İşkenceler,
infazlar içimizi kanatıyor. Her hücrenin soğuğunda biz de üşüyoruz. Her işkence
ve infazın acısı bizim de bedenimizde… Erzurum’dan Edirne’ye kadar, memleket
bir esir kampına dönüşmüş. Takiyyeci, işkenceci Saray rejimi, memleketi yakıp
yıktı. Aileler parçalandı. Annesi, babası hapiste, ortalıkta kalan çocuklar
var. Tek suçları, Hizmet’e mensubiyetleri veya sempati duymuş olmaları…
Hasan Cemal‘in “Kürtler” kitabı,
Diyarbakır Cezaevindeki korkunç işkence olayları ile başlar. Altan Tan‘ın
babasının hem de oruçlu iken, insanlık dışı bir işkenceyle hayatını kaybetmesi
bu hikayelerden biri…
Kürtlere Diyarbakır
Cezaevi’nde yapılan işkencelerin benzeri Mamak Cezaevi’nde ülkücülere
yapıldı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun “Beton çok soğuk, üşüyorum” şiiri
o işkenceleri anlatır.
Binlerce insana
işkence yapıldı o dönemde…
Bugün Türkiye’nin
her tarafında aynı manzaralar yaşanıyor.
Vahşi insanların
yapamayacağı işkence olayları Hizmet mensuplarına yapılıyor.
Masum insanların
otuz gün hücrelerde işkenceye maruz kaldığı bir Olağanüstü Hal Rejimi var.
Bir kadın, hücrede
başörtüsünün zorla çıkarıldığını, o şartlarda namaz kılmak için verdiği
mücadeleyi anlatıyor. Düşmanın savaş şartlarında yapmayacağı bir vahşilik…
İşkenceler,
infazlar içimizi kanatıyor. Her hücrenin soğuğunda biz de üşüyoruz. Her işkence
ve infazın acısı bizim de bedenimizde…
Erzurum’dan
Edirne’ye kadar, memleket bir esir kampına dönüşmüş.
Takiyyeci,
işkenceci Saray rejimi, memleketi yakıp yıktı. Aileler parçalandı. Annesi,
babası hapiste, ortalıkta kalan çocuklar var.
Tek suçları,
Hizmet’e mensubiyetleri veya sempati duymuş olmaları.
Bazılarının belki
hiç yakınlığı olmadı Hizmet’e, ama bir ihbarcının iftirası yetiyor bu takiyyeci
ve işkenceci rejimin kurbanı olmak için…
Hizmet, İslam ve
insanlık tarihinin en büyük inşa hareketlerinden biri…
Bir Arap gazeteci,
“Kapatılan, el konulan kurumlara bakılırsa, Türkiye’yi Fethullah Gülen ve
Hizmet kalkındırmış” diyor. Haklı…
Mümin görünümlü
münafıkların görevi ise yıkmak… İslam ve insanlık tarihinin en yıkıcı
hareketlerinden biri oldular. Moğollar ve Haçlılar Anadolu’ya
bu kadar zarar vermedi.
Fakat şunu da
biliyoruz. Payidar olmak için bu işkence rejimini kuranların Sarayları onların
zindanları aslında… Cehennem azabını dünyada yaşıyorlar. İşledikleri melanetlerin
büyüklüğü onları uyutmuyor. Onlara her gece cehennem azabı… Her gece ayrı bir
kabus görüyorlar.
Çünkü
kaybedecekleri dünyalıkları çok… Sarayları var. Kamyonlarla, gemilerle,
uçaklarla oradan oraya kaçırdıkları, ama bir türlü saklayamadıkları milyar
dolarlar var. Günün birinde mutlaka hesap verme korkusu onları uyutmuyor. Bu
suçlar, bu suç dosyalarının günün birinde mutlaka açılacağı korkusu bir kabus
gibi her gece onlara çöküyor.
Bu saltanatları
günün birinde yıkılacak korkusu yüzünden, Cahiliye devrinin yöntemleriyle
saldırıyorlar masum insanlara…
Muhaliflerini yok
etmek için işkence ve infazları tek çıkar yol gören, binlerce insanı
işkencelerden geçiren Saddam’ın Baas rejimi gibi…
Hitler gibi
yakıyorlar, yıkıyorlar. Masum kadınlardan korkan ve 17 bin kadını toplama
kamplarına alan Stalin’in mirasçıları bunlar…
Bütün diktatörler
kadınlardan korkarlar…
Bütün Firavunlar,
çocuklardan korkarlar. Onların gözünde zulmettikleri insanların çocukları birer
Musa’dır.
Mümin görünümlü
münafığın en mümeyyiz vasfı, takiyyedir.
Takiyyeyi dinle
yapar. Kur’an’la aldatır kitleleri Takiyyeci…
Kabe’de, camide,
mezarlıkta pozlar verir takiyyeci…
Güya 15 Temmuz günü
öğlen saatlerinde darbeyi haber almış, ama hiçbir şey yokmuş gibi o gece
torununa Kur’an öğretmekle meşgulmüş.. Ve o anın resmini çektirmiş!
Baasçı, Stalinci,
Hitlerci rejimine anayasa kılıfı uyduracak referanduma günler kala, geniş
kitleleri bu Kur’an fotoğrafı ile aldatıyor.
Sanki, hücrede
kadınların başörtülerini zorla çıkaran rejimin sahibi o değil…
İslam tarihinde
takiyyenin böylesi yaşandı mı acaba?
“İkinci evim”
dediği, takiyyeciliğin sahibi ülkede belki…
Böyle bir rejim
ayakta kalabilir mi? Payidar olabilir mi?
Kuru bir umut olsun
diye yazmıyorum. Hayır, böyle bir rejim ayakta kalamaz, payidar olamaz.
Kolonları çürük bir
bina gibi, ilk sarsıntıda devrilip gidecek çürük bir rejim bu…
Referandumun sonucu
ne olursa olsun, bu takiyyeci, işkenceci, yıkıcı Saray rejimi de sonlanacak bir
gün…
Geride Moğolların, Haçlıların yapmadığı
bir tahribat bırakarak