Resmi olmayan ilk sonuçlara göre, Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı oyların yüzde 65’inden fazlasını alan Emmanuel Macron oldu.
Macron’un zaferi Avrupa’da popülist politikaların güç kazanmasına yol açacak olan aşırı sağcı Marine Le Pen ve popülist siyaetin ülkede yenilgisi anlamına geliyor.Seçimin ikinci turunda Macron ilk sonuçlara göre yüzde 65.1 oy alarak, Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı oldu. Aşırı sağcı Le Pen ise yüzde 34.9 oyda kaldı.
Le Pen’den açıklama
Seçimi kaybettiğini kabul eden Marine Le Pen’in, rakibi Emmanuel Macron’u arayıp tebrik ettiği öğrenildi.
Le Pen, “Fransız halkı yeni bir Cumhurbaşkanı seçti ve devamlılığı tercih etti. Fransız halkı vatanseverler ittifakını ana muhalefet gücü haline getirdi.” dedi.
Seçimi kaybeden Le Pen, Ulusal Cephe’nin kendini yenilemesi gerektiğini söyledi. Le Pen, “Yeni bir politik güç oluşturmak için hareketimize dönüşüm teklifinde bulunacağım” derken, ‘tüm vatanseverleri’ kendilerine katılmaya çağırdı.
Bu akşam tarihimizde yeni bir sayfa açılıyor. Bu sayfanın, tazelenmiş güven ve umut olmasını istiyorum.Fransa Başbakanı Bernard Cazeneuve, “Fransa halkı Macron’u cumhurbaşkanı seçti” diye konuştu.Seçimin ilk turunda Macron yüzde 23.75, Le Pen ise yüzde 21.53 oy alarak ikinci tura kalmıştı.Fransa İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre seçime katılım öncekilere göre daha az.
Emmanuel Macron kimdir?
DW Türkçe’nin ahberine göre; Emmanuel Macron 39 yaşında. Kuzey Fransalı doktor bir ailenin oğlu. Lise öğrenimini Cizvitler tarafından kurulan bir Katolik okulunda tamamladı. 1993 yılında lise öğrencisiyken, kendisinden 25 yaş büyük tiyatro öğretmeni Brigitte Trogneux ile aralarında eşine ender rastlanır türden bir aşk hikayesi yaşandı. Bu sıra dışı aşk beraber yazdıkları bir piyesin provaları sırasında başladı. Çift 2007 yılında evlenmeye karar verecekti.
Felsefe okudu
Macron Paris-Nanterre Üniversitesi’nde felsefe okudu. Bu alanda yüksek lisans yaptı. Kant, Aristo ve Descartes en zevkle okuduğu filozoflar oldu. Stendhal’in “Kırmızı ve Siyah”, Baudelaire’in “Kötülük Çiçekleri” kitaplarını elinden hiç bırakmadı. Felsefe eğitiminin ardından, önce Paris’in prestijli okullarından Sciences-Po, ardından da ülkenin kamu ve özel sektör yönetici kadrolarını yetiştiren Strasbourg’daki ENA (Ecole Nationale d’Administration) öğrencisi oldu. ENA eğitimi sonunda Nijerya’daki Fransız büyükelçiliğinde staj yaptı.ENA sonrası mali müfettişliğe başladı. Politika bu dönemde hayatına girdi. Fransa’da ENA öğrencisi olup siyasete ilgi duymamak neredeyse imkansızdı. Fransa’nın eski başbakanlarından, Sosyalist Parti sağ kanadının temsilcisi Michel Rocard ile tanıştı. Onun merkeze yakın sosyal-liberal çizgisinden etkilendi.
Rocard ile tanışması çevresinin genişlemesinde rol oynadı. Fransa’nın Tüsiad’ı MEDEF’in patronu Laurence Parisot 2006 yılında kendisine MEDEF bünyesinde genel müdürlük önerdi. Ancak Macron bu öneriyi geri çevirdi.
Jacques Attali ile tanışma
2007 yılında Jacques Attali tarafından yönetilen ekonomik büyüme komisyonunda yardımcı raportörlüğe getirildi. Attali ile tanışması siyasi kariyerinin dönüm noktası oldu. Attali sıradan bir isim değildi. Cezayir’in bağımsızlığı sonrası Paris’e göçmek zorunda kalan Yahudi bir ailenin çocuğuydu. 1981-1991 yılları arasında dönemin cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın “özel danışmanı” olarak görev yapmıştı. Aynı zamanda ünlü bir ekonomist ve yazardı. 1991’de kurulan Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası’nın (BERD) ilk başkanıydı. Attali yıllar sonra “Macron’u ben yarattım, ben icat ettim, tamamen” diyecekti.
Rotschild’da kariyer
Macron Attali aracılığıyla ünü Rotschild iş bankasına geçti. Performansı ile orada olağanüstü hızlı yükseldi, milyarlarca dolarlık satış dosyalarını yönetti. İş dünyasının önemli isimleriyle tanışması bu dönemde gerçekleşti.
Yine Attali aracılığıyla 2011 yılında o dönem cumhurbaşkanlığına hazırlanan François Hollande ile tanıştı. Hollande kendisini “ekonomi danışmanı” olarak yanına aldı. Hollande 2012 yılında cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Macron’u cumhurbaşkanlığı genel sekreter yardımcılığı görevine getirdi. Macron ülke yönetiminin en stratejik merkezi olan cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğindeydi.
Ekonomi Bakanı
Kronik işsizliğe bir türlü çare üretemeyen Hollande Ağustos 2014’te Macron’u Ekonomi ve Sanayi Bakanı olarak atadı. Macron hiçbir seçimde aday olmaksızın bakanlığa kadar yükselmişti. Fransız toplumu kendisini kesinlikle tanımıyordu.
İktidardaki Sosyalist Parti içindeki bölünmeler, hükümetin liberalliğe kayan politikalarına parlamentodaki sosyalist parlamenterlerin direnmeye başlaması ve Hollande için 2017 cumhurbaşkanı seçiminde aday olma olasılığının azalmaya başlaması Macron’u yeni bir hareket kurmak için kamçılayacaktı.
Aslında, sistem ve AB karşıtı olmayan, siyasi mazisi “lekesiz”, genç ve dinamik bir ismin siyasette ön plana çıkması liberal iş dünyası ve AB lobisi tarafından bilinçlice desteklenecekti. AB, kurum olarak, Macron lehinde propaganda yapacak, Almanya Başbakanı Merkel de kendisini Berlin’de makamında kabul ederek desteğini gösterecekti. Macron, ülkede yükselen sağ ve sol popülizmin iktidara yürüyüşüne karşı yoktan yaratılmış siyasi bir mühendislik ürünüydü adeta.
“En Marche!”
Genç lider 2016 yılında “En Marche!” (Yürüyüş) adlı siyasi bir hareketi kurdu. Hareket bilinçli olarak siyasi parti olmadı. Kendisini diğer siyasi partilerden farklı göstermek ve “ne sağ ne sol” mesajı vermek istiyordu. Kısa sürede genç, okumuş, kazanmak isteyen, geleneksel siyasetten usanmış kent burjuvazisini kendine çekmeyi başardı. Macron ve ekibi büyük kentlerin banliyölerinde yaşayan, yeni teknolojileri seven, toplumda dışlanmaktan bıkmış çoğu Afrika kökenli gençliği de kucakladı. Bu kitle bugüne kadar üzerine yeterince durulmamış bir oy rezerviydi. Macron kendi ekibine bu gençlerden çok sayıda ismi de kattı.
Macron cumhurbaşkanı adaylığını resmen ilan etmeden önce de mensubu olduğu hükümetin olağanüstü negatif bilançosuna ortak olmamak amacıyla 30 Ağustos 2016 tarihinde bakanlıktan istifa etti. Kurnaz bir manevrayla merkez sol ve merkez sağda yapılan ön seçimlere girmedi, böylelikle siyasi planda yıpranmaktan kurtuldu. 16 Kasım 2016 tarihinde adaylığını ilan ederek de en yüce siyasi makam olan cumhurbaşkanlığına yürüyüşünü resmen başlatmış oldu.