“Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan…” sorusu kadar komik bir soru yoktur esasında ya da bana öyle geliyor. Sanki bu sorunun yanıtını bilince birinden birini yemeyecekmişiz gibi bir soru ya da bileni dahi ilan edeceğiz. Yumurtanın oluşumuna horozun katkısı olmadığı sürece bu sorunun yanıtını bilemeyeceğiz. Ben bu soruyu değiştirmek istiyorum esasında: “Darbe yapan mı daha çok bilir, darbe yapılan mı?”
Bu sorunun kesin yanıtı yapılandır, çünkü ben 27 Mayıs 1960 tarihinden beri darbe yapılanım ve yapanlar hep değişiyor. Her darbede daha değişik işkencelerle, tutuklanmalarla, öldürülmelerle ve idamlarla karşılaşıyorum. İdamın kalktığına bakmayın, darbeciler öldürmeleri gerekenleri gayet rahat öldürüyor ve bunu demokrasi adına yaptıklarını söylüyorlar.
Neyse, yine gelelim son darbemizin öyküsüne, kimin başlattığına, birisinin başlatacağını diğerinin haber alıp ondan önce başlatma çabasına ve başlatacak olandan önce başlatmak için diğer başlatacaklarla işbirliği yapıp beraber başlattıklarına ama ilk başlatacak olanın da kendisinin başlatmasına engel olacaklarını haber alıp yine onlardan önce başlatmasına… “Başlarım leyn böyle darbeye, başlatın biriniz beeeee…” diyesim geliyor hep.
Kim ne derse desin, bu darbeyi ilk başlatacak olan Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan’ın sivil darbeyi çoktan başlattığını kaç yıldır yazıyorum ama insanları inandıramıyordum, derken kendisi imdadıma yetişti de artık benim kimseyi ikna etmeme gerek kalmadı… Erdoğan darbeyi ne zaman başlattı derseniz, ben belediye başkanı olarak hapse girdiği günü ilk gün olarak sayarım. Son gün olarak da 30 Ağustos 2016 son gündür.
Ağustos askeri şuranın toplandığı, terfi edeceklerle, atılacakların ve emekli edileceklerin belli olduğu bir aydır. Biz gazeteciler bu sistemi çok iyi biliriz esasında. Belki başka mesleklerde de vardır ama ben bilmiyorum. Her yılın kasımının 15’inden aralık ayının yaklaşık 20’sine kadar gazetede hemen hemen herkes atılacağını ya da devam edeceğini bilmez ve kendi şefine ve müdürüne sorular sormaya başlar. Oysa onların da fazla haberi yoktur, bunun içinde atılmayacaksa ne kadar zam alacağı kuşkusu da vardır ki, bu hepsinin üstüne tuz biber eker.
2016 Ağustos’unda yapılacak terfi ve atılmaları en iyi bilen kişilerden bişri şüphesiz şimdi darbe girişiminin başı olarak tutuklu bulunan Akın Öztürk’tür. Hep söylüyorum, Akın Öztürk bilmecesi çözülmeden bu darbe çözülemez diye. Akın Öztürk 2013 yılında Balyoz operasyonunda birçok üst rütbeli komutan tutuklanınca askeri şura kararıyla erken orgeneralliğe terfi ettirilmiş ve hemen hava kuvvetleri komutanı yapılmıştır. Daha da ilginç olanı 2015 yılında hava kuvvetleri komutanlığından emekli edilmek yerine askeri şura üyeliğine atanmıştır. İşte söylediğim budur, neden emekli yapılmadan daha ast bir görevle devam etti, birisi bunu umarım bir gün açıklar.
İşte sorun 2016 Ağusto’sunda yani askeri şurada kimlerin atılacağı konusunda başlıyor. Şu an darbe girişiminden içeride olan kim varsa, neredeyse hepsi ordudan atılacaktı ve bunu yapmak Erdoğan için zordu, bunun için birilerini darbeye zorlaması gerekiyordu ki o komutanları atarken halka ve basına daha rahat anlatabilsin. İşte bu andan itibaren bir önceki yazımda bahsettiğim bütün gruplar darbe çalışmalarına başlıyorlar, o kadar çok kişi ve grup var ki bence artık her şey arap saçına dönüyor.
Askere gidenler bilir, nizamiyeden içeri adımını atarsın ve etraftan soru yağmuru başlar: “Tertip, aranızda 53 var mı, biladel sen 49 musun, yoksa sen de benim gibi 21 misin?..” Daha önce gidenler sizi uyarmadıysa şaşkına dönersiniz, sorulan sayıların memleketinizin plakası olduğunu anlayana kadar sersem gibi olursunuz. Öğrendikten sonra da benim gibi kökeniniz ve doğduğunuz yer farklıysa hangisine ne yanıt vereceğiniz konusunda ikircikli kalırsınız. İşte 15 Temmuz 2016 öncesi bütün darbe girişimcilerinin durumu böyleydi. Buna Erdoğan da dahil, çünkü hem kimin sonuna kadar yanında olacağını bilmiyordu –Çünkü onları daha önce Ergenekon ve Balyoz’dan içeri atmıştı- hem diğerlerinin tam gücünü bilmiyordu, aşağıdan gelecek destek belirsizdi.
Doğal olarak Erdoğan karşı darbeyi yaptığı gece aynı şaşkınlığı yaşadı ve bu yanıtlarına yansıdı. Erdoğan darbeyi nasıl haber aldığını açıkladı:
- 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece: “Öğleden sonra bir hareketlilik ne yazık ki silahlı kuvvetlerimizin içinde mevcuttu.”
- 18 Temmuz CNN International: “O gece saat 20.00 civarında bir haber aldım. Bazı bölgelerde gelişmeler olduğunu öğrendim. Biz de harekete geçmeye karar verdik.”
- 20 Temmuz Al Jazeera: “Eniştemde kaldım. Eniştem haber verdi, onun verdiği habere önce inanmadım. Sonra gelişmeler bunu doğruladı. Doğruladıktan sonra MİT Müsteşarıyla görüşmeyi sağladım. Burada istihbarat zaafı olduğu ortada.”
- 21 Temmuz Reuters: “Saat 16.00 – 16.30 gibi eniştem aradı, Beylerbeyi civarında bir hareketlilik var, dedi.”
- 30 Temmuz ATV-A Haber ortak yayın: “O gün 21.15 civarında falan bir şeyin başladığını duyuyoruz. 21.30’da eniştem beni aradı.”
Bu açıklamalar sizi nereye götürüyor bilmiyorum ama Erdoğan askeri şura kararlarıyla yapacağı sivil darbeyi, askeri darbeye dönüştürmenin, o mecburiyetin sıkıntısını fena halde yaşıyor. Önümüzdeki cumartesi devam edecek darbe yazıları. Haftaya “HULUSİ AKAR NE İŞ“