‘Diyanet’in utanç vesikası’ başlıklı yazıda Mısırlı araştırmacı, “Sayın Diyanet İşleri Başkanı! Bir mü’minin nasihati olarak size şunu hatırlatmak isterim: Delilsiz mesnetsiz birisini itham etmek, ya da bir ifadeyi siyakından sibakından kopararak delil uydurmaya çalışmak ilmi makama yakışmayan bir aldatma ve bir sahtekarlıktır.” dedi.
İşte o yazı;
“Diyanet’in Utanç Vesikası
2013 Yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan beri AKP Hükümeti’nin -devletin tüm birimleriyle- Hizmet Hareketi ve sevenlerine yönelik yürütmüş olduğu karalama kampanyası, dün 26 Temmuz 2017 Çarşamba günü Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) açıkladığı raporla devam etti.
Daha önce yayınladığı birinci raporla istediğini elde edemeyen DİB Başkanı Görmez, Fethullah Gülen Hocaefendi ve sevenlerini, bu ikinci raporla dini inançlarının batıl olduğu gibi akla hayale sığmayan asılsız iftiralarla çürütmeye çalıştı.
Sayın Gülen’in kitaplarını fikirlerini okuyan bilen kalem sahibi herkes bu asılsız iftiralara cevap vermeli. Öncelikle konuyu dini açıdan değil siyasi açıdan ele alacağımı belirteyim. Çünkü geçen sene Zaman Arabic ‘‘DİB’nın Hizmet Hareketi hakkındaki hazırladığı rapora cevaplar’’ başlığı ile yayınladığı yazıda tüm iddialara cevaplar verildi.
Buna ilaveten Arap ve İslam Âleminden de birçok âlim gerekli ilmi cevabı verdiler. Dileyenler Zaman Arabic sitesinden okuyabilirler. Ben buradan DİB Başkanı ve değerli okuyucularıma bazı kısa mesajlar vermek istiyorum.
Türk Halkının din işlerini temsil eden Sayın Başkan!
-Bir başkasını küfürle itham etmenin ne kadar büyük bir günah olduğunu duymadın mı da Hizmet Hareketi’ni delilsiz mesnetsiz tekfir ederek sapık gruplar arasına koydun.
-Sayın Başkan!
Siyasetin din işlerine karışmasının önce dine sonra da devlete zarar vereceğini bilemedin mi? Bu müdahale ile Diyanet, siyasi iradenin heva ve hevesine göre hareket edecek, toplumun bir kesiminin hatırına diğer kesimin aleyhinde olmak durumunda kalacaktır ki daha dün siz kendiniz, bu çalışmayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebi üzerine yaptığınızı ifade ettiniz.
Sayın Diyanet İşleri Başkanı!
Bir mü’minin nasihati olarak size şunu hatırlatmak isterim: Delilsiz mesnetsiz birisini itham etmek, ya da bir ifadeyi siyakından sibakından kopararak delil uydurmaya çalışmak ilmi makama yakışmayan bir aldatma ve bir sahtekarlıktır.
Sayın Başkan!
2013’te Türkiye’de düzenlenen ‘‘İcma ve Kollektif Şuur konferansı’’nda Hizmet Hareketi ve Sayın Gülen hakkındaki güzel, övücü ve etkileyici konuşmanız hala kulaklarımda çınlıyor.
Bu kadar övgü dolu konuşmadan kısa bir süre sonra Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen Hocaefendi’nin fikirlerinin Harici görüşlü ve daha bir sürü sapkın görüşleri olduğunu yeni mi keşfettiniz?
Sayın Başkan!
Yetkili bir kurumun başkanı olarak sizden 2013 yılında İslamın yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet hakkındaki görüşünü çıkıp herkese ilan etmenizi bekledim.
Yine sizden, ‘‘insanların haksız yere hapse atılmasının İslamdaki yeri nedir’’ sorusuna bir yetkili olarak cevap vermenizi beklerdim.Yaşlı, masum insanların hapsedilmesinin dindeki yerini açıklamanızı isterdim.
Zatı alinizden, basma kalıp ‘‘TERÖR’’ suçlamasıyla anne ve yeni doğmuş yavrusunu ayırıp hapse atma karşısında, sesinizi korkmadan yükseltmenizi beklerdim.
Yöneticilerinize, sadece şüphe üzerine 2099 okul, üniversite ve öğrenci yurdu kapatmanın, 7317 akademisyenin işine son vermenin şer’an caiz olmadığını söylemenizi beklerdim.
Hükümet yetkililerine 231 gazetecinin hapsedilmesinin, 149 basın yayın kuruluşunun kapatılarak ağızlara kilit vurulmasının ve özgürlükleri sınırlamanın dinde yeri olmadığını, İslam’ın düşünce ve ifade hürriyetini garanti kapsamına aldığını ilan etmenizi beklerdim.
Sizden devlet yetkililerine, İslam’da değişmez bir kaide olan -aksi sabit oluncaya kadar insanların suçsuzluğu- kaidesini açıklamanızı, 146 bin 387 kişinin hiç bir delil olmadan tutuklanıp hapse atılmasının caiz olmadığını açıklamanızı beklerdim.
Sizden yöneticilere 134 bin 194 kişinin memurluktan zanla atılmasının, 4317 hakim ve savcının şüpheyle ekmeğinden edilmesinin şer’an caiz olmadığını açıklamanızı beklerdim.
Sayın Diyanet İşleri Başkanı, son olarak zamanın akıp gittiğini, vakti geldiğinde tarihin hükmünü vereceğini, açıkladığınız bu görüşlerinizin komik ve alay konusu olarak hatırlanacağını belirtmek isterim. Çünkü Arap Hoca ve Akademisyenler, birilerini peşin fikirle tekfir etmede acele edecek kadar cahil değiller. Tam tersine Hocaefendi’nin eserlerini okuyacak ve DİB’nın raporunun ne kadar saçma olduğunu göreceklerdir.
Sayın Başkan!
Şunu da biliniz ki, Mısır ve diğer Arap ülkelerindeki en köklü üniversitelerde Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında onlarca master ve doktora tezi yazıldı. Dünyanın en köklü ve en büyük dini kurumu olan El-Ezher Üniversitesinde Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen Hocaefendi’nin fikirleri üzerine yapılan master ve doktora tezleri size cevap olarak yetecektir.
Son olarak geçtiğimiz aylarda El-Ezher Üniversitesi Din Usulleri Fakültesi’nde yapılan ‘‘Hizmet Hareketi’nin İslama davet çalışmaları’’ başlıklı master tezi en yüksek derece olan Arapça ifadesiyle ‘‘birinci şeref mertebesi’’ verildi. Tez savunmasına katılan -alanlarında yetkin- tüm Ezher Hocaları, Diyanet’in aksine Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi hakkında takdirlerini ifade ettiler.
Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı bu rapor utanç vesikası olarak tarihe geçecektir.