Aralarında Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün ve Ömer Köse’nin de olduğu 10’u tutuklu 33 sanıklı Tahşiye davasına Ömer Köse’nin savunması ile devam edildi.
İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki görülen davada Ömer Köse, mahkeme başkanına “Taraflısınız adil değilsiniz. Hadi beni tahliye edin. edemezsiniz. Ederseniz, yanımıza gelirsiniz. Seni tahliye etsem zaten evine gidemezsin bari benim başımı yakma derseniz anlarım. Yoksa yanımıza gelirsiniz uzaktan size el sallarız.” dedi.
Ömer Köse’nin savunması şu şekilde;
“Savcı Hasan Yılmaz’ın iddianamesinin içi boş kahvehane sohbeti gibi, orada konuşsa tamam ama biz burada bu yüzden yargılanıyoruz. 2007 yılında İstanbul TEM şubede göreve başladım. Beni şubeye alan müdür şuan paralel soruşturmalarını yapan Selim Kutkan’dır. Şubede kadrolaştığımız iddiasına gelince Selim müdürden sonra Mutlu müdür, Yurt müdür şube müdürü olarak görev yaptı. Ben de o dönem müdür yardımcısı idim. Biz Selim Kutkan müdürün ekibi ile çalıştık. Bu nasıl kadrolaşma? TEM ve istihbarat şubede insan kolay yetişmez, yetişmediği için de kolay harcanmaz. TEM ve istihbarat şube her ilin olduğu gibi İstanbul’un omurgasıdır. Buralarda insan kolay harcanmaz, harcanamaz. Harcarsan tablo ortada. 2009-2013 yılları arasında İstanbul’da 7 eylem 8 can kaybı.2013’ten sonra 14 eylem 500’e yakın can kaybı, bin küsür yaralı. Biz bir arkadaşımızı şehit verince dönemin Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın arkadaşımızın resmini masasına koyardı ve her toplantıda “Bu resme iyi bakın, katillerini bulmadan gelmeyin” derdi. Katili de bulduk. Biz böyle çalıştık.
Savcı Yılmaz ‘önüne geleni dinlemişler’ diyor. Şimdi dinleme azalmışta ne olmuş, ben eyleme bakarım.”
Mahkeme Başkanı’nın “Sizin zamanınızda dinleme yaparken cemaatin hiç etkisi olmadı mı?” sorusuna Ömer Köse şöyle cevap verdi:
“Ben 24 yıl çalıştım, cemaat cemiyet bilmem.”
Mahkeme Başkanı tekrar araya girerek Ali Fuat Yılmazer’in bir ifadesini hatırlatarak; “Sabri Uzun cemaatin dinlemelerde etkili olduğunu söylemiş” dedi. Bunun üzerine Ömer Köse, “Sabri Uzun iktidara yakın olup onlara yaranmak için konuşuyor. Bizim öyle ahbap çavuş ilişkimiz yoktu, istediğimiz herşeyi yapamıyorduk. Ben ve arkadaşlarım birine dinleme kararı alırken savcıyı bir suçun olduğuna delilleriyle ikna etmek zorundaydık. Biz istediğimize dinleme kararı alıp şimdiki gibi istediğimizi tutuklattıramıyorduk. Biz canla başla çalıştık. Eyleme dönüşmeden engellemeye çalışıyorduk. Bugün eylem oluyor ondan sonra operasyon. ‘Yok dinleme yapmışız’ ne olmuş, dosyaya koydum. Basına mı sızdırdım, alıp eve mi götürdüm, ne yaptım? Savcı Hasan Yılmaz’a göre bu şubelere cemaat mensubu kişilerin dışında kimseyi almamışız. Şubeye personel Hüseyin Çapkın’ın puanlama sistemine göre alınıyor, bizim müdahilimiz yoktu. Ben kendi istediğimde değil beni isteyenle çalışıyordum. Eğer öyle olsaydı bu davada tanık olan ve birçok arkadaşının tutuklanmasına sebep olan kişi Abdulkadir Badıllı grubuna mensup olduğunu ve dinleme yapan en kritik birimde çalışan biri imiş, yeni öğrendim. Ben cemaatçi olsam en kritik yere bu insanı atarmıydım sizce? Ben adamın cemaatçi mi cemiyetçi mi nereden olduğunu bilmem. Liyakate bakarım. Buna yalan söylemeyecek her personel şahittir. Liyakati olmayan layık olduğu yerde çalışmaz.
Ayrıca bu şubelerde kafana göre adam da gönderemezsin, o kadar kolay değil. Eğer gönderdiğim personel var ise arkasındayım, dava açma hakları da vardı. Ama böyle bir geri dönüşüm çalıştığım sürede hiç olmadı. Kendimi kurtarma adına birine iftira mı atayım? Ya da bir yere mi mensub olmak zorundayım? Ben işime bakarım. Biz bu operasyonu yapan insanlarız. Görevimizi yapar konuyu adliyeye intikal ettiririz. Gerisi beni ilgilendirmez. Biz bu operasyonu yapmışız, süreç değişmiş şimdi kumpas olmuş. Bu soruşturmanın asıl sahibi savcı, ama bizden hesap soruluyor. Bu operasyon o kadar insanın eleğinden geçmiş, niye onlar yok da sadece biz? Ben olsam bir yanlış yapılmış ise önce tutuklayan sulh ceza hakimlerine sonra savcılara sonra da yargılayan hakimlere hesap sorarım. Ama siz en zayıf halka olan biz polislerden hesap soruyorsunuz.
Dosyayı incelediğimizde elde ettiğim tespitlere göre bu grup El-Kaide’ye iltisaklı cihadist bir grup. Gereksiz hiçbir şey yapmamışım, tam tersi eksik yapmışım. Bugün çıksam yine yaparım ama bu kez daha farklı olur. Bunlar nurcu falan değil. El-Kaide çizgisinde hareket etmiş grup. İşi gücü bırakıp El-Kaide ile ilgili herşeyi takip etmişler. Bir değil iki değil, bütün grup. M. Doğan’ı da Mehdi ilan etmişler. Önceki mahkemeler buna bu kapsamda bakmış ama bugün minareyi çalmış kılıfını hazırlıyorlar. Ben ve 18 hakim de böyle bakmışız, olaya. Ama bugünkü mahkemeler beraat ettirmiş. Beni hiç ilgilendirmez. Bu grup tamda El-Kaide ve benzeri terör örgütleri gibi hareket eden bir grup. Herşey aynı, söylemler, beslendiği kaynaklar.” ifadelerini kullandı.
Mustafa Kaplan yine müdahale ederek; “Senin bu dediğin tam da FETÖ’ye uyuyor” deyince Ömer Köse, “Sen müdahale etme” dedi. Mahkeme Başkanı’nın, “Tamam devam edin” sözleri üzerine Ömer Köse, “Müdahale edin, ben burada savunma veriyorum. Ufacık bir şeyde bizi dışarı atıyorsunuz. Adil ve eşit değilsiniz.” dedi.
Ömer Köse savunması şöyle devam etti; “Bizde ne var? dinleme yok teknik takip yok ev arama yok, ne var? uyduruk muyduruk bir ihbar. Bu grubun eylemi yok diyorsunuz. Bizde hangi delil hangi eylem var? Savcı bu grup elemanları için ‘çevrelerinde iyi tanınan mütedeyyin insanlar’ diyor. Biz nasıl insanlar mışız? Bu grup herşeyi demiş bir elinize silah alın demediği kalmış. Ne yapalım onu da bekleyemedik, operasyon yaptık. Neymiş, bunlara bişey olursa dünyada İslam yok olurmuş. Belli ki insanları bir şeye hazırlıyorlar. Mühim olan insanı ikna etmek. İnsanı ikna edersen herşeyi yapar. Bunların yaptığıda bu. Ayet ve hadisleri kendilerine göre yorumlayıp El-Kaide’ye kutsallık kazandırmaya çalışıyorlar.
Ben İstanbul’a geldiğimde beni eve yemeklere beklemeyin dedim. Biz 18 saat çalıştık arkadaşlarımla. Eylem yemeyelim diye ter tabandan çıktı. onun için huzur vardı.”
Mahkeme Başkanı “kadrolar değişmeseydi bu olaylar yaşanmazdı mı diyosun?’ ama olağan üstü günlerden geçiyoruz. O zaman terör olayları bu kadar yoğun değildi” dedi.
Ömer Köse ise, “Evet tamda onu diyorum. Kadrolar değişti olaylar arttı. O zaman da terör vardı belki daha fazla. Şimdi de aynı, normal. Ama bir paralel yamuk çıkardılar, tutturmuş gidiyorlar. O kadar insan harcarsan olacağı bu.” dedi.
Ömer Köse, Mahkeme Başkanı’na dönerek; “Taraflısınız adil değilsiniz. Hadi beni tahliye edin. edemezsiniz. ederseniz yanımıza gelirsiniz. Seni tahliye etsem zaten evine gidemezsin bari benim başımı yakma derseniz anlarım. Yoksa yanımıza gelirsiniz uzaktan size el sallarız.” dedi.