Fethullah
Gülen diye Google’da Türkçe ve İngilizce harfler ile girildiğinde yaklaşık on
milyon kelime cıkıyor. Üç buçuk yıl önce 800 küsür bin idi.
Onun hakkında kırk
küsür bin defa da terörist kelimesi kullanmışlar. Bu sayılar ehli
hasedin ehli dalalet ile beraber Hocaefendi hakkında uydurdukları yalanların
vehametini gösteriyor. Kominizm 70 yıl boyunca kapitalizm hakkında,
kapitalizmde 70 yıl boyunca kominizm hakkında bu kadar yalan uydurmadı. Buna
rağmen Hocaefendi’den kalbinde nifak ve şüphe olanlar (ki sayısı çok az) ile
menfaatçılar dışında kimseyi koparamadılar. Peki neden. Buyurun
yaşadığım bir örneği arz edeyim.
Yıl
1997…
Hocaefendi kısa bir süreliğine ABD’ye gelmiş.
New Jersey’de aynı araba ile Cuma namazına gittik. Namazdan sonra arabamızın
arkasına double park yaptıkları için çıkamadık. Bir genç arkadaş, hocam
beklemeyin. Benim arabamla dönebiliriz dedi. Hocaefendi genci kırmadı ve
arabasına binerek kaldığı öğrenci evine döndü.
Cumadan dönünce beni çağırarak;’İngilizce bir mektup yazabilir misiniz?’
dedi. Merak ettim ama ‘memnuniyetle efendim’ dedim. Sonra kendisi “camiden
dönerken bindiğim araba gencin değil çalıştığı gayri Müslimlere ait bir
şirketinmiş. Yolda gençten sorunca öğrendim. Şirket sahiplerinden izinsiz
bindiğim için inmek istedim, fakat yol ve dil bilmediğim için inemedim. Şirket
sahiplerine izinsiz arabalarına bindiğim
için bana haklarını helal etmelerini ve de şu küçük hediyemi de kabul
etmelerini yazar mısın” dedi. Memnuniyetle yazdım. Mektubu şirketin iki
sahibine birer çini tabak hediye ile beraber gönderdi. Şirket sahipleri önce
inanamamışlar. “Böyle insanlar dünyada hala yaşıyormu” diye sormuşlar. Malum
bazı şirketler çalıştırdığı işçilerine kullanmaları için araba verirler.
Hepimiz de biner aklımıza değil hayalimize bile izin istemek gelmez. O güne
kadar ben şahsen yirmi yıl boyunca kul hakkı ile ilgili sayısız hutbeler
vermiş, cami kürsülerinde vaaz etmiştim. Fakat Hocaefendi’nin o hareketi yirmi
yıl boyunca okuduğum ve vaazımdan daha fazla bütün hücrelerime kadar tesir etti.
Hocaefendi bütün hayatı boyunca böyle hareket etti. İstikametten ayrılmadığı
için başına gelmeyen kalmadı. Çekmediği cefa, görmediği eziyet, atılmayan
iftira kalmadı. Bediüzzaman,
“Binlerce başların feda oldukları kudsî bir
hakikate başımız dahi feda olsun.”
Evet kul hakkı da kutsi bir hakikattir.Peki ya ehli dalalet ve ehli haset. Bir
gece içinde Allah’ın adının anıldığı, cemaatle namazların, teheccüdlerin hatta
pek çoğunda Cuma namazlarının kılındığı binlerce eğitim yuvalarını kapattılar.
Milli Şef döneminde bu kadar mescid kapatılmadı. Kayıtlara baksınlar. 1940-1950
döneminde kapatılan cami ve mescid sayısı yaklaşık bin. Bu camilerin hepsinde
Cuma namazı kılan cemaat sayısı ehli dalalet ve ehli hasedin ortaklaşa bir
gecede kapattıkları hizmet müesselerinde kılınan Cuma namazlarındaki cemaatin
dörtte biri kadar değil. Kur’an diyorki “Allah adının anılmasını
engelleyenlerden daha zalim kim olabilir. (Bakara 114)
Malum
vakıflar şahısların değil, gurupların değil ümmetin hatta bütün insanlığın
malıdır. İki kişinin sahip olduğu arabaya izinleri olmadığı için bindiğinden
helalllik dileyen Hoca Efendi, ümmetin malını hem de ganimet diyerek gasp eden
ehli dalalet, ehli haset. İşte kul hakkı ile ilgili aralarında ki fark.
Gasp edilen mallar sadaka
Buhari
de geçen bir hadiste Peygamber Efendimiz “Allah tövbe edenin bütün günahlarını
af eder, amma kul hakkı hariç” buyuruyor.
Son üç yılda binlerce insanın şirketlerini, mallarını gasp ettiler. Bu mal
sahiplerinin gasp edilen bütün malları Allah katında sadaka hükmüne geçti. Açın
fıkıh kitaplarına bakın. Alimlerin ortak görüşü bu. “Zulüm ile alınan mallar
sahibi için sadaka olur.” Aynen Hz. Osman’ın, Seleme bin Akva’nın mallarının
sadaka olduğu gibi. İnşallah bir gün bu mallar, mal sahiplerine fazlası ile
ehli adalet iade edecek. Bu mal sahipleri de o gün bir daha sadaka verecekler.
Evet manen kâr içinde kâr edecekler. Ehli dalalet ve ehli hased ise dünyada
iken dahi gasptan dolayı cehennemdeymiş gibi hayatları boyunca vicdan azabı
çekiyorlar, çekecekler. Kul hakkını yiyen ile ilgili ahiretteki dehşetli ceza
için de hadis kitaplarına baksınlar.