HDP, Anayasa Komisyonu’nda geçtiğimiz hafta 63 saat süren görüşmelerin ardından teklif sahipleri AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edilen 18 maddelik iç tüzük değişiklik teklifine 17 maddelik bir şerh düştü.
HDP şerhte, düzenlemeyi ‘muhalefetin sesini kısmayı amaçlayan, tek sesliliği dayatan bir anlayışla kaleme alınmış ve birçok yönüyle Anayasa’ya aykırı’ olarak nitelendirdi ve “Keyfilik esasına dayalı, rövanşist bir yaklaşımın sonucu olan, hiçbir denge, denetleme veya fren mekanizması öngörmeyen bu düzenleme, sadece Meclis’i etkisizleştirmekle kalmamakta, toplumu çözümü çok güç bir kutuplaşmaya itmektedir” dedi.
HDP’li Komisyon üyeleri Prof. Mithat Sancar, Meral Daniş Beştaş ve Erol Dora’nın imzalarıyla Komisyon Başkanlığına sunulan muhalefet şerhinin sonuç bölümünde şöyle denildi:
Sonuç olarak mevcut iç tüzük değişikliği, bir yanıyla muhalefetin sesini kısmayı amaçlarken, bir yanıyla da iktidarın dilini ve siyaset biçimini muhalefete dayatmakta, muhalefeti bu terminolojiye hapsetmeye çalışmaktadır. Bunun uygulanabilir olması için öngörülen disiplin cezalarının, demokratik hukuk devletiyle bir ilgisi yoktur. Aksine bu düzenlemelerle güdülen amaç, giriş bölümünde açıklanan siyasi konjonktürde, ama özellikle 16 Nisan referandumu sonrası tesis edilmek istenen yeni sistemde, muhalefetsiz bir Meclis ve nihayet muhalefetsiz bir toplum yaratmaktır.
Keyfilik esasına dayalı, rövanşist bir yaklaşımın sonucu olan, hiçbir denge, denetleme veya fren mekanizması öngörmeyen bu düzenleme, sadece Meclis’i etkisizleştirmekle kalmamakta, toplumu çözümü çok güç bir kutuplaşmaya itmektedir. Unutmamak gerekir ki, çoğunluğun temsil kabiliyetinin, halkın yüzde kaç oyuyla seçilmiş olursa olsun, farklı görüşleri ve toplumun çoğulcu yapısını, seçimler neticesinde oluşan aritmetikle bütüncül bir biçimde temsil eden ve müzakere imkanını her zaman elinde bulunduran TBMM’nin temsil kabiliyetiyle yarışamayacağı tartışmasızdır. Bu itibarla, Meclis İçtüzüğü vasıtasıyla bu çoğulcu yapıyı korumak ve daha da güçlendirmek yerine çoğunluğun azınlığa tahakkümü biçiminde karşımıza çıkan çoğunlukçu yapıyı tesis etmek amacıyla ve “huzuru korumak” kisvesi altında tek sesliliği dayatan bir anlayışla kaleme alınmış bu teklif kabul edilemez.