CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın ve beraberindeki heyet, HDP’nin Diyarbakır’da devam eden Vicdan ve Adalet Nöbetini ziyaret etti.
Görüşme sonrasında kameraların karşısına geçen heyetler adına HDP Sözcüsü Osman Baydemir ve CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın söz aldı. Baydemir’in gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunduğu açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Vicdanlara ve adalet savunucularına bir kez daha selam olsun. Amed halkına, vicdanın sesine ses katanlara selam olsun. Amed’de Vicdan nöbetinde olan tüm vekillerimiz adına Necmettin Büyükkayaların, Vedat Aydınların bayrağını taşıyan ve zindanlarda bulunan eşbaşkanlarımıza, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza selam olsun.
Vicdan ve Adalet Nöbetimizden Çağlayan Adliyesinde Gazetecilere Özgürlük nöbetinde bulunan tüm canlara selam olsun. Tıpkı bizim gibi 62 haftadır iş cinayetlerine karşı çıkan ve nöbet tutan ailelerin nöbetine selam olsun. Vicdan ve adalet nöbetimizden Galatasaray’daki Cumartesi annelerinin haftalardır süren nöbetine selam olsun.
Bir damla su yağsa İstanbul Venedik’e dönüşüyor
Ne diyor; “Avrupa bizi kıskanıyor, biz dünyada birinciyiz”. Gerçekten birinci oldukları konular var. İş cinayetlerinde Avrupa birincisiler örneğin.
Hakikaten dünya kıskansa yeridir, bir damla su yağsa İstanbul Venedik’e dönüşüyor. İşte çarpık anlayışınızın, yalanlarınıza bir müddet sonra kendiniz tarafından inanılmasının sonuçlarıdır. Bir yalan söylüyorlar, sonra o yalana kendileri de inanıyorlar.
Almanya ırkçılıkla hesaplaştığı için zenginleşti
“Almanya hasbelkader zengin oldu” diyor AKP Genel Başkanı. Almanya Hasbelkader zengin olmadı ey AKP Genel Başkanı. Almanya ırkçılıkla hesaplaştığı için zenginleşti. Onların 70 yıl önce reddettiklerini bugün bu coğrafyada sizler hayata geçirmek istiyorsunuz. Bir kez daha faşizm bu coğrafyayı sarsın diyorsunuz.
18 gündür açıklamadı, açıklayamıyor
G20 toplantısında Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’a ithamda bulundu. “6-7 Ekim olaylarında insanların hayatını kaybetmesinden Demirtaş sorumludur” dedi. Demirtaş cezaevinde sana bir çağrı yaptı. Tam 18 gün önce. “Açıkla dedi, varsa bir delilin savcıya ver” dedi. Eğer delilin yoksa sen iftiracısın dedi. Aradan 18 gün geçmiş hala suskun.
Elleri vicdanlarında değil cüzdanlarında
Emin olun yalanına bir tek kendisi inanıyor. Elini vicdanına koyan kimse inanmıyor. Elini cüzdanına koyan yanındakiler de inanmış gibi duruyor. Onların eli vicdanlarında değil, cüzdanlarında. Cüzdanları da beyt-ül maldan, hırsızlıktan doluyor.
Demirtaş’tan özür dile Erdoğan
Biz bu yalanın, bu iftiranın peşini bırakmayacağız. Ya belgeni ortaya koyarsın, savcıya verirsin ya da müfterisin. Henüz vakit varken ayağa kalk ve Selahattin Demirtaş’tan özür dile, toplumdan özür dile. Yalanından dolayı özür dile.
“Yargı neden iktidarın baskısı altında” sorusuna verebileceğimiz en net cevap Selahattin Demirtaş’ın darbeyle tutuklandığı 4 Kasım’dan bu yana henüz duruşmasının yapılmamış olmasıdır. Niçin? Çünkü Demirtaş’ın mahkemede bu sistemi yargılayacağını biliyorlar. Hakikatin açığa çıkmasından korkuyorlar.
Mahkeme “Demirtaş dosyası Börü dosyasıyla birleştirilemez” dedi
Bir realiteyi ilk defa açıklıyorum. 19. Ağır Ceza Mahkemesi yani eş genel başkanımızın tutuklu yargılanacağı mahkeme. O mahkeme kamuoyunda Yasin Börü Davası olarak dosyayla eş genel başkanımızın dosyasının birleştirilmesini istedi. Ancak Yasin Börü davasını gören 2. Ağır ceza mahkemesi “hukuksuz” diyerek geri gönderdi. 19. Ağır Ceza Mahkemesi “res’en birleştirilsin” diyerek 2. Ağrı Ceza’ya bir daha gönderdi. Çünkü talimat almış. 2 gün önce 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıkladı ve “birleştirilemez” dedi. “Demirtaş hakkında Börü davasına ilişkin herhangi bir itham olmamıştır. Olmamış bir şey üzerinden bu birleştirmeyi yapamam. Hukuksuzluktur” dedi.
Heyetin başına bir şey gelirse sorumlusu tehdit edenlerdir
Bu hukuksuzluk bu şekilde devam ederse 6-7 Ekim Olaylarıyla ilgili tüm dosyaların tek bir dosyada birleştirilmesi lazım ki bu da namümkün. Yani talimatla yargının yönetilmesine bir itiraz da 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden geldi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başına ne gelirse yargıyı talimat altına alanların tehdidinin sonucu gelmiş olacaktır.
Hizaya çekemezsiniz
Hitler Nazi Almanyasında ne demişti: yargı devlet hayatının efendisi olamaz. Ancak ve ancak hizmetkarı olabilir. AKP Genel Başkanı ne dedi: Yargı milletin seçtiklerine istikamet çizemez.
Peki, milletin seçtikleri, Demirtaşlar Yüksekdağlar milletin iradesi neden talimatlarınızla bu hizaya çekilmeye çalışıyorlar. Tam da bu nöbet milletin iradesinin hizaya çekilemeyeceğinin nöbetidir.
Korku filmi Meclis’e sıçradı
Mahkemede konuşan eş genel başkanlarımız hakkında savcılık ifadelerinden dolayı bile fezleke hazırlanıyor. Ağzını açana fezleke hazırlanıyor. Bu korku filmi Meclis’e sıçramış durumda. İçtüzük değişikliği de bunun işareti. Faşizmin korku filmi çekiliyor. Ama bu filmin baş kahramanı esas kendi gölgesinden korkuyor. İşte faşizm korku filmine, kabusa dönüştürmesin diye bugün bu nöbeti tutuyoruz.
Teröre silah taşıyanlar var: MİT tırları
Mevlüt Çavuşoğlu “demokratik muhalefet ile teröre destek verenleri bir tutmamak gerekir” demiş. Çok doğru. Yani 14 yıl boyunca cemaat dedikleri, FETÖ dedikler yapıyı destekleyenlerle demokratik muhalefet yapmayı bir tutmamak gerekiyor. Çok doğru teröre silah taşıyanlar var. İşte Adana’da MİT tırlarındaki silahlar gibi. El Nusra’ya IŞİD’e destek verenler gibi. Dolayısıyla demokratik siyaset yapanlarla AKP’yi birbirine karıştırmamak gerekiyor. Bu siyasete dur demek için adalet nöbetindeyiz.
Davutoğlu’nun devamsızlığına bakın
Milletvekilliklerinin düşürülmesini devamsızlığa bağlıyorlar. Sözüm ona devamsızlıktan dolayı düşürüyorlar. Yalan söylüyorsunuz. Eğer milletvekillerimin devamsızlığı devamsızlıktan dolayı düşmüşse devrik Başbakan Davutoğlu’nun ne kadar devam ettiğine bakın. Bu bir yalan.
Bir şehrin seçilmişleri o şehrin hizmetkarlarıdır. Seçimle gelen seçimle gider. Tuğba Hezer’in Faysal Sarıyıldız’ın vekilliklerinin düşürülmesi birer darbedir. Tıpkı Leyla Zanalar gibi Orhan Doğanlar gibi Hatip Dicleler gibi Sarıyıldız ve Hezer gönüllerde taht kurmuşlardır. Ama onların vekilliği düşsün diye el kaldıranlar tıpkı Çillerler, Ağarlar gibi tarihin kirli raflarında yerlerini alacaklardır.
Kürdistan’a Kürdistan demeye devam edeceğiz
Parlamentoda konuşmanın dahi yasaklandığı bir rejim inşa ediliyor. Kürt halkı Kürt kültürü Ermeni, Alevi can, Dêrsim Katliamı, Çorum Katliamı demek suç sayılacak. And olsun ki susmayacağız. And olsun ki Dêrsim’e de Çorum’a da Seyit Rıza’nın torunlarına canlar demeye, Pir Sultan ruhuyla ben bu dünyaya insan olmaya geldim demeye devam edeceğiz. And olsun ki Kürtlere, Kürt, Dêrsim’e Dêrsim, Kürdistan’a Kürdistan, soykırıma soykırım diyeceğiz. Biat etmeyeceğiz.
Faşizm vicdanda buluşmayla ortadan kalkacak
Boyun eğmek insanlığından vazgeçmektir. Vicdan ve adalet nöbetinden tüm vicdanlara çağrıda bulunuyoruz. Birlikte durduralım faşizmi. Vicdan herhangi kimlikle izah edilemez. Vicdan insanın ta kendisidir. Vicdan çığlığına destek veren Amed halkına teşekkür ediyoruz. Tecrit altındayız, izolasyon altındayız, kurumların ziyaretlerine dahi izin verilmiyor. Biz yalnız olmadığımızı biliyoruz. Faşizmin bu coğrafyada dayanışmayla, vicdanda buluşmayla ortadan kalkacağını biliyoruz. Bugün CHP il başkanı aramızdalar. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz.
Aynı şekilde buraya gelmek isteyen ve alınamayan tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Fiziki olarak buluşamasak da vicdanlarımız buluşmuştur. Bugün buraya alınmayan Sur Platformu’ndaki arkadaşlarımız var. Bugünkü nöbetimiz Sur’daki zorbalığın durması içindir. Yıkım mutlaka duracaktır.
CHP İl Başkanı Mehmet Sayın
Adalet yazısını görünce hala adalet yürüyüşünde hissettim. Biz bu yürüyüşe devam etmek istiyoruz. Genel başkanımız yürüyüşü başlattığında başbakan yollarda adalet aranmaz dedi. Sokaklar sizindir. Sokaklarda hak hukuk vicdan arayışını devam ettirin. Nasıl 15 Temmuz’da demokrasi sokaklarda arandıysa biz de sokaklarda arayacağız. HDP’nin başlattığı bu eylemi canı gönülden destekliyoruz. Gönül isterdi ki bu nöbeti birlikte devam ettirelim ama izin verilmiyor. Tüm Türkiye halkı emin olsun Türkiye’ye çok güçlü bir demokrasi gelecek.