HDP’li Hüda Kaya Kutlu Doğum Haftası Programı’nda konuştu.
Hüda Kaya, “Zulmün öncü ve önderleri olanlar, kalkmışlar peygamberin doğum gününü kutluyorlar. Utanmadan ‘Allah bizimledir’ diyorlar. Allah yalancıları, katilleri, sevmez, nasıl oluyor da onlarla oluyor. Benim inandığım Allah doğrular ile beraberdir” dedi.
Demokratik İslam Kongresi (DİK), Kutlu Doğum Haftası nedeniyle Diyarbakır’da mevlit verdi. Programa katılan DİK Eş Sözcüsü, HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın yaptığı konuşma şöyle:
‘HAKİKAT GÜNÜDÜR’
Mevlit öncesi kısa bir konuşma yapan HDP’li Erdoğmuş, Kutlu Doğum Haftası’nı kutlayarak, Kuran’ı ve İslami bir gün olduğunu söyledi. Dinin iktidar ve siyaset malzemesi olmadığı sürece bu günlerin önemli olduğunu söyleyen Erdoğmuş, bu günlerin hakikat ve gerçeklik ile hatırlatılması gerektiğini vurguladı. Erdoğmuş, “Kuran-ı Kerim bir sermayedir. Kimin için. İki kesimin zihniyeti ve anlayış için sermayedir. Birinci zihniyet hakikat arasında olanlara sermayedir. Hakikat arayışçıları bunu çok iyi bilir. Diğer kesim bundan devlet kurmaya çalışan kesimdir. Bu kesim hakikat değil. Kuran-ı Kerim bunları hakikati gizleyenler olarak tanımlıyor. Ölçü almak hakikati tanımlamaktır. Bu nedenle insanların ne söylediği değil ne yaptığına bakmak lazım. Bir iktidar kendisi için bunu yapıyorsa bu bir istismardır” dedi.
“Allah’ın seçtiği elçileri Kuran ile tanımalıyız”
Ardından konuşan Hüda Kaya ise peygamberin yılda 2 defa doğum gününün kutlandığını söyleyerek, bunun bazı çevreler tarafından klasikleştirildiğini, gelenekselleştirildiğini vurguladı. Kaya, “Anma çerçeveleri kapsamında peygamberi yarı tanrısallaştırmış bir şahsiyete dönüştürmüş bazı çevreler. Bazı çevreler masal kahramanına dönüştürmüşler. Ama Kuran’a baktığımızda Allah bize nasıl bir elçi tanıtıyor. Nasıl bir kul Muhammed’i tanıtıyor. Allah’ın seçtiği elçileri Kuran ile tanırsak rabbimizin istediği şekilde bir peygamberi tanımış oluruz” dedi.
‘ALLAH’IN ADINI KULLANARAK KANDIRILIYORUZ’
Konuşmasında Hz. Muhammed’i anlatan Kaya, “Gece gündüz Allah’ın adını ağzımıza alsak da eğer adaleti, barışı, ahlakı vicdanı ayakta tutmadıysak biz o peygamberi tanımış olamayız. Halk önderi olan peygamberin bize bıraktığı miras olan Kuran-ı Kerim var. Biz onun mücadelesini orada görüyoruz. Biz peygamberin izindeniz diyoruz. Şehir şehir zulmü ayakta tutanlar, zulmün öncü ve önderleri olanlar, kalkmışlar peygamberin doğum gününü kutluyorlar. Utanmadan ‘Allah bizimledir’ diyorlar. Peygamberin bize gönderdiği Kuran’da yapmamız gereken ibadet ve ahlakı ayakta tutmaktır. Kuran’da Allah kimin yanındadır. Allah’ın kitabında benim adıma sizi kandırmasınlar yazıyor. Bugün tam da onu yaşıyoruz. Çıkıyorlar bu ülkede iktidar Allah’ın adını kullanarak, insanların karşısına çıkıp utanmadan ‘Allah bizimle’ diyorlar. Kuran’a göre Allah yalancıları, katilleri, sevmez, nasıl oluyor da onlarla oluyor. Peygamber efendimiz halkın hakkını hukukunu gasp etmeyen bir elçidir. Ayakkabı kutuları doldurmayan bir elçi. Vicdanını köreltmeyen bir elçi. Nasıl oluyor da istismarın dibini bulmuş iki yüzlülükte, yalanda insanların emeğini ömrünü sömüren cehenneme çevirenlerin yanında oluyor. Benim inandığım Allah doğrular ile beraberdir. Kuran’a göre barışın toplumda var etmekte” diye konuştu.
AYHAN BİLGEN: HZ MUHAMMED ÖRNEK BİR MÜCADELEYİ MİRAS BIRAKMIŞTIR
Kaya’nın ardından tutuklu HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in cezaevinden gönderdiği mesajı DİK-Genç Üyesi Şerif Boğuzyel okudu. Bilgen’in gönderdiği mesaj şöyle: “Hz. Peygamber Mekke’de direniş, Hudeybiye’de barış ve Medine’de adalet timsalidir. İnandığı değerlerden ve mücadelesinden vazgeçmesi için kendisine yapılan her türlü teklife, sunulan imkana hayır demiştir. İnsanlığın özgürlük ve eşitlik mücadelesi, Peygamberlerin, kanaat önderlerinin, toplumsal mücadele yürütenlerin temel vazgeçilmez görevidir. Yalana dayalı ilişkilere, kul hakkının haksız talanına dayalı ekonomik ilişkilere, kişi hegemonyasına dayalı yönetim anlayışına karşı, hesap verme ve hesap sorma üzerine kurulu bir toplumsal, siyasal düzenin savunucusu olan Hz. Muhammed de geriye örnek bir mücadeleyi miras bırakmıştır. Her türlü dayatmaya karşı cesaretle hayır demedikçe yetimin hakkını savunmak sadece kendini kandırmaktır. Kutlu doğumu vesilesiyle Hz. Muhammed’i anmak, onun neden Muhammed’ül Emin olarak anıldığını anlamak ile başlamalı. Medine Sözleşmesi referansıyla gerçek kardeşlik ve bir arada yaşama hukukunun inşası için, kurtuluşu, kişileri ilahlaştırmaya ‘(La) Hayır’ demekte gören bir tavır takınılmalıdır.”