HDP heyeti, Avrupa Konseyi yetkilileriyle görüştü. Görüşmede, Türkiye’deki OHAL uygulamaları ve tutuklu vekiller gündeme geldi.
HDP’nin Parti Sözcüsü Osman Baydemir, Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ve milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Meral Danış Beştaş ve Mithat Sancar’dan oluşan heyeti, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türkiye raportörü Marianne Mikko ile görüştü.
HDP heyeti, Thorbjorn Jagland ve Marianne Mikko ile yaptığı görüşmelerde OHAL uygulamaları, milletvekilleri ve gazetecilerin cezaevlerinde olmaları hakkındaki görüşlerini aktardı. HDP’liler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargılama esas ve usullerine dair bir değişikliğe giderek tutuklu gazeteci ve siyasetçilerin durumunun öncelikle ele alması gerektiğini belirtti.
‘SİYASET HÜKÜMET TARAFINDAN TASFİYE EDİLİYOR’
Heyet adına konuşan Osman Baydemir, Türkiye’de iç hukuk yollarının tükendiğini belirterek AİHM’e tutuklu milletvekillerinin durumunu gündeme alması çağrısında bulundu. Baydemir “6 milyon seçmen adına HDP’ye gönül vermiş, HDP’ye destek vermiş, Demirtaşları, Yüksekdağları parlamentoya gönderen halkın iradesi adına bir kez daha çağrımızı yineliyoruz. Geciken adalet, adalet değildir. Bugün Demirtaş 237 gündür halen cezaevindeyse, milletvekilleri halen cezaevindeyse, belediye başkanları halen cezaevindeyse bunun adı yargılama değil, bunun adı siyasetin hükümet tarafından tasfiye edilmesi operasyonudur” diye konuştu.
‘YARGIYA TALİMATIN BELGESİ’
“Türkiye’de mahkemeler, muhalefetin bastırılmasının aracı haline dönüştürülmüş durumda,” diyen Baydemir, “AKP Genel Başkanı Erdoğan talimat veriyor, mahkemelere savcılara gizli belge gönderiyor. Mahkemeler, savcılar Hükümetten giden bu gizli belgelere dayanarak eşbaşkanlarımız, milletvekillerimiz hakkında fezlekeler hazırlıyor. O fezlekelerden dolayı, talimatla hazırlanan fezlekelerden dolayı arkadaşlarımız tutuklu durumda. Elimde gördüğünüz belge, yargının talimatla işlediğinin belgesidir. Bu belgeden dolayı bir kez daha AİHM önünde ispat ediyoruz ve AİHM’e ek delil olarak sunduk ki Türkiye’de iç hukuk yolları elverişsizdir, tıkanmıştır.”
Baydemir, ayrıca, “Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliği talimatla düşürüldü. Nursel Aydoğan’ın milletvekilliği düşürüldü. Ferhat Encü ve Besime Konca da aynı riskle karşı karşıya ve bu telafisi imkansız bir durum,” olduğunu söyledi.
‘TÜM MUHALİFLER TEHDİT ALTINDA’
Baydemir, söz konusu hukuksuz ortamın tüm muhalefeti kapsadığını söyleyerek, “Sadece siyasetçiler değil aynı zamanda muhalif basın mensupları, memurlar, işçiler, sendikalar, ne kadar demokrasi gücü varsa ağır tehdit ve saldırı altında. İnsanların işine el konuluyor, ekmeğine el konuluyor, açlığa mahkum ediliyor, açlık grevine giren insanlar tutuklanıyor. 113 gündür Nuriye ve Semih işlerine dönmek için açlık grevindeler. Bugün baskı altında olan sadece parlamenterlerimiz değil, 6 milyon insanın iradesidir. 6 milyon insanın iradesi cezaevine konmuştur. Cezaevinde olan aynı zamanda örgütlenme özgürlüğü hakkıdır, fikir hürriyeti hakkıdır. AİHM’in koruduğu tüm haklar şu anda saldırı altındadır,” şeklinde sözlerini sürdürdü.
‘İNSAN HAKLARI HİÇBİR ÜLKENİN İÇ MESELESİ DEĞİLDİR’
Baydemir son olarak AİHM’i bir an önce karar vermeye davet etti ve “Eğer bugün AİHM önündeysek Türkiye’de AYM hükmünü açıklamadığı içindir. İç hukuk yolları etkin olmadığı içindir. Bundan bir ay önce gene burada mahkeme önünde çağrıda bulunmuştuk. İnsan hakları, hukuk ve demokrasi hiçbir ülkenin iç meselesi değildir. İnsan hakları adalet özgürlük ve eşitlik insanlığın ortak değerleridir. Eşbaşkanlarımız, milletvekillerimiz özgür oluncaya kadar, yani adalet teşkil edinceye kadar adalet yürüyüşümüzü, eşitlik ve özgürlük yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Daha fazla gecikme olmaksızın AHİM kararını açıklamalıdır,” diye sözlerini tamamladı. gazeteduvar