Bu satırların yazarı, yaklaşık 15 yıl Diyanet İşleri bünyesinde imamlık, vaizlik ve müftü
vekilliği yaptı. Görevim esnasında beni manen yaralayan nice hadiselerle
karşılaştım. Diyanetin nasıl bir kurum olduğunu ve nasıl işlediğini az çok
bilirim. Son demecinizde siyasilerden aldığınız emir gereği; Hizmet Hareketini
İslamiyet, Hristiyanlık, Yahudilik ve Budizm’den çıkmış, İslam dışı mistik bir
hareket olarak ifade etmişsiniz. Hâlbuki daha üç yıl öncesine kadar övgüler
yağdırıyordunuz. Siz; Ankara’nın bir mahallesinden bir başka mahallesine bir
imamı adeta zorla gönderdiğinizi Hizmetteki arkadaşların ise, dünyanın değişik
ülkelerine hicretini övgü ile Afrika’daki bir okulu ziyaretiniz esnasında
söylemiştiniz. Hatta Hocaefendiye’de övgüler yağdıran bir kitabınızı imzalayıp
göndermiştiniz de…
Şu an gasp edilmiş Istanbul’daki akademiyi ziyaretinizde burada yapılan Arapça,
tefsir, hadis, fıkıh, kelam, siyer dersleri ve oradaki İslami atmosferi görünce
sevinmiş; hizmet gönüllerinin İslami eğitim metoduna hayran kalarak, onları
Diyanet personeline bunu anlatmaları için davet etmiştiniz. Fakat arkadaşlar
başkalarının haset damarı kabarır diye tevazu göstererek gelmemişler(di).
Sayın Başkan!
Hocaefendi bu güne kadar hiç bir zaman “ben alimim” demedi. Kendisine hep
“kıtmır” dedi. Hizmet gönüllerinin yaptıklarının kendisine mal edilmesinden
tiksinti duyar ve bir nevi zulüm olarak görür. Ve hep kendisini onlar içinde
bir fert olarak telakki etti. Ne alkış kabul etti, ne de acemler gibi
kendisi için ayağa kalkılmasını istedi. Ayağına kadar gelen nice siyasi
payeleri ve milletvekili olma gibi teklifleri defalarca reddetti. Edirne’de
iken iki yarım yıl caminin penceresinde yaşadı. Mal varlığı iki battaniye, bir
tabak, bir çatal, kaşık ve de bir bardaktı. Dünya’da dikili bir ağacı olmadı.
Abdest aldığı caminin su parasını verdi. İzmir’de üç küsür sene 3-4
metrekarelik tahta kulübesinde yaşamayı, sarayda yaşamaya tercih etti. Ehli
dünya, onu 1980 ihtilalinden sonra şakîler gibi ararken, çok defa aç kaldı ama
kimseye minnet etmedi. Hizmetin müesseselerinde kaldığı vakıf malı olduğu
gerekçesiyle daima kirasını verdi. ‘Allah, Peygamber, milletim’ dedi ağladı,
Ümmet-i Muhammed deyip gece gündüz inledi. Hz Peygamber “Allah korkusundan
insanın gözünden bir damla yaş çıksa o göze cehennem haram olur” buyurur. O ise
yaklaşık 65 yıldır ağlıyor. İki çocuğun eğitim almasını, kendi sağlığına dahi
tercih ederek, ilaç parasını bile bu yolda harcadığının şahidiyim. Hayatı ve
faaliyetleri, ehlisünnet çizgisinde devam etti. Öğrenciler için ev yurt
açtığında bugün yurt ve yuvanın önemini kavramaya başlayanlar ve açmaya
çalışanlar, o zaman şiddetle karşı çıktı. Özel okul açınca neden İmam Hatip
veya Kur’an kursu değil diye hakeza itham ettiler. Anadolu insanın üniversiteye
gitmesi için dershaneler açtı. Sonra bütün cemaatler guruplar bunun faydasını
gördü ve yapmaya başladı.
Gayri Müslimler ile diyalog dedi. Bu yol ile kendimizi onlara anlatırız dedi…
Önce karşı çıktılar. On yıl sonra, Diyanet aynı yolda icraatlar yapmaya
başladı. Hizmet Hareketi vesilesiyle, Türkiye ve Avustralya başta olmak üzere
iftar geleneği başladı. Şükürler olsun, bugün artık Türkiye ve yurtdışında,
inanan inanmayan, cemaat, cemiyet tüm guruplar hatta gayri Müslimler dahi iftar
veriyor.
Sayın Başkan!
Peygamberimiz bir Müslümana kâfir diyen kendisi kâfir olur buyuruyor.
Hocaefendi “ La ilahe illallah deyiniz, felah bulur sununuz” (Buhari) hadisini
arz ediyor. Kusur avcıları onu, ‘peygamberi inkâr edeni cennete koyuyor’ diye
itham ettiler. Bazı sözlerini cımbızla çekilerek, cümlenin yarısını alıp siyak
ve sibakını bakmadan kusur avcıları oryantalistlerin yaptıklarını yapıp yalan
ve iftiralarda bulunuyorlar.
Imam-ı Azam Fıkhî Ekber kitabında “ehl-i kible tekfir edilemez” diyor. Kuran ve
hadisler hariç her beşerin kitabında hatalar olduğu gibi, Hocaefendi’nin
kitaplarında da ebetteki hatalar olabilir. O bu hataları kendisine münasip bir
lisanla hatırlatanlara hep teşekkür etmiştir.
Imam Rabbani “ Ashab-ı Kehf’in köpeği Ashab-ı Kehf ile hicret ettiği için,
Kur’an’a girdi” diyor. Hocaefendi 17 yaşında baba evinden hicret etti ve
bir daha dönmedi veya dönemedi. O sadece kendisi değil, on binleri
dünyanın en ücre köşelerine kadar hicret ettirdi. Geçinecek kadar çok az para
aldılar bazen de alamadılar, aç kaldılar. Maaşlarını dahi fakir öğrencilere burs
verdiler. Bazen ilaç bulamadılar. Kimisi o yollarda vefat etti ve oracıkta
defnedildi. Onlar her gittikleri yerde Allah’ı peygamberi sevdirdiler. Allah,
onları yüzbinlerin hidayetine vesile kıldı. Yüzbinlerce canlı şahitleri var bu
işin.
…Peki Diyanet yurtdışında ne yaptı?
Bunları yazmak istemezdim. Diyanet, bizi 1987 de yurtdışına gönderirken asıl
hedef olarak bize; tarikatların, Nur Camiasının mensuplarının, Süleyman Efendi
Hazretlerinin talebelerinin ve Milli Görüş mensuplarının camilerde
faaliyetlerini engellemek olduğunu göstermişti. İlahiyatta hocam olan merhum Mahmut
Esat Coşan Hocaefendiyi, Avusturalya’da yıllarca hiç bir Diyanet camisinde
konuşturmadılar. Benim görev yaptığım camiye gelince istifayı göze alarak,
cübbeyi verdim ve hadis sohbeti yapmasını istirham ettim.
Yaklaşık otuz yıldır yurtdışındayım. Hemen hemen bütün hükümetlerin yaptıkları;
yurtdışında halkı kamplara bölüp, bazılarını dışlamak oldu. Dün laiklerin bile
yapmadığını, bugün kat be kat fazlasıyla yapıyorlar. Sadece figüranlar değişti.
Hiçbir Türk hükümeti, bugüne kadar Avusturalya’da vatandaşı için bir tane
müessese dahi inşa etmemiştir. Bugün, bebeklerine dahi terör muamelesi yapılan
Hizmet mensupları 16 tane okul, insani yardım kuruluşu, cami, mabet ve
müesseseler açtılar.
Sayın Görmez Başkan!
İslam tarihi, camilerin siyasete alet edilmesine yabancı değildir. Ehli Beyt’e
yaklaşık 40 yıl cuma günleri cami kürsülerinde, idareciler istediği için lanet
okundu. Yapanlar yaptıranlar unutuldu. Sadece Yezit unutulmadı, hala lanetle
anılıyor. Nice büyük âlimlerim kitapları yakıldı, yasaklandı. İşte İmam Gazali
veya Bediuzzaman’ın eserleri. Hem de Diyanet’ten destek alınarak yapıldı. Ama
kitapları yasaklananlar gönüllerimizin tacı oldular. Peki, Diyanet ne
yapabildi? yucelsalih@yahoo.com
Bu konuya haftaya devam edeceğiz.