Erhan Başyurt | Yorum |tr724.com
Siyaset menfaatçi ve ilkesiz…
Pragmatist ve makyavelist…
Onun için sonuca götüren her yol mubah…
Duruma göre değişen duruş serbest…
Hal böyle olunca, ‘bel altı vuruşlar’ siyasetçilerin rakiplerini yıpratmak için en çok başvurduğu yöntem haline geliyor.
***
Etnik kimlik, mezhep ve siyasi kimlik temel saldırı malzemesi.
Toplum hele hele kutuplaşmış ve hoşgörüsüz hale gelmişse, ‘ötekileştirme’ etkin bir yıpratma aracına dönüşüyor.
‘O Alevi… O Kürt… O Ermeni… O Dersimli… O Gürcü… O FETÖ’cü… O İŞİD’çi… O PKK’lı…’
***
Bir de ahlak perdesinin arkasına saklanan ‘ahlaksız siyaset’ var.
Menderes’e yönelik kara propaganda da kullanılan ‘don davası’ gibi…
Bugün de ‘kaset’ veya ‘atlet’ söyleminde karşımıza çıkıyor.
‘Onun da kasedi var… Özel değil bu genel hayat… Kaset komplocusunu izledim… Kasedi olduğu için köle gibi biat ediyor… Kasetle geldi kasetle gider…’
‘Atletle resim çektirmek Türk ailesine hakaret… Atatürk’ün atletli resmi var mı?… Atatürk’ün atletli resmi var, şortlusu da var… Onun bari atleti var, umre fotoğrafında senin ihramın açık meme uçların bile görünüyor… Camide namaz kılarken fotoğrafçını da götürüp, din istismarı yapıyorsun…’
***
Siyasette çıta her geçen gün düşüyor.
Popülist söylemler umumi tuvalet fiyatlarına kadar düştü.
‘Liradan 6 sıfır atınca tuvalet ücreti 1 milyondan 1 liraya düştü. Nereden nereye?’
İyi de fiyat aynı? Bu örneğin nasıl bir karşılığı var?
Sadece ‘sıfır illüzyonu’ var.
Sanki fiyat 1 milyon iken 1 liraya düşmüş gibi…
Oysa 6 sıfır atıldığında, 1 dolar 1,3 lirayken bugün 3,5 lira…
Milli paramız buz gibi erimiş.
1 ABD Doları 6 sıfırla ifade edilirse bugün 3 buçuk milyon lira…
***
Uzun süredir sürüp giden beyhude ve yorucu bu tartışmalar, insanlara gına getirmiş durumda.
Siyasette aslında topyekûn bir ‘metal yorgunluğu’ var…
Parti programları, kalkınma modelleri yarışmıyor.
Projeler tartışılmıyor.
Dış politikalar, iç politik stratejiler masaya yatırılmıyor.
İktidar, kimseyle görüşmüyor, kamuyla paylaşmıyor. İstediği gibi yasa çıkarıp, istediği gibi at oynatıyor.
Muhalefet de, eleştiriyor ama alternatifleri ve kendi modellerini ortaya koymuyor.
***
Bu girdaptan çıkmak kolay değil.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açık oturum meydan okuması bu nedenle önemli.
Siyasi parti liderleri, halka açık oturumlar da bir araya gelirlerse, seçmene projelerini sunmak zorunda kalırlar.
Boş söylem ve polemikler yerini icraat ve parti politikası tartışmalarına bırakır.
Seçmen de bir karşılaştırma yapma ve oyunu hiç değilse verilen vaatlere göre belirleme imkânı elde eder.
Nitekim demokratik ülkelerde kararsız seçmenin oyunu belirlemekte, bu tarz liderler açık oturumu ana etken.
***
Son günlerin çok tartışılan Meral Akşener’in parti girişimin başarısı da böyle bir farklılık oluşturup oluşturmayacağına bağlı.
Farklı yelpazeden saygın siyasi isimleri bünyesine katabilecek mi?
Ekonomi kurmayları halka ve ekonomi çevresine güven verecek mi?
Yeni politik açılımlar ve projeler sunabilecek mi?
Dip dalga, tabanın heyecanı, ancak bu 4 alanda başarı ortaya konursa, iktidar alternatifi olmalarına imkân sağlar…
***
Türkiye’de siyasetin ‘don, kaset, atlet, tuvalet’ girdabında çıkması kolay değil.
Seçmen bilinci de maalesef siyasetçinin çabası da yetersiz…