Referandum sürecinde oldukça zayıf bir “hayır” kampanyası yürüten ve gizli “evetçilik”le suçlanan Perinçek, referandum sonrası Erdoğan’a desteğe kaldığı yerden devam etti.Aydınlık gazetesinin bugün manşetten verdiği Doğu Perinçek’in açıklamaları şöyle:
“ÖNÜMÜZE BAKALI
Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum: ‘Evet’ diyen de ‘hayır’ diyen de bizim vatandaşımız. 16 Nisan’daki süreç arkamızda kaldı, önümüze bakmamız lazım. Atlantik ötesinden gelen tertiplerle yüz yüze geldik. Buna dikkat etmemiz lazım. 15 Temmuz’da, PKK’yla mücadelede, Fırat Kalkanı’nda bir olduğumuz gibi bir olmamız lazım. YSK’nın mühürsüz pusulaları geçerli sayması kanuna aykırıdır, hukuk dışıdır. O açıdan Vatan Partisi olarak dilekçemizi verdik. CHP’de bizden sonra verdi. Fakat “Seçim sonuçlarını tanımıyoruz” gibi ifadeler çok yanlış. Bu kararın düzeltilmesi için hukuki girişimleri yapacağız. Ama böyle karşılıklı düşmanlık yaratacak açıklamalardan uzak duracağız.
BATI MERKEZLİ GİRİŞİM
Bir taraf “tanımıyoruz”, öteki taraf “200 yıllık hesaplaşma” diyor. Bütün milletimizle el ele olup sorunların üstesinden gelebiliriz. Bizi birbirimizi vurduracak, kırdıracak açıklamalardan uzak durmak gerekir. PKK’yla kimsenin yan yana gelmesini kabul edemeyiz. PKK’nın “Bu işi tanımıyoruz” demesi Batı merkezli bir girişimdir. “Tanımıyoruz” dediğiniz zaman kullanacağımız araçlar da yasal çerçevenin dışına doğru kayacaktır. Tabii ki YSK’nın verdiği karar hukuksuz. Kanunumuz çok açık; buna göre zarfların ve pusuların mühürlü olması gerekir. Bunu reddeden bir karar alınamaz. Sokağa çağrılar, Batı’nın kışkırtmalarıyla yapılıyor ama kimse sokağa dökülmez. PKK’nın çağrılarına kimse itibar etmeyecektir. Milletimiz 19 Mayıs’ta, 23 Nisan haklı eylemleri için meydanlara çıkar. Oralarda zaten hep birlikteyiz. ABD arzu ediyor ki ülke bölünsün; “hayır” ve “evet” diye kamplaşsın. Bu seçim bir demokrasi mücadelesiydi. Geçti, arkada kaldı. Bakın müdahaleden söz ediliyor, kim hangi güçle Türkiye’ye müdahale edecekmiş? Türk milletinin, askerinin, polisinin gücünü çok iyi biliyorlar, içi boş tehditler savuruyorlar. Tehdit edenler, boyunun ölçüsünü de alır.
TÜRKSÜZ ANAYASA ÖZLEMİ
Birdenbire yeni anayasa ortaya çıktı. AB Komisyonu Başkanı, Türkiye’nin “uzlaşma anayasası” yapması lazım dedi. Bizim basında da Ertuğrul Özkökler çıktı, “yeni anayasa” dedi. Tekrar Türksüz bir anayasa gündeme getirildi. Kılıçdaroğlu’nun da hemen çıkıp bu anayasayı “uzlaşma anayasası” haline dönüştürelim demesi beni şaşırttı.
KILIÇDAROĞLU İSTİFA ETSİN
CHP’yi de sert bir şekilde eleştiriyoruz. Hukuk çerçevesinde çözülmesinden yanayız. Hukuk çerçevesinden çıkardığımız zaman, neyleri çağıracağımızı hesaplamamız gerek. Böyle durumlarda aklı başında olmak, atılan her adımın ne gibi sonuçlar doğuracağını iyi görmek lazım. CHP’nin “tanımayacağız” çıkışı 10-15 gün sonra sönecektir. Atatürk’ün partisi böyle fitnelere gelemez. PKK “tanımıyoruz” dediği zaman, ABD aynı şeyi söylediği zaman, Kemal Kılıçdaroğlu görevini bıraksın. Türkiye’nin büyük birikimi var, çözümleri var. Erdoğan da o görevi bırakacak. Bu yetkileri de Erdoğan değil başka biri kullanacak. Onu da iyi seçmemiz lazım. Elele verip. Milli Seferberlik Hükümetiyle çözüme kavuşturmak lazım.”
Referandum sürecinde oldukça zayıf bir “hayır” kampanyası yürüten ve gizli “evetçilik”le suçlanan Perinçek, referandum sonrası Erdoğan’a desteğe kaldığı yerden devam etti.Aydınlık gazetesinin bugün manşetten verdiği Doğu Perinçek’in açıklamaları şöyle:
“ÖNÜMÜZE BAKALI
Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum: ‘Evet’ diyen de ‘hayır’ diyen de bizim vatandaşımız. 16 Nisan’daki süreç arkamızda kaldı, önümüze bakmamız lazım. Atlantik ötesinden gelen tertiplerle yüz yüze geldik. Buna dikkat etmemiz lazım. 15 Temmuz’da, PKK’yla mücadelede, Fırat Kalkanı’nda bir olduğumuz gibi bir olmamız lazım. YSK’nın mühürsüz pusulaları geçerli sayması kanuna aykırıdır, hukuk dışıdır. O açıdan Vatan Partisi olarak dilekçemizi verdik. CHP’de bizden sonra verdi. Fakat “Seçim sonuçlarını tanımıyoruz” gibi ifadeler çok yanlış. Bu kararın düzeltilmesi için hukuki girişimleri yapacağız. Ama böyle karşılıklı düşmanlık yaratacak açıklamalardan uzak duracağız.
BATI MERKEZLİ GİRİŞİM
Bir taraf “tanımıyoruz”, öteki taraf “200 yıllık hesaplaşma” diyor. Bütün milletimizle el ele olup sorunların üstesinden gelebiliriz. Bizi birbirimizi vurduracak, kırdıracak açıklamalardan uzak durmak gerekir. PKK’yla kimsenin yan yana gelmesini kabul edemeyiz. PKK’nın “Bu işi tanımıyoruz” demesi Batı merkezli bir girişimdir. “Tanımıyoruz” dediğiniz zaman kullanacağımız araçlar da yasal çerçevenin dışına doğru kayacaktır. Tabii ki YSK’nın verdiği karar hukuksuz. Kanunumuz çok açık; buna göre zarfların ve pusuların mühürlü olması gerekir. Bunu reddeden bir karar alınamaz. Sokağa çağrılar, Batı’nın kışkırtmalarıyla yapılıyor ama kimse sokağa dökülmez. PKK’nın çağrılarına kimse itibar etmeyecektir. Milletimiz 19 Mayıs’ta, 23 Nisan haklı eylemleri için meydanlara çıkar. Oralarda zaten hep birlikteyiz. ABD arzu ediyor ki ülke bölünsün; “hayır” ve “evet” diye kamplaşsın. Bu seçim bir demokrasi mücadelesiydi. Geçti, arkada kaldı. Bakın müdahaleden söz ediliyor, kim hangi güçle Türkiye’ye müdahale edecekmiş? Türk milletinin, askerinin, polisinin gücünü çok iyi biliyorlar, içi boş tehditler savuruyorlar. Tehdit edenler, boyunun ölçüsünü de alır.
TÜRKSÜZ ANAYASA ÖZLEMİ
Birdenbire yeni anayasa ortaya çıktı. AB Komisyonu Başkanı, Türkiye’nin “uzlaşma anayasası” yapması lazım dedi. Bizim basında da Ertuğrul Özkökler çıktı, “yeni anayasa” dedi. Tekrar Türksüz bir anayasa gündeme getirildi. Kılıçdaroğlu’nun da hemen çıkıp bu anayasayı “uzlaşma anayasası” haline dönüştürelim demesi beni şaşırttı.
KILIÇDAROĞLU İSTİFA ETSİN
CHP’yi de sert bir şekilde eleştiriyoruz. Hukuk çerçevesinde çözülmesinden yanayız. Hukuk çerçevesinden çıkardığımız zaman, neyleri çağıracağımızı hesaplamamız gerek. Böyle durumlarda aklı başında olmak, atılan her adımın ne gibi sonuçlar doğuracağını iyi görmek lazım. CHP’nin “tanımayacağız” çıkışı 10-15 gün sonra sönecektir. Atatürk’ün partisi böyle fitnelere gelemez. PKK “tanımıyoruz” dediği zaman, ABD aynı şeyi söylediği zaman, Kemal Kılıçdaroğlu görevini bıraksın. Türkiye’nin büyük birikimi var, çözümleri var. Erdoğan da o görevi bırakacak. Bu yetkileri de Erdoğan değil başka biri kullanacak. Onu da iyi seçmemiz lazım. Elele verip. Milli Seferberlik Hükümetiyle çözüme kavuşturmak lazım.”
Referandum sürecinde oldukça zayıf bir “hayır” kampanyası yürüten ve gizli “evetçilik”le suçlanan Perinçek, referandum sonrası Erdoğan’a desteğe kaldığı yerden devam etti.Aydınlık gazetesinin bugün manşetten verdiği Doğu Perinçek’in açıklamaları şöyle:
“ÖNÜMÜZE BAKALI
Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum: ‘Evet’ diyen de ‘hayır’ diyen de bizim vatandaşımız. 16 Nisan’daki süreç arkamızda kaldı, önümüze bakmamız lazım. Atlantik ötesinden gelen tertiplerle yüz yüze geldik. Buna dikkat etmemiz lazım. 15 Temmuz’da, PKK’yla mücadelede, Fırat Kalkanı’nda bir olduğumuz gibi bir olmamız lazım. YSK’nın mühürsüz pusulaları geçerli sayması kanuna aykırıdır, hukuk dışıdır. O açıdan Vatan Partisi olarak dilekçemizi verdik. CHP’de bizden sonra verdi. Fakat “Seçim sonuçlarını tanımıyoruz” gibi ifadeler çok yanlış. Bu kararın düzeltilmesi için hukuki girişimleri yapacağız. Ama böyle karşılıklı düşmanlık yaratacak açıklamalardan uzak duracağız.
BATI MERKEZLİ GİRİŞİM
Bir taraf “tanımıyoruz”, öteki taraf “200 yıllık hesaplaşma” diyor. Bütün milletimizle el ele olup sorunların üstesinden gelebiliriz. Bizi birbirimizi vurduracak, kırdıracak açıklamalardan uzak durmak gerekir. PKK’yla kimsenin yan yana gelmesini kabul edemeyiz. PKK’nın “Bu işi tanımıyoruz” demesi Batı merkezli bir girişimdir. “Tanımıyoruz” dediğiniz zaman kullanacağımız araçlar da yasal çerçevenin dışına doğru kayacaktır. Tabii ki YSK’nın verdiği karar hukuksuz. Kanunumuz çok açık; buna göre zarfların ve pusuların mühürlü olması gerekir. Bunu reddeden bir karar alınamaz. Sokağa çağrılar, Batı’nın kışkırtmalarıyla yapılıyor ama kimse sokağa dökülmez. PKK’nın çağrılarına kimse itibar etmeyecektir. Milletimiz 19 Mayıs’ta, 23 Nisan haklı eylemleri için meydanlara çıkar. Oralarda zaten hep birlikteyiz. ABD arzu ediyor ki ülke bölünsün; “hayır” ve “evet” diye kamplaşsın. Bu seçim bir demokrasi mücadelesiydi. Geçti, arkada kaldı. Bakın müdahaleden söz ediliyor, kim hangi güçle Türkiye’ye müdahale edecekmiş? Türk milletinin, askerinin, polisinin gücünü çok iyi biliyorlar, içi boş tehditler savuruyorlar. Tehdit edenler, boyunun ölçüsünü de alır.
TÜRKSÜZ ANAYASA ÖZLEMİ
Birdenbire yeni anayasa ortaya çıktı. AB Komisyonu Başkanı, Türkiye’nin “uzlaşma anayasası” yapması lazım dedi. Bizim basında da Ertuğrul Özkökler çıktı, “yeni anayasa” dedi. Tekrar Türksüz bir anayasa gündeme getirildi. Kılıçdaroğlu’nun da hemen çıkıp bu anayasayı “uzlaşma anayasası” haline dönüştürelim demesi beni şaşırttı.
KILIÇDAROĞLU İSTİFA ETSİN
CHP’yi de sert bir şekilde eleştiriyoruz. Hukuk çerçevesinde çözülmesinden yanayız. Hukuk çerçevesinden çıkardığımız zaman, neyleri çağıracağımızı hesaplamamız gerek. Böyle durumlarda aklı başında olmak, atılan her adımın ne gibi sonuçlar doğuracağını iyi görmek lazım. CHP’nin “tanımayacağız” çıkışı 10-15 gün sonra sönecektir. Atatürk’ün partisi böyle fitnelere gelemez. PKK “tanımıyoruz” dediği zaman, ABD aynı şeyi söylediği zaman, Kemal Kılıçdaroğlu görevini bıraksın. Türkiye’nin büyük birikimi var, çözümleri var. Erdoğan da o görevi bırakacak. Bu yetkileri de Erdoğan değil başka biri kullanacak. Onu da iyi seçmemiz lazım. Elele verip. Milli Seferberlik Hükümetiyle çözüme kavuşturmak lazım.”
Referandum sürecinde oldukça zayıf bir “hayır” kampanyası yürüten ve gizli “evetçilik”le suçlanan Perinçek, referandum sonrası Erdoğan’a desteğe kaldığı yerden devam etti.Aydınlık gazetesinin bugün manşetten verdiği Doğu Perinçek’in açıklamaları şöyle:
“ÖNÜMÜZE BAKALI
Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum: ‘Evet’ diyen de ‘hayır’ diyen de bizim vatandaşımız. 16 Nisan’daki süreç arkamızda kaldı, önümüze bakmamız lazım. Atlantik ötesinden gelen tertiplerle yüz yüze geldik. Buna dikkat etmemiz lazım. 15 Temmuz’da, PKK’yla mücadelede, Fırat Kalkanı’nda bir olduğumuz gibi bir olmamız lazım. YSK’nın mühürsüz pusulaları geçerli sayması kanuna aykırıdır, hukuk dışıdır. O açıdan Vatan Partisi olarak dilekçemizi verdik. CHP’de bizden sonra verdi. Fakat “Seçim sonuçlarını tanımıyoruz” gibi ifadeler çok yanlış. Bu kararın düzeltilmesi için hukuki girişimleri yapacağız. Ama böyle karşılıklı düşmanlık yaratacak açıklamalardan uzak duracağız.
BATI MERKEZLİ GİRİŞİM
Bir taraf “tanımıyoruz”, öteki taraf “200 yıllık hesaplaşma” diyor. Bütün milletimizle el ele olup sorunların üstesinden gelebiliriz. Bizi birbirimizi vurduracak, kırdıracak açıklamalardan uzak durmak gerekir. PKK’yla kimsenin yan yana gelmesini kabul edemeyiz. PKK’nın “Bu işi tanımıyoruz” demesi Batı merkezli bir girişimdir. “Tanımıyoruz” dediğiniz zaman kullanacağımız araçlar da yasal çerçevenin dışına doğru kayacaktır. Tabii ki YSK’nın verdiği karar hukuksuz. Kanunumuz çok açık; buna göre zarfların ve pusuların mühürlü olması gerekir. Bunu reddeden bir karar alınamaz. Sokağa çağrılar, Batı’nın kışkırtmalarıyla yapılıyor ama kimse sokağa dökülmez. PKK’nın çağrılarına kimse itibar etmeyecektir. Milletimiz 19 Mayıs’ta, 23 Nisan haklı eylemleri için meydanlara çıkar. Oralarda zaten hep birlikteyiz. ABD arzu ediyor ki ülke bölünsün; “hayır” ve “evet” diye kamplaşsın. Bu seçim bir demokrasi mücadelesiydi. Geçti, arkada kaldı. Bakın müdahaleden söz ediliyor, kim hangi güçle Türkiye’ye müdahale edecekmiş? Türk milletinin, askerinin, polisinin gücünü çok iyi biliyorlar, içi boş tehditler savuruyorlar. Tehdit edenler, boyunun ölçüsünü de alır.
TÜRKSÜZ ANAYASA ÖZLEMİ
Birdenbire yeni anayasa ortaya çıktı. AB Komisyonu Başkanı, Türkiye’nin “uzlaşma anayasası” yapması lazım dedi. Bizim basında da Ertuğrul Özkökler çıktı, “yeni anayasa” dedi. Tekrar Türksüz bir anayasa gündeme getirildi. Kılıçdaroğlu’nun da hemen çıkıp bu anayasayı “uzlaşma anayasası” haline dönüştürelim demesi beni şaşırttı.
KILIÇDAROĞLU İSTİFA ETSİN
CHP’yi de sert bir şekilde eleştiriyoruz. Hukuk çerçevesinde çözülmesinden yanayız. Hukuk çerçevesinden çıkardığımız zaman, neyleri çağıracağımızı hesaplamamız gerek. Böyle durumlarda aklı başında olmak, atılan her adımın ne gibi sonuçlar doğuracağını iyi görmek lazım. CHP’nin “tanımayacağız” çıkışı 10-15 gün sonra sönecektir. Atatürk’ün partisi böyle fitnelere gelemez. PKK “tanımıyoruz” dediği zaman, ABD aynı şeyi söylediği zaman, Kemal Kılıçdaroğlu görevini bıraksın. Türkiye’nin büyük birikimi var, çözümleri var. Erdoğan da o görevi bırakacak. Bu yetkileri de Erdoğan değil başka biri kullanacak. Onu da iyi seçmemiz lazım. Elele verip. Milli Seferberlik Hükümetiyle çözüme kavuşturmak lazım.”