Tek Ulus Partisi Lideri Senatör Pauline Hanson’ın Federal Parlamento’da, burkanın yasaklanması ile ilgili yaptığı şov, 2010 yılında aynı konu ile ilgili ‘Avustralya’da Peçe Yasaklanır mı? başlıklı yazımı hatırlattı bana. 2010 Haziran ayında kaleme alınan aşağıdaki yazı da görüleceği gibi, o gün Senatör Bernardi’nin karşı çıktığı ve yasaklanmasını savunduğu Müslüman kadınların giydiği burkaya (peçe) bugün de Avustralya’da, İslam’ın yeri yok şeklinde attığı sloganları ile tanınan başka bir siyasetçi Pauline Hanson tarafından karşı çıkılıyor.
O zaman da Bernardi’ye en güzel cevabı yine kendi meslektaşları verdiği gibi, bugün de Pauline Hanson’a başta Başbakan Turnbull olmak üzere diğer parlamenterler verdi. Hanson’a bu yaptığının burka giyen kadınları ve İslam toplumundan herkesi incittiğini söyledi. Burka giyen kadınların, giysileri ile alay ettiğinden dolayı bunun bir rezalet olduğunu söyleyen Adalet Bakanı George Brandis, “Hayır Senatör Hanson hayır, burkayı yasaklamayacağız. Avustralya’da yaklaşık yarım milyon Müslüman yaşıyor. Onların büyük bölümü de yasalara saygılı ve gayet iyi insanlar. Onları alay konusu yapacak, yalnızlaştırıp uçlara itecek, dini kıyafetleriyle dalga geçecek değiliz. Sizi yaptığınız bu dehşet şeyi bir kez daha düşünmeye davet ediyorum” sözleriyle tepki gösterdi. Başbakan Malcolm Turnbull da, Avustralya’nın çok kültürlü toplum başarısının temelinde saygı olduğunu hatırlatarak, Müslüman toplumun, ülkedeki radikalleşme ve terörle mücadele konusunda büyük yardımları olduklarını ifade etti.
Bugün, Pauline Hanson’ın güvenlik tehdidi olarak görüp, giymek isteyenlerin başka ülkeye gitsinler dediği burka ile ilgili 1 Haziran 2010 tarihinde yayınlanan yazı:
‘Avustralya’da Peçe Yasaklanır mı?
Fransa Bakanlar Kurulu, Danıştay’ın olumsuz görüş bildirmesine ve Sosyalist Parti’nin de yumuşatılması isteğine rağmen ‘burka’ (peçe) yasağı ile ilgili yasa tasarısını geçtiğimiz hafta onayladı. Önümüzdeki ay Parlemetontaya gelecek yasa tasarısı kabul edilirse, Belçika’dan sonra ‘burka’ yasağını mecliste onaylayan ikinci ülke Fransa olacak. Tasarı yasalaştığı takdirde kamuya açık yerlerde bu giysileri giyenlere para cezası verilmesinin yanısıra cumhuriyet değerlerinin öğretilmesi için zorunlu kamu stajı gibi bir takım uygulamaları da öngörüyor. Fransa Cumhurbaşkanına göre peçenin, cumhuriyet değerlerine kadın haysiyeti ve onuruna aykırı olduğu savunuluyor. Herhangi bir zorlama ve şiddet olmadıkça buradaki genel ifade bu giysiyi sırf inancı ve saygı duyduğu değerler için giyen bir kadını rencide edebilir. Çünkü bir insanın kendi haysiyetini ve onurunu kendisinden fazla en çok kim düşünebilir ki!
Herhalde peçe konusunda Avrupa ülkelerinde alınan bu kararlar, en çok bundan bir kaç hafta önce Avustralya’da da bu yasağın getirilmesini isteyen Güney Avustralya Parlamentosu Senatörlerinden Liberal Parti Milletvekili Cory Bernardi’yi sevindirmiştir. Sydney’de bir işyerinin peçeli birisi tarafından soyulması üzerine harekete geçen Sanatör, bu tür durumlara karşı güvenlik gerekçesiyle peçenin yasaklanması gerektiği fikrini ortaya attı. Senatörden o zaman savunduğu söylemlerinden sonra herhangi bir ses çıkmadı. Belki de gerek kendi partisi, gerekse de İşçi Partisi’nin bu konuda fikirlerini benimseyen bir tutum takınmaması, onun bu fikrinde yalnız kalmasına sebep oldu. Konu ile ilgili o hafta yayınlanan haberlerde Başbakan Kevin Rudd’ın, Muhalefet Lideri Tony Abbott’ın ve Victoria Eyalet Başkanı John Brumby’nin peçe yasağı konusunda Senatör Bernardi’ye katılmadıklarını yazmıştık. Bunlara ilaveten mesela en son bu konuda yorum yazan Cory Bernardi’nin kendi partisinden Goulburn Milletvekili Gölge Kadın Bakanı ve NSW Toplum Hizmetleri Sözcüsü Pru Goward, Avustralya ulusal değerlerine ve çok kültürlülüğüne yakışmayacağı için peçenin yasaklanamayacağını ifade etti. Bayan Goward yazısını ‘Eğer arka bahçemize terörizmi davet etmek istiyorsak Burka’yı yasaklayalım’ diyerek bitiriyor. Bu yazıya beşyüzden fazla okuyucu yorum yazmış. İçlerinden en ilginç olanı da ‘Burka’yı ilk giyen Avustralyalı Ned Kelly değil mi? Şeklinde yazılanıydı.
Başbakan Yardımcısı Julia Gillard ise soygunların en çok yüze geçirilen kar maskesi ile gerçekleştirildiğini bunu bile yasaklayan bir kanun olmadığını söyledi. Daha önceki haberlerde kullandığımız yazılara destek mahiyetinde olan bu son yazılar gösteriyor ki, siyasiler peçeden rahatsız değiller. Yapılan anketlerin sonuçları ise halkın siyasiler kadar hoşgörülü düşünmediğini gösteriyor. Herald Sun ve The Age gazetesinin yaptıkları iki ankette de sonuçlar daha çok yasaklanması yönünde. Yorumlarda ise tamamen yasaklanmasının özgürlüğü kısıtlayıcı ve saçma olduğu kanaatinde olan okuyucular peçe takan bayanların alışveriş yaparken ve bankalarda yüzlerini açmalarını tavsiye ediyorlar. Genel kanaat ise Avustralya’da peçenin yasaklanmayacağı yönünde. Bu kanaate varan insanlar haksız da değiller. Çünkü bu ülkede yaşayan insanlar Avustralya’nın diğer dünya ülkelerinden farklı olduğunu, özgür fikirlerin geçerli ve insan yaşantısını kısıtlayıcı yasakların uygulanma zemini bulamadığını bilmektedir. Birçok farklı kültürün uyum içerisinde yaşadığı Avustralya hakkında aslında daha çok vurgular yapılabilir. Senator Cory Bernardi gibi arada bir çıkan cılız sesler ise her ne kadar bu ülkenin bir parçası olmuş Müslüman toplumu, üzse de, genel manada vicdanlarda makes bulamıyor.
Yalnız Müslüman topluma da burada düşen büyük görevler var. Birileri peçeyi kendi çıkar ve gayelerine aracı yapıp kötü niyetlerle kullanmak istiyor. Tabii bunun önüne geçmek toplum içerisinde şahsi emellerini gerçekleştirmek için her türlü kötülüğü göze almış insanlar var oldukça mümkün değil. Bana göre esas mesele, peçe ile ilgili değil. İslam’ın ve Müslümanların kendisini çok iyi anlatıp tanıtamaması asıl önemli olan. O zaman da; tüm Müslümanlar olarak hepimiz önce yaşayarak, daha sonra da anlatarak İslam’ı en güzel şekilde temsil edip, sevdirme konusunda üzerimize düşeni ne kadar yapıyoruz? Sorusunu sormalıyız kendimize. z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au