Önce Alman İstihbarat Örgütü Başkanı’nın, arkasından ABD Temsilciler
Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı’nın ve son olarak Britanya Parlamentosu Dış
İlişkiler Komitesi’nin yaptıkları açıklamalar bu soruyu akla getiriyor.
Koray DÜZGÖREN- artigercek.com
Dünyanın en güçlü istihbarat örgütleri birbiri peşi sıra 15 Temmuz’daki
darbe girişiminin arkasında Gülen Cemaati’nin olduğuna ilişkin bir kanıt
bulamadıklarını açıkladılar.Önce Alman İstihbarat Örgütü Başkanı’nın, arkasından ABD Temsilciler
Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı’nın ve son olarak Britanya Parlamentosu Dış
İlişkiler Komitesi’nin yaptıkları açıklamalar bu durumda hemen şu soruları akla
getiriyor:
- 15 Temmuz
darbe girişiminin arkasında Gülenciler yoksa kimler var? - Bu darbe
girişimini ordu içinde kimler planladı ve gerçekleştirmeye çalıştı? - Darbe
girişiminin başarısız olduğunun anlaşıldığı saatlerde TRT’yi ele geçirip
okuttukları darbe bildirisinde imzası olan Yurtta Sulh Konseyi gerçekte
neydi ve üyeleri kimdi? - Girişim
öncesinde ve sonrasında darbecilerle hükümet arasında ne gibi pazarlıklar
yapıldı? - Darbenin
siyasi ayağı kimlerden oluşuyordu? - Cumhurbaşkanı
Erdoğan ve hükümet, darbe girişimini önceden biliyor muydu? - Darbenin
AKP içindeki uzantıları ve destekçileri kimlerdi ve niçin bu isimlerin
açıklanması engellendi.
Aradan 8 ay geçmesine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz gece yarısından
itibaren Gülen Cemaatini suçlu ilan etmesine rağmen bu soruların cevapları
verilebilmiş değil.Darbe girişimini araştırmak için kurulan Meclis Komisyonu da
gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamak yerine dostlar alışverişte görsün misali
bir soruşturma yaparak asıl sorgulanması gereken sorumluların (MİT Müsteşarı
Hakan Fidan ve Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar) ifadesini almadan dosyayı
kapattı. Komisyon başkanının “darbe girişiminin siyasi ayağını bulamadık”
sözleri, bu araştırmanın ne kadar gayrı ciddi olduğunu da ortaya koyuyordu.
Dolayısıyla bu girişimin kontrollü bir darbe girişimi olduğuna ilişkin
varsayımlar ve senaryolar giderek güç kazanıyor.Erdoğan’ın talimatıyla
iktidarın, bütün devlet aygıtının ve medyanın Gülen Cemaati’ni suçlu ilan
etmesi ve bu suçlamaya dayanılarak ülkede eşi görülmemiş bir cadı avının
insafsızca yürütülmesinin artık meşruiyeti kalmamış görünüyor.Darbeyle ilgili
başlayan duruşmalardaki tanık ifadeleri, tanıkların birbirlerini suçlamaları ve
ortaya çıkan yeni belge ve bilgiler darbe girişimine ilişkin zaten var olan
soru işaretlerinin iyice artmasına neden olmaya başladı.Tam bu sırada dünyanın
en güçlü istihbarat örgütlerinin açıklamaları, darbe girişiminin arkasında
Fethullah Gülen’in olduğuna ilişkin Türkiye’nin iddialarını boşa çıkartacak
nitelikte. Bu açıklamayı yapan istihbarat örgütleri, Gülen Cemaati’nin darbe
girişiminin arkasındaki güç olmadığını söylüyorlar ama asıl destekçilerin kim
ya da kimler olduğuna değinmiyorlar.
Buna rağmen gerçek sorumluların kimler olduğuna ilişkin ellerinde belgeler
ve kanıtlar olduğunu tahmin etmek de zor değil.Bu belgeler ya da kanıtlar nasıl
ve hangi koşullarda açıklanır bilemeyiz.Ama şu soruyu her gün daha kuvvetli bir
şekilde sormak da boynumuzun borcu olmalı: Darbe girişiminin arkasında “FETÖ”
yoksa kim ya da kimler var?
Çünkü bu darbe girişimi gerekçe gösterilerek OHAL ilan edildi ve ülkede
neredeyse bütün özgürlükler ortadan kaldırıldı. Erdoğan iktidarına itiraz eden
ya da eleştiren herkes ceza ve hapis tehdidi altında.Şimdi de diktatoryal bir
rejimin kabul edilmesi amacıyla referandum yapılıyor. Hayır kampanyası yapmak
yasak ama evet kampanyası devletin her kurumu ve medyanın neredeyse tümü
tarafından destekleniyor.Dolayısıyla bu soruları daha da güçlü bir şekilde
sormaya devam etmeliyiz.Birincisi, biz bazı gerçekleri niçin yabancı istihbarat
örgütlerinden öğreniyoruz? Daha da önemlisi, 15 Temmuz darbe girişimini kim
planladı?