[SEFER CAN-TR724.COM]
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir ülke varmış. Ekonomik sorunlarına ve siyasal sistemdeki arızalara rağmen bazı değerleri yaşatmaya çalışırmış toplum. Mesela hırsızlık hem suç hem ayıpmış. ‘Yolsuzluk hırsızlık değildir’ fetvası verecek hocalar arz-ı endam etmezmiş. İstanbul Belediyesinde İSKİ Genel Müdürü ihalelere fesat karıştırınca ülkede infial olmuş. Partisi bile arkasında durmamış, adam işini kaybetmekle kalmamış, yargılanıp mahkum olmuş.
İşkence sistematik olarak yapılırmış ama ortaya çıktığında şüpheliler pişkince sırıtmazmış. Devlet tetikçilerini korurmuş lakin medya ve toplum tepkisini esirgemezmiş. Daha 12 Eylül rejiminin cuntası devletin tepesindeyken Nokta diye bir dergi işkence dosyası yayınlamış. Satış rekorları kıran kapakla dergi tarihe geçmiş.
Siyasi parti liderleri arasındaki tartışmalar belli bir zekâ ve üslup seviyesinde yapılırmış. Kahvehane kavgalarında sarf edilmeyen sözler parlamento duvarlarında yankılanmazmış. İnce zeka ürünü atışmalar izleyenlere keyif verirmiş. Kadın siyasetçilere belaltı imalarda bulunmak; kasetle, komployla şantaja yeltenmek kimsenin tevessül etmeyeceği alçaklık olarak görülürmüş.
Eşkıyalığın dahi raconunda ‘kadına el kaldırılmaz, eşinin yanında erkek rencide edilmez’ yazarmış. Kadın araya girip başörtüsünü yere atarsa en amansız kavga durur silahlar kınına girermiş. Hele lohusa ya da küçük çocuğu olan kadına neredeyse kutsallık atfedilir, incitmemek adına azami özen gösterilirmiş.
O günlerde rezil olmak, mahcubiyet duymak, hatasını kabul edip özür dilemek, istifa etmek olağan hadiselerdenmiş. En azından bir müddet insan içine çıkmayarak kendini unutturmaya çalışırmış hata sahipleri.
Siyasi ahlaksızlıklar da yaşanırmış elbet. Fakat adı geçenler yaptığına pişman edilircesine eleştirilir, nesiller boyu anlatılırmış. Mesela Güneş Motel olayı diye bir skandal patlamış. 11 milletvekili rakip partiyle pazarlık yaparak, bakanlık karşılığında saf değiştirmiş. Medya adım adım pazarlıkları takip etmiş, kovalamaca yaşanmış. Sonraki yıllarda siyasi ahlaksızlığın sembolü haline gelmiş bu olay. Kötü bir şey anlatmak isteyen onlara atıfta bulunmuş.
Yukarıda saydığım şeyleri çocuklarımıza efsane olarak anlatacağız. Ne yazık ki, o meziyetlerin kırıntısı kalmadı. Her başlığın somut örneklerinden onlarca sıralayabiliriz. Bence en ağırı olan Güneş Motel’in bugünkü versiyonunu konuşalım.
AKP ve Tayyip Erdoğan’ı en fazla ve sert eleştiren iki siyasetçi söyleyin denilse; tereddüt etmeden ilk sıraya Süleyman Soylu’yu ikincisine ise Numan Kurtulmuş’u yazardım. Erdoğan’ın oy istediği tabana erişebilen iki partinin genel başkanı oldukları için oy oranlarıyla ölçülemeyen bir rahatsızlık kaynağı idiler. Eleştirileri, hırsızlıktan Karun’luğa uzanan bir çeşitlilik arzediyordu. AKP’ye katılacaklar haberine inanmamıştım. Erdoğan’ın midesi kaldırsa onların ki kaldırmaz diyordum. İki genel başkan da şu anda AKP’de bakan ve Erdoğan’ı kökten AKP’lilerden fazla savunuyorlar. Numan Bey, başkanlığın tek adamlığı bitireceğini bile söyledi. O biraz kenarda dursun bugün Soylu’yu konuşalım.
Öncelikle şunu söylemek lazım: Güneş Motel olayından daha büyük bir skandal bu transfer. Zira orada adı sanı duyulmamış 11 milletvekilinden söz ediliyordu. Burada kamuoyu önünde büyük laflar eden ve binlerce kişiyi umut vererek peşine takmış liderlik iddiasında kişiler var. Bütün tükürdüklerini yaladıktan sonra şimdi artıya geçtiler. Kurtulmuş’ta hafif tutukluk gözleniyor. Soylu ise frenleri patlamış vaziyette son sürat gidiyor. Tam Erdoğan’ın idealindeki İçişleri Bakanı.
Geçenlerde günde 69 operasyona tekabül edecek bir rakam verdi, Teyo Pehlivan duysa şapka çıkarırdı. Başkanlığı savunayım derken, terörle mücadelede güçlü hükümetlerin gerekli olduğunu öne sürdü. Ülkeyi 15 yıldır istediği kanunu bir gecede çıkarabilecek çoğunlukla yöneten partinin bakanı olduğunun farkında değil herhalde. Kaderin garip cilvesi bol keseden atarken devirdiği çamları fark edemiyor. Teröristler, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünün altını oyup bir ton bomba patlatıyor. Bakan’ın açıklaması: çok hızlı kazmışlar fark edememişiz! Kendi güvenliğini sağlamaktan, altına döşenmiş bombayı görmekten aciz bir teşkilat ve onun bakanı mesailerini nereye harcıyor dersiniz? Soylu, muhalefete cevap yetiştirmek, polis de kermes yapan kadın ve zekat veren hacı amca peşinde.
Erdoğan ise yeni avı Devlet Bahçeli ve MHP’yi mideye indirmekle meşgul.