Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi, ağır hasta mahpusların tutulduğu aslında bir rehabilitasyon merkezi. Kurumun internet sitesinde, fiziksel ve ruhsal engelli hükümlü ve tutukluların barındırıldığı, 24 saat sağlık hizmeti sağlandığı ve öz bakımlarını yapamayan hükümlü ve tutuklulara yaşantılarını sağlıklı, temiz bir ortamda sürdürebilmeleri için, beslenme ve temizlik ihtiyaçları konusunda yardımcı personelin destek verdiği anlatılıyor.
Ancak mahpusların başvuruları ise cezaevi idaresini yalanlıyor. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) 12 Mayıs’ta cezaevinde incelemelerde bulundu. İki eli olmayan ve tek başına tutulan hasta hükümlü Ergin Aktaş’ın, AİHM’ye yaptığı başvuru henüz sonuçlanmadı. Menemen’deki keyfi uygulamaları anlatan avukat Gülizar Tuncer, “Türkiye şu anda insan haklarını askıya almış durumda. Bunu da Avrupa’ya bildirdi. Bu, ‘adil yargılama ve işkence yasağı gibi konularda her türlü hak ihlalinde bulunabilirim’ anlamına geliyor” dedi.
Menemen’i en son temmuz ayında ziyarete gittiğini dile getiren Tuncer, Ergin Aktaş’ın durumunu şöyle anlattı: “7 ay boyunca hiçbir mahpus hastaneye sevk edilmemiş. Ergin’in durumu daha da ağırlaşıyor. Kollarındaki yumuşak dokularda sorun var. En son renkli ultrason çekmişler ve ‘Kolunu daha yukardan keseceğiz’ demişler. Sürekli ağrı, sızı içinde. Diyor ki; diş ağrısı için bile hastaneye gitmek mümkün değil. Aylardır dişi ağrıyor. ‘Bir kalem almak için bir ay boyunca gece gündüz uğraştım’ diyor. Yazı yazabilmek için kendine bir sistem kurmuş. Plastik bilekliğe mandal takıp, kalemle yazabiliyormuş. O bilekliği ve mandalı almışlar ve bir daha vermemişler. Giysilerini kendisi yıkamaya çalışıyor, tuvalet açık. Hücre lağım kokuyor. AİHM’de dosyası. CPT’den gelen heyetin ardından, görevliler gelip pis su ve paspaslarla, hücreye ağır kokular yayarak, temizlik adı altında tutanak tutup gitmişler…”
Siyasi mahpuslar Özal Korkmaz’ın üç, Ahmet Hani’nin yedi ve Yusuf Bulut’un sekiz aydır Menemen’de olduklarını kaydeden Tuncer, “Ahmet tutuklu. Özal ve Yusuf’un iki, üç yıl cezaları kalmış. Üç mahpus ortak havalandırmaya çıkabiliyor. Ergin’in böyle bir hakkı yok. Yusuf’un ağır psikolojik sorunları var. Ahmet ve Özal felçli. Tekerlekli sandalyedeler. Yaklaşık iki ay önce, üçü havalandırmadayken ve süre dolmamışken gardiyanlar ‘Sizi içeri alacağız’ diyor. Onlar da gitmemek için pasif direniş yapıyor. Sonrasında, yerlerde sürüklenerek içeri alınıyorlar. Revir doktorunun verdiği darp raporunu alıp suç duyurusunda bulunmuşlar ancak bir sonuç çıkmamış. Adli kadınların da ağır şartlar altında olduklarını söylüyorlar” diye konuştu.
Hasta bezi bile günler sonra
Ahmet Hani’nin kimsesi olmadığı için hiç ziyaretçisinin de olmadığını belirten Tuncer, “Ahmet bez bağlıyormuş. Günlerce idareye bez lazım, bez lazım diye söylüyor. En sonunda getiriyorlar ama az.. Ahmet’in sürekli yatmaktan vücudunda yaralar oluşmuş. Hücre o kadar küçük ki tekerlekli sandalyeyle hareket etme imkanı yok. Tuvalete nasıl gidecek bu insanlar? En azından yanlarında bir insan daha olmalı onlara bakabilecek… Ahmet, tekerlekli sandalyeye geçerken bazen yere düşüyormuş. Kış boyunca soğuk suyla banyo yapmışlar. Yazla birlikte sıcak su gelmiş. Burada şartlar her zaman ağırdı ama OHAL’le korkunç boyuta ulaştı” dedi.