ENES CANSEVER-HAFTANIN YORUMU
IŞİD belası, baş ağrısı olmaya devam ediyor. AKP’nin iç ve dış siyasetteki
çapsızlığı ve kör politikası sonucu bu terör belası, Türkiye’nin başını
ağrıtmaya devam ediyor. Ülkemiz ‘terörle kol kola’ bir görüntüyle imaj
erozyonuna uğruyor, iktidar sayesinde. Suçlamalar yersiz değil elbette. IŞİD’in,
Gaziantep’te karargâh kurduğunu dünya biliyor.
Dahası;
19 Ocak 2014’te Adana’da durdurulan MİT TIR’ları ile ortaya
çıkan vahim tablo… Tablonun anlattığı: Aslında bu tırlardaki malzemenin de bu
örgüte gittiği…‘Türkmenlere giden ‘İnsani Yardım’ın bir hikâye olduğu, bu
zat-ı muhteremler tarafından itiraf edildi zaten.
Masumların canı yanmasın, Müslüman Müslümanın katili olmasın diye iyi niyetle
durdurulmuştu tırlar. Katliamların durması için gayret sarf edenler de
neredeyse, A-dan Z-ye demir parmaklıklar ardında. Bu kara mizah örneği hadiseyi mağduriyet diye kabul eden geniş kitleler de,
maalesef linç yarışında… Ana muhalefeti de, yavrusu da aynı orkestra şefinin güdümünde
ve masal hipnozunda…Bu kirli işler dallanıp budaklanınca, ülke geniş
coğrafyalarda kirliliklerle saplanıp kalıyor.
Cuma günü Avustralya Emniyet Genel Müdürü Yardımcısı Michael
Phelan’in, Sydney-İstanbul hattındaki IŞİD bağlantısını kamuoyuyla paylaşması, bir kez daha dikkatleri, Adana’daki MİT tırlarına
ve adaletsizce hayatı karartılan cezaevlerindeki güvenlik ve yargı mensuplarına
çevirdi. Polis, Sydney’in çeşitli semtlerine eş zamanlı olarak, düzenlediği operasyonda
yakalanan Lübnan asıllı kardeşlerin, Türkiye’deki IŞİD örgütünün lideri tarafından
gönderdiği patlayıcılarla birlikte yakalandığını açıkladı. Havaalanındaki bir
şüphe üzerine, patlayıcılar hazırlama aşamasındayken ele geçirildi. Cuma gününden beri Avustralya’nın
yazılı, görsel ve sosyal medyasının ilk haberi, IŞİD ile Türkiye arasındaki
bağlantıyı konuşuyor. İstanbul ve Sydney hattındaki kirli bağlantılar
irdeleniyor. İrdelenmeyecek gibi değil…
Bu korkunç planın ortaya çıkması ile ilgili konuşan Polis Müdürü; “Avustralya
toprakları üzerinde bugüne kadar yapılması düşünülen en karmaşık saldırı
girişimi” olarak nitelendirdi. Bu kanlı girişimle, kim bilir kaç masum insanın
kanına girilecekti.
Refah düzeyi yüksek ülkelerden örgüte
katılım:
National Bureau Of Economic Reserch (NBER) çalışması olarak, Efraim Benmelech
ve Estaban F.Clor’un yaptığı önemli araştırma yayınlandı. Araştırmaya göre;
Aralık 2015’ten itibaren, 85 ülkeden yaklaşık 30.000 savaşçı, IŞİD terör
örgütüne katılmış. İşin vahim tarafı IŞİD, en yoğun savaşçıyı Avustralya gibi
refah düzeyi yüksek ülkelerden topluyor.
Yabancı savaşçıların IŞİD’e katılımını ne tanımlıyor? (What explains the flow
of foreign figters to ISIS?) başlıklı araştırmaya göre; ekonomik, politik ve
sosyal koşullar dikkate alındığında IŞİD’e katılan yabancı ve gönüllü savaşçıların, yüksek refah düzeyi ve
gelir dağılımının iyi olduğu, sosyal ve politik durumu hayli gelişmiş ülkelerin pazarından gönüllü taraftar bulabiliyor.
Mesela; IŞİD’e katılanların en
yüksek olduğu ülke, Finlandiya olarak gösteriliyor. Katılım yoğunluğu
sıralamasında Finlandiya’nın ardından İrlanda, Belçika, İsveç ve Avusturya
ülkeleri ilk beşte yer alıyor. Örgüte, üyelerinin büyük çoğunluğu Arap
dünyasından gelmekle birlikte, Avrupa Birliği’ndeki çoğu üye ülkenin yanı sıra,
Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda olmak üzere Batılı ülkelerden çok sayıda kişi bulunmaktadır. Rusya’dan binlerce savaşçı ve yüzlercesi ise;
Endonezya’dan katılıyor.
IŞİD’e katılanların yaş aralığı?
Avustralya İstihbarat Kurumu (ASIO) Başkanı Duncan Lewis; 2013 yılında,
radikallerin yüzde 45’inin, 25 ila 34 yaşlar aralığında olduğunu, 2 yıl sonra
yapılan bir başka araştırmada ise; IŞİD gibi örgütlere katılanların yüzde
40’ının 15 ila 24 yaş aralığına indiğine dikkat çekmişti. Kendi saflarına
katamadığı bu gençleri ise; yaşadıkları ülkelerde radikalleştirdiğine dikkat
çekmişti İstihbarat Başkanı. ‘En tehlikeli Avustralyalı terörist’ olarak ifade
edilen ve IŞİD saflarında savaşırken Suriye’de öldüğü açıklanan Avustralyalı Neil Prakash
hala Türkiye’de. 24 Ekim de, Suriye’den yasa dışı yollarla Türkiye’ye girmeye
çalışırken, Kilis’in Elbeyli İlçesi’nde yakalanıp, Gaziantep H Tipi Cezaevi’ne
konulmuştu. Prakash, Kilis Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamasında; IŞİD’e
katıldığını kabul etti ve Pişman olup örgütten kaçarak Türkiye’ye sığındığını söyleyerek; “Örgüte
katıldığım için çok pişmanım. Ama Avustralya’ya iade edilmek istemiyorum.
Müslüman bir ülkeye iade edilmek istiyorum” demişti savunmasında. Avustralyalı Bakan ise Prakash’ı şöyle tariflemişti; “Örgüte insan kazanmak
için aktif olarak çalışıyor. Avustralya’da eylem olması için çalışıyordu. Orta
Doğu’da bulunup, başta Merlbourne ve Sydney’deki terör ağları olmak üzere
Avustralya ile bağlantıyı sağlayan en önemli kişiydi. Yalnız kurt ve daha
örgütlü karmaşık saldırıları teşvik ediyordu”
Bitmedi daha…
Türk turizmi ve Avustralya tarihi açısından önemli bir program olan ve her yıl
adeta iple çekilen Anzak törenleri ilk defa bu yıl, IŞİD terör örgütünün
saldırı ihtimali nedeniyle endişelerin gölgesinde yapıldı. Dışişleri Bakanı
Julie Bishop, 25 Nisan’da Gelibolu’da gerçekleştirilecek Anzak törenlerine günler kala saldırı yapılabileceğini söyledi. Bu törenleri her yıl
teşvik eden hatta bizzat sahiplik yapan ve organize eden Avustralya ve Yeni
Zelanda Hükümetleri bu yıl, Ankara ve İstanbul’a seyahat edecek vatandaşlarına “terör
tehdidi” acil koduyla vatandaşların bu kararlarını yeniden gözden geçirmeleri
tavsiyesinde bulunduklarını da hatırlatmış olalım.
Peki…
Tüm bunlara tuz biber olarak, Avustralya’da Anzak Günü’ünde,Melbourne’de
polislere saldırı düzenleme girişimi dâhil, bir dizi plan halindeki eylemin
azmettiricisi olarak da ifade edilen Yalnız Kurt Prakash’ın hala Avustralya’ya
teslim edilmemesi koca bir soru işareti ve bize bir şeyler anlatmaya yeterli
durum değil mi?
Avustralya hükümetinin de Nisan ayından bu yana İmmigration işlemlerini
dondurduğunu, vize ve vatandaşlık konusunda parlamentoya yeni yasa ve
kanun tekliflerin de bulunduğunu da ututmadan geçmeyelim. ‘İnsani yardım’ komedisinin
dallanıp budaklanıp, geldiği vahim nokta bu ne yazık ki..
Bu
tablodan rahatsızlık duymayan, üzülmeyenveya üzerinde
tepinen olsa olsa vatan-millet düşmanı IŞİD’nin
ta kendisi olur. Yerlerde sürünen itibarı görmemek için, kör olmak lazım. Olup bitenler tam bir
sürünme hali, çizgi dışına çıktıkça yalnızlaşan bir ülke. Değerli yalnızlık
yani?! e.cansever@yepyeni.zamanaustralia.com.au