CHP’li Sezgin Tanrıkulu, AKP-MHP işbirliğinin son halkası olan Meclis İç Tüzük değişikliğini değerlendirdi.
AKP ve MHP’nin işbirliğinin son halkası Meclis İç Tüzük değişikliği olarak gündeme geldi. Her 2 parti tarafından hazırlanan ve 17 maddeden oluşan değişiklik, bir çok kritik konuyu kapsıyor ve değişiklik genel olarak muhalefeti susturma düzenlemesi olarak tanımlanıyor.
‘İSTENMEYEN İFADELERİ KULLANMAK, CUMHURBAŞKANINI ELEŞTİRMEK YASAK’
Dihaber’den Kenan Kırkaya’nın haberine göre ant içme maddesi yeniden düzenlenirken, buna göre ant içmeden imtina edenlerin ya da yemini geçersiz sayılanların milletvekilliği de geçerli sayılmayacak.Milletvekillerinin ve grupların konuşma süreleri kısıtlanıyor. Ayrıca, önergelerin okunması birleştiriliyor ve genel görüşme önergelerine 500 kelime ile sınırlandırma getiriliyor.
Bütün bunlarla birlikte değişikliğin en kritik düzenlemesi 15’inci madde de yer alıyor. Maddede, “Görüşmeler sırasında Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına ve Başkanlık görevini yerine getiren Başkanvekiline hakarette bulunmak, sövmek veya onları tehdit etmek yahut Türkiye Cumhuriyetine veya onun Anayasa düzenine sövmek, Türk Milletinin tarihi ve ortak geçmişine yönelik hakaret ve ithamlar ile Anayasanın ilk dört maddesine aykırı beyanlarda bulunmak, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasa ve kanunlarda düzenlenen idari yapısı ve yerleşim birimlerine ilişkin Anayasa ve kanunlara aykırı isim ve sıfatlar kullanmak” gibi bir düzenlemeye gidiliyor ki, bu da daha önce Meclis’te tartışma konusu olan “Ermeni Soykırım, Dersim katliamı” ifadeleri, “Kürdistan, Amed, Dersim” gibi tanımlamaları, cumhurbaşkanına yapılacak olan eleştirileri suç kapsamına alıyor.Bunların işlendiğine karar verildiği zaman da, milletvekillerine önce maaşının 3’te birinin kesilmesi cezası kesiliyor. Böylece bir milletvekili bir ayda 3 kez, “istenmeyen kavramları, tanımlamaları” kullandığı zaman Cumhurbaşkanına eleştirilerde bulunduğu zaman, maaşından olmuş olacak.
‘BÜTÜN MEKANİZMALARI ELİMİZDEN ALIYORLAR’
Anayasa Komisyonu’nda devam eden görüşmeleri değerlendiren CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, gülerek, “İç tüzüğe bir Sezgin Tanrıkulu maddesi koymuşlar. Sadece ismimi koymamışlar. İç tüzüğün 37’nci maddesini değiştirecekler” diyor. Tanrıkulu değişikliği şöyle değerlendirdi: “Bu maddeye göre, 2019 seçimlerine kadar bütün konuşma hakkı bende. Her hafta salı günü 5 dakika konuşma hakkı benim. Parlamento açıldığı zaman da parlamento başkanına başvurarak o konuşma hakkını ben elde ettim. Bu hakkı sadece ben kullanmıyorum, isteyen bütün vekillere de bu hakkı devredebiliyorum. Şimdi yapılacak değişiklikle bir milletvekili bir dönem içinde sadece bir kez konuşabilir diyorlar. Muhalefetin söz hakkını kısıtlayacak, parlamentoyu çoğunluk partisinin tekeline alacak, bütün konuşma sürelerini kısıtlıyorlar. Araştırma önergeleri üzerindeki konuşmaları 40 dakikadan 14 dakikaya indiriyorlar. Bizim çoğunluğu denetleyecek bütün mekanizmaları elimizden alıyorlar.”
MECLİS’TE AKP MAHKEMESİ KURULUYOR
Tanrıkulu, iç tüzüğün soykırım, katliam gibi ifadeler ile Kürdistan, Amed, Dersim gibi tanımlamaları suç saymasını da, “Bunun sınırı yok” sözleriyle eleştirerek, “Genel Kurul ya da başkanlık divanı, yargı organı değil. Genel Kurul’da tartışma da olur gerginlik olur. İçtüzük gereği ihtar verirsiniz, oturumdan çıkarırsınız ama para cezası gibi yaptırım uygulamayamazsınız çünkü bu bir cezadır. Cezayı ancak mahkeme verir. Ceza hukuku açısından bir durum varsa zaten AKP bu haklarını kullanıyor. Başkanlık divanında çoğunluk oldukları için meclis içerisinde AKP mahkemesi kuruyorlar” dedi.
‘KÜRTLERE AİT NE VARSA HEPSİNİ YOK EDİYORLAR’
Ayrıca, Kürt, Kürdistan, Amed gibi kavramların yasaklı hale getirilmesine de tepki gösteren Tanrıkulu şunları söyledi:“Her şeye yasak getiriyorlar. Daha dün Diyarbakır’da bizim ‘milli şairimiz’ olan Cegerxwîn’in adını kaldırdılar. Onların deyimi ile ‘milli’ diyorum çünkü milli kavramını çok seviyorlar. Cegerxwîn’in adını Diyarbakır’dan kazıyorlar, bizim destanları ile büyüdüğümüz Ahmedê Xanî’nin adını kaldırıyorlar. Yani Kürt tarihine Kürt mitolojisine ait ne varsa hem bölgede hem de her yerde yok etmek istiyorlar. Çare şu, gerçek yüzlerini hem teşhir etmek hem de ortak mücadele etmektir.”