Adalet Nöbeti’ne katılan İhsan Eliaçık, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç, HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp İstanbul’daki ablukayı Artı Gerçek’e değerlendirdi.HDP, Diyarbakır’daki bir haftalık eylemin ardından ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni bugün İstanbul’a taşıdı. Ancak polisin yoğun önlemleri ilk güne damgasını vurdu. Alanın çevresini çift bariyerle çeviren polis, halkı vekillere yaklaştırmadı. HDP’yi ilk gününde siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve aydınlar da yanlız bırakmadı. Onlardan biri de ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık’tı.
Güvenlik önlemlerini ve halkla vekillerin arasına örülen bariyerleri Eliaçık’a soruyoruz. “HDP’ye siyaset yaptırmak istemiyorlar” diyen Eliaçık, şöyle konuşuyor: Bu uygulamaları yanlış buluyoruz, burada bir haksızlık adaletsizlik var. Apaçık ortada ki bugün Diyarbakır’da Gültan Kışanak’a yapılan yıllar önce Tayyip Erdoğan’a yapılanlarla aynıdır. Bir partiye siyaset yaptırılmak istenmiyor, tüm belediye başkanları işinden alınıyor, kayyumlar atanıyor, eş genel başkanları içeri atılıyor. Yaptıkları vicdan ve adalet nöbetinde parklar ablukaya alınıyor, içeri alınmıyorlar, bu açıkça haksızlık ve adaletsizliktir. Bunları hatırlatmak için buradayız. Adalet çığlığı neredeyse biz oradayız, bugün de adalet için buradayız. Tüm HDP’lilerin serbest bırakılmasını istiyoruz. Halkların Demokratik Partisi’ne demokratik siyaset yapılmasını, engel olunmamasını ve önünün açılmasını istiyoruz.
“BU KURU AĞACIN DİBİNDE OTURUR O AĞACI DA YEŞERTİRİZ UMUDUMUZ CESARETİMİZLE”
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç ise ablukayı korkunun ve çaresizliğin ifadesi olarak değerlendiriyor: Biz burada ne yapıyoruz, vicdan ve adalet nöbeti, diyen Oluç, grup toplantısı mecliste de halka açıktır, biz burada en temel hakkımızı kullanıyoruz. Bize burada grup toplantımızı yaptırmıyorlar. Aslında komik bir durum, biz gülüp geçeceğiz. Diyarbakır’da da aynı şeyi yaptılar, mesajlarımızı orada da verdik. Bütün dünyanın bizi konuşmasına sebep oldular, engelleyerek. Nasıl zulme ve baskıya direndiğimizi konuştu dünya.”
“İnsanları buraya bırakmayınca bir şey çözülmüyor” diyen Oluç, “Bugün Yoğurtçudayız, kimse içeriye bırakılmıyor, basın mensupları yoğun tartışmalarımız sonunda girebildi. Genel Merkez yöneticileri MYK ve PM üyeleri girebildi. Onun dışında kimseyi bırakmıyorlar. Herkes görüyor. Türkiye’de bir siyasi partinin nasıl engellendiğini herkes görüyor. Avrupası da, Amerikası da, Çin’i de Rusyası da, bunu görüyor. Bu zulmü yaşıyorsak göstermeye de devam edeceğiz” diye konuşuyor.
‘PARKTA TEK KURU AĞACI BİZE VERDİLER’
Parkta kendileri için polis bariyerleriyle çevrilerek ayrılan alanı eleştiren Oluç, sözlerini şöyle sürdürüyor: Şimdi bakın koca parkta tek kuru ağacı bulmuşlar onun çevresini bize vermişler. Güneş tepemizde bizi pişirsin diye… halklar bu kadar büyük zulüm çekerken, eş genel başkanlarımız içerideyken parti yöneticilerimiz cezaevinde rehin tutulurken, herkes bu iktidardan mağdur olmuşken biz güneşte oturmaktan mı yılacağız? Biz bu kuru ağacın dibinde oturur o ağacı da yeşertiriz umudumuz cesaretimizle. Moralimiz bu bariyerlere rağmen çok iyi biz halkımızla buluşuruz bunu bariyerlerle engelleyemezler.
“BARİYELERLE KORUNAN BİR İKTİDARLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, Diyarbakır’daki nöbetin ardından İstanbul’da nöbete devam edecek. Yiğitalp’e göre parkı polis bariyerleriyle çevirerek iktidar kendini korumaya almaya çalışıyor. Yiğitalp, bu korumayı, düşünceden ve demokrasiden korunmak olarak yorumluyor ve meşru zeminde siyaset yapmamızı engelleyemeyecekler, diyor.“Dört bir tarafı ablukaya alan iktidar bizi değil kendi ablukasını yansıtıyor. Kendi gücüne inanan bir iktidarın yapacağı iş değil bu. Burası kamusal bir alan, barışçıl demokratik bir eylem gerçekleştiriyoruz. Bunlardan korkuyorlarsa demokrasisin de de ciddi bir problem var demektir.”
Demokratik zemin tamamen ortadan kalktığını savunan Yiğitalp, “Demokratik bir ortamda insanlar sorgular tartışır, bundan korkuyorlar ve kendi sıkışmışlıklarını bizi ablukaya alarak gösteriyorlar.“
Yiğitalp, seçmen ve seçen arasında bir ilişkiye dikkat çekerek, “Bu bariyerler seçmenle ilişkimizi kesmeyi amaçlasa da bize oy veren insanların temel sorunları değişmedi. Ekonomik abluka, sosyal kuşatılmışlık hissi, sosyal güvencesizlik, hukuksuzluk azalmadı aksine arttı. Bu nedenle bariyerler bizim adalet ve özgürlük taleplerimizi ve haklılığımızı kanıtlıyor sadece, ayırmıyor birleştiriyor bizi daha çok.”
Parka insaların girişi engellendiği gibi malzeme girişi de engelleniyor. 100 sandalyeyi parka getiren partililerin sadece 30 sandalyesi içeri alınmış. Gece nöbeti için çadır, ya da çay için semavere bile izin verilmiyor. Nöbete gece diğer partililer gibi çadır olmaksızın sadece battaniyelerle devam edecek olan Yiğitalp, “Bizim tutsaklığımız yok özgür düşünebiliyoruz. O nedenle bariyerlerle düşüncemizi engelleyemezler. Meşru zeminde siyasetimizi yapıyoruz. Bu abluka kendilerini bu düşüncenin gücünden korumak için çevriliyor. Trajik olan bu” şeklinde konuştu.
YOĞURTCU PARKINDA SES ÇIKARMA EYLEMİ
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Yoğurtçu Parkı’nda başlattığı Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde “Vicdan’ın Sesi” eylemi gerçekleştirildi. Nöbettekiler, ellerindeki çatallar ile polis bariyerlerine vurarak alkış ve zılgıtlar eşliğinde ses çıkarırken, İstanbul’un birçok ilçesinde ise yurttaşlar, ışık açma-kapatma eylemi ile nöbete destek oldu.
HDP Parti Meclis (PM) üyesi İlknur Birol’un sık sık, “Sur için, Gever için, Kürdistan için, Soma için, iş cinayetlerindeki işçiler için, Nuriye ve Semih için” diye sloganları atarak ses çıkarma eylemi yapması dikkat çekti. artıgerçek.com