Doç. Dr. Scott Alexander: “Gülen
Hareketi’nin hiç bir zaman siyasi güce sahip olmaya çalıştığını düşünmüyorum.
Bana göre; Gülen Hareketi gerçekten ‘Hizmet’ ideallerine adanmış küresel bir
harekettir. Ve dünyanın birçok yerinde kendisine yer bulmuştur. Buralarda
Erdoğan’ın oluşturmaya çalıştığı olumsuz etkilerine karşı daha fazla dirençli
davrandı ”dedi.
Chicago’da Teolojik
Merkezi Yöneticilerinden Doç. Dr. Scott C. Alexander; Avustralya’daki programı
çerçevesinde ülkenin en büyük haber kanalı olan ABC’nin sorularını
cevaplandırdı. ‘The World on ABC News 24’ programının sunucusu Beverley
O’Connor’in sorularını cevaplayan Amerikalı Doç. Dr.
Scott Alexandar, Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de sürdürdü diktatörlüğe dikkat
çekti. Oluşturulmaya çalışılan antidemokratik bir sistemin temelinin atılması
için Tayyip Erdoğan tarafından bir günah keçisine ihtiyaç duyduğunu bunun da,
Hizmet Hareketi mensuplarının seçildiğine dikkat çeken Amerikalı Akademisyen,
soruları şöyle cevaplandırdı:
ABC: Türkiye’nin laiklik tarihinin ‘Yeni İslami’
söylemle yaşadığı çelişki ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
Alexander: Bence, Tayyip Erdoğan,
‘iktidarda kalma gücünü sağlamlaştırma arzusu’, ‘laikliğe saygı’ ile ‘Müslüman
lider olma’ vaadi arasında gerçek bir gerginlik ve çatışma yaşadı. Siyasal
İslamcılığın daha çarpıcı bir biçimine doğru ilerlerken, eski laikçilerin bazılarıyla
koalisyon kurmaya çalışıyor ve böylece kendi gücünü pekiştirme sürecine devam
ediyordu. Bunları yaparken, tüm bunlar
için bir günah keçisine ihtiyacı vardı. Ve kısmen bunu Gülen Hareketi ile
yaptı.
ABC: Gülen hareketinden
bahsediyorken, sizce Erdoğan tamamen bitirdi mi ve olası siyasal güçleri şu
anda bittiğinden Türkiye’de başka seçenekleri olduğunu düşünüyor musunuz?
Alexander: Gülen Hareketi’nin hiç bir
zaman siyasi güce sahip olmaya çalıştığını düşünmüyorum. Sanırım onlar güçlü
bir sosyal etki oluşturmak istediler. Ve siyasi olayların gelişiminde de Sivil
Toplum Hareketi anlayışıyla yer almayı teşvik ettiler. Bence kısa vadede
manipüle ve hükümet kontrolünde olan yargı ile Gülen hareketinin varlıklarına
el konulmuş ve kesinlikle sekteye uğratılmıştır. Ancak, bana göre; Gülen
Hareketi gerçekten ‘Hizmet’ ideallerine adanmış küresel bir harekettir. Ve
dünyanın birçok yerinde kendisine yer bulmuştur. Erdoğan’ın
oluşturmaya çalıştığı olumsuz etkilerine karşı daha fazla dirençli davrandı
HARKETİ, GERÇEKTEN ‘HİZMET’ İDEALLERİNE ADANMIŞ KÜRESEL BİR HARKETTİR
ABC:
Müslüman bir toplum olarak, Türkiye’nin demokrasi kavramıyla sürekli çelişki
halinde olacağını düşünüyor musunuz? Demek istediğim, o bölgede potansiyel
demokratik bir lider olarak görülüyordu, fakat sizce bu Müslüman kimliğiyle bir
çelişki oluşturuyor mu?
Alexander: Ben ABD’den
geliyorum ve ülkemdeki demokrasi tarihinin gelişimi çok kanlı bir süreçtir ve
gerçek demokrasinin kuşatıcı bir sistem olduğunu varsayarsak, henüz bu konuma
gelmiş değiliz. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki, Afrikalı Amerikalılarla
konuşursanız, size bununla ilgili daha bir çok olay anlatacaklardır. Bu nedenle
Birleşik Devletler’deki beyaz ırk üstünlük anlayışı ve demokrasi arasındaki
gerginlikten bahsettiğiniz ölçüde herhangi bir Türk toplumunda İslam ve
demokrasi arasındaki çelişkiden bahsedebilirsiniz. Bu, bağımsız ve herhangi bir
siyasi parti kontrolünde olmayan ve birleştirici olan güçlü sivil kurumları
inşa etmek anlamına gelir. Aslında bu kapsayıcıdır ve toplumun uç noktalarında
hiç kimsenin bulunmadığından emin olmak demektir. Ben böyle bir demokrasiyle
yönetilen yer bilmiyorum.
ABC: Ama yine de Türkiye, Arap
dünyasında iyi bir Müslüman ülke olma ve diğer tarafta Avrupa’nın istekleri
arasında sıkışmış durumdadır. Erdoğan bütün bunları nasıl dengede tutuyor?
Alexander: Bilmiyorum.
Onun başarılı olacağını sanmıyorum. Çünkü Türkiye için güçlü bir ekonomik
gelecek oluşturmada ortakları olarak kimleri öngördüğünü bilmiyorum. Çok sayıda
yabancı yatırımcıyı korkutan ve genellikle turistleri korkutan otoriterlik
yolunda devam ediyor. İleriye dönük her hangi bir plan takip ettiğini anlamak
zor. Bence bazı liderler, kendi iktidarlarını koruma endişesiyle ve bu
iktidarın sürdürülmesi için asıl yapması gereken hizmetleri değil de, başka
mantık dışı davranışlarda bulunmaya başlıyorlar. Bu aslında insanlara hizmet
etmektir ve onun için bir planı olup olmadığından emin değilim.
ABC: Peki nasıl gelişeceğini tahmin edebiliyor musun?
Bazıları, bazı analistler iç savaş ya da buna benzer bir senaryo üzerinde yorum
yapıyorlar. Sence olaylar böylemi şekil alır. Yoksa bir yerde sonuçlanacağını
düşünüyor musun?
Alexander: Umarım öyle
olmaz. Yani böyle birşey korkunç olur. Türk halkının totaliterlikle yeterince
tecrübesi olduğunu düşünüyorum ve yeni bir şeklinin daha fazla ilerlemesini
istemeyeceklerini düşünüyorum. Bence Erdoğan’ın sahip olduğu desteğin nedeni –
yedi sekiz yıl önce benimle konuşursanız Erdoğan’ın büyük bir savunucusu olurdum.
Sanırım bir çok insan ona inanmıştı, onun için çok umut beslemişti. Ve bence o
kim olduğunu söylüyordu ve buna kendisi de inanmıştı. Şimdilerde neler
düşündüğünü bilemem. Fakat olaylar bu yönde ne kadar çok devam ederse o kadar
çok insanın rahatsız olacaktır zannediyorum. Her zaman bir şekilde Türkiye’yi Erdoğan’la ve
Erdoğan’ı Türkiye ile eş tutan bazı yakın destekçilerine sahip olabilir. Ancak
sonuçta bunların bir azınlığa dönüşeceğini düşünmek isterim. Bunu yakın bir
gelecekte görmek hayli zor duruyor.
ABC: Scott,
geldiğin için teşekkürler.
Ben teşekkür ederim