız tutukluluğunun serencamı anlatıldı.
İşte Kuriş Ailesi adına Eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş’in eşinin kaleme aldığı mektup:
“Ben Savcı İbrahim Ethem Kuriş’in eşiyim.Yaklaşık 25 yıldır Türkiye’nin değişik il ve ilçelerinde eşimin mesleği sebebiyle birlikte dolaştık. Her türlü mahrumiyetle karşılaştık. Hatta bir keresinde kalmış olduğumuz adliye lojmanlarında terör saldırısına uğramıştık. Hatırladıkça hala ürperirim.
Eşim mesleğini çok seven biriydi. Her zaman çevresinde sevilen ve saygı duyulan bir insan olmuştur. Gittiği her yerde güzel bir çalışmaya imza atmıştır.Çalıştığı adliyedeki personele her zaman değer vermiş ve onların fiziki şartlarını da iyileştirmeye gayret etmiştir.Meslek hayatı boyunca yapmış olduğu en önemli icraatlarından birisi Sinop Cezaevinde Tekstil fabrikası açmaktır.Şu anda siparişlere yetişememektedir. Burada mahkumların iş ve meslek sahibi olmalarını sağlamış, onların hayata ümitle bakmalarına vesile olmuş ve ardından hayırla yad edilmiştir.
Eşimin diğer önemli icraati Türkiye’de ilk kez ”Kadına Şiddet” bürolarını kurmuştur. Şu anda tüm Türkiye’ye yayılmıştır. Bunları niye anlatıyorum… Kendime de defalarca kez sorduğum için anlatıyorum…Hayatını insanlara faydalı olmak için çabalamakla geçmiş bir insan nasıl terörist olabilir? Devletine ve milletine bu kadar düşkün bir insan hem de ağır hasta iken nasıl buna yeltenebilir?
Eşimin mesleki olarak gerilemeye başlaması 15 Temmuz Darbe girişiminden yaklaşık bir yıl önce olmuştur. Ankara Başsavcılığından Antalya Başsavcılığına, oradan Sakarya ve ardından da İstanbul’a tayin olmuş ve her tayinde de tenzil-i rütbeyle yeni yerine başlamıştır. Eşimin sonradan akciğer kanseri olduğunu öğrendiğimiz hastalığı da bu tayinler sırasında ortaya çıkmıştır. Ben eşimi hiçbir zaman bu kadar üzgün ve bu kadar güçsüz görmemiştim…
Meğer eşim bu süreçte ciddi ve ölümcül bir hastalığa tutulmuş…
Beyne metastaz yaptığı için iki ameliyat, kemoterapi ve iki kez de radyoterapi almış, sevdiği mesleğinden uzakta evinde bulunduğu sırada terör ve Devleti yıkmaya teşebbüs suçlarından tutuklanarak cezaevine konulmuştur.
Şu anda eşim yaklaşık 9 aydır tutuklu bulunmaktadır. Yaptığımız tüm müracaatlar yetersiz kalmakta, reddedilmektedir. Belinde yeni bir nüksten şüphelenilmektedir. Mr çekimi için gün beklemektedir.
Adli Tıp sürekli eşimin hapishane koşullarında kalabileceği yönünde rapor vermektedir. Türkiye’de şu anda hiçbir yetkili makam özgürce karar verememektedir. Tüm bürokratlar üzerinde yoğun baskı bulunmaktadır. Gelecekte bizlerin de ne olacağı belli değildir. Yoğun endişe ve korku altındayız. Sesimizi duyuran bu konuda çaba sarf eden herkese çok teşekkür ediyoruz.
Kuriş Ailesi”
DENİZ FENERİ YOLSUZLUĞUNU ÖRTBAS ETMEDİ, İKTİDARIN HEDEFİ HALİNE GELDİ
19 Temmuz’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanan eski Ankara Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş..
2010 yılında Ankara Başsavcısı olan ve bu görevini 3 yıla yakın süre başarıyla yürüten Başsavcı Kuriş, uzun süre iktidarla ilişkileri iyi götürmesine rağmen, o dönemde ortalığa saçılan Deniz Feneri e.V yolsuzluğunu örtbas etmediği için AKP iktidarının kara listesine girdi. Ardından 7 Şubat MİT krizi patladı. Bu olayda da iktidarın istediği gibi hareket etmeyen Başsavcı Kuriş, 2013 Mayıs’ta tenzil-i rütbe ile Antalya Başsavcısı olarak atandı. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra patlayan 17/25 Aralık yolsuzluk skandalının ardından Sakarya Bölge Adliyesi Mahkemesi Başsavcılığına atandı, kısa bir süre sonra da İstanbul Anadolu adliyesine düz savcı olarak gönderildi. Adapazarı’ndaki görevi esnasında beyin kanserine yakalanan Kuriş, iki yıldan uzun bir dönemde arka arkaya aldığı ağır kemoterapi tedavisi ve ilaçlar bünyesi iyice yıprandı, bu dönemde evinden dışarı dahi çıkamadı.19 Temmuz’da gözaltına alındıktan sonra “silahlı terör örgütüne üye olma”, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlarından tutuklanmasına karar verildi.