Kapatılan Zaman Gazetesi’nin darbe girişimi suçlamasıyla tutuklu yazarları Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Mümtazer Türköne, Mustafa Ünal da dahil 30 gazeteci yaklaşık 14 aylık tutukluluğun ardından hakim karşısına çıktı.Zaman Gazetesi eski Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal savunmasını yaptı.
Ünal’ın savunmasının ana başlıkları şöyle: Biz terörist değiliz, düşünen ve düşündüğünü ifade eden gazeteci ve yazarlarız.
Biz yazı yazarak hayatını idame ettiren fikir işçileriyiz.
Akıl ve vicdan sahibi AK Partililere soruyorum: “Biz terörist miyiz?”
Sanık sandalyesinde oturanlara bakınız. Bu fotoğraf dünya döndükçe unutulmayacak.
420 gündür bugünü bekliyorum.Dile kolay 420 gün.Bu başkası için sıradan bir rakam olabilir.Mahpushane de gün uzar yıl olur.
Avukatımla sadece 20 dk görüşebildim. Görevli ve kamera eşliğinde. Savnuma odası hakkımı kullanamadım. Savunmamı avukata veremedim.
İsmimi tutuklanacaklar listesinde görünce polisin gelmesini bekledim.12 saat.Bir terörist evde polisin gelmesini bekler mi?
Polisler sıkıca ters kelepçe taktı. Namaz kılma isteğim reddedildi. Poliste neyle suçlandığımı öğrenebilmeyi umuyordum.
Polis anket gibi sorular sordu.Herhalde savcı soracak dedim.Doğrudan Sulh Ceza Hakimine çıkarıldık.
Hakim mahçup bir ifadeyle ‘hepinizi tutukluyoruz’ dedi. Cübbesini bırakıp gitti. Suçumu öğrenemeden Silivride buldum kendimi.
Her şey normalleştiğinde Sulh Ceza Hakimliği AKP’nin Engizisyonu olarak hatırlanacak.
Sosyal bir kişilik olarak dünyaya sığmazken küçücük bir koğuşa tıkıldım. Sağlık sorunlarım vardı, içeride ağırlaştı.
Tutuklandığım o akşamı ömür boyu unutmayacağım. Neyle suçlandığımı öğrenmek istedim dosya gizli dediler.
Sonradan ortayı ktı ki sessizlik gizlilikten değil söylecek şeyleri olmadığındanmış. Çaresiz iddianameyi beklemeye başladım.
Ben suçsuzluğumu kime nasıl anlatayım? Adalet çığlığını duyacak bir kulak yok. Ak Parti mi ? O sağır ve dilsiz.
Beklediğim iddianame tam 300 gün sonra çıktı. Haberlerini iktidar medyasında gördüm, suçumu öğrenemeden müebbetlik olduğumu.
Soruyorum bu normal mi? Sanığa ve avukata gizli ama bir takım medyaya ayan.. Bunu da tarihe havale ediyorum.
3 müebbetlik iddia,kuşku ve delilleri bir an önce görmek için iddianameyi okumaya başladım.Yok, yok, yok. Ne iddia ne kuşku.
İddianameden çok marjinal dergilerde yayınlanacak bir siyasi makale gibi. Ama talep ağır: 3 müebbet. Şaka mı bu?
Yargı şaka yapmaz. Müebbetin şakası mı olur. İddianamede 9 yerde ismim geçiyor. 8 yazı başlığı var. Ama suçlama yok!
Hepsine cevap vereceğim. Burada yargılanan gazetecilik. Ben yazı yazdığım için huzurunuzdayım. Oysa gazetecilik suç deği.
Bu iddianame her yönüyle hukuk ve medya tarihine geçecek. Yargılanmaktan korkmuyorum. Bu toprakların kaderi!
Dostoyesvki “100 tavşandan bir at oluşturamayacağınız gibi 100 kuşkudan hiç bir zaman bir kanıt oluşturamazsınız” der.
İddianamede bırakın 100 şüpheyi 1 kuşku kırıntısı yok. Hukuk ve adalet benden yana. Anayasa arkamda. O yüzden rahatım.
Suçumu bilsem doğrudan savunmaya geçeceğim fakat iddia makamı bunu yapmıyor. Suçlamalar afaki değil somut olmalıydı.
Basın kanunu hala yürürlükte. Eğer yazıda suç unsuru varsa dava açması 4 aydır. Hak düşürücü süre geçmiştir. Bu dava bitmeli.
TCK 309-311 VE 312 açık. ‘cebir ve şiddet kullanarak’ diye başlıyor. Akıl sahibi her insan anlayabilir. Cebir ve şiddet?
Savcı 3 müebbet isterken cebir ve şiddetin somut ve maddi kanıtını göstermek zorunda değil mi: Nerede hangi yazıda?
20 yıldır Ankara gazetecisiyim. Binlerce yazı yazdım. Hiç biri dava konusu olmadı. Hakaret suçlaması bile yok. Sabıkam da yok.
Ben terörist değilim. Ben darbeci değilim. Etimle kemiğimle gazeteciyim. Bütün Ankara bunun tanığıdır. Tüm Türkiye tanığıdır.
Ak Parti’ye sempatiyle baktım ama ben ne Zaman-Perest ne de Ak-Perestim. Ben Hak-Perestim. Doğruya doğru yanlışa yanlış derim.
İddianamede yer alan yazılarım politik eleştiri. Bu da gazetecinin doğal görevi. Ak parti eleştiriden muaf mı? Hayır.
Yazılarımda ’17 Aralık iddiaları açıklığa kavuşsun’ demişim. Bunu nesi suç?
CHP liderinin basın toplantısını yazdığım için suçlanıyorum. Ana muhalefet partisi liderinin sözlerini aktarmak suç mu?
Savcı yazılarımı sıraladıktan sonra “görünürde suç unsuruna rastlanmayan yazılar” diyor. ‘Görünmez suç’ diye bir şey var mı?
İtiraf ediyorum. İddianamede en keyif aldığım cümle bu. Türk yargısı adına üzücü benim için muhteşem bir cümle.
Yargıtay içtihatlarına göre bir kişinin terör örgütü üyesi olması için maddi unsurların ortaya konması gerekir. Nerede?
Bu iddianame Anayasa ile teminat altına alınan düşünce ve fikir özgürlüğüne, basın ve ifade özgürlüğüne saldırıdır.Bir kaç yıl önce kendisine AKP’yi savunduğum biri bugün bakan koltuğunda. Ben hapisteyim. AKP kapatma davasını alkışlayan başköşede, tüm riskleri göze alıp sert tepki gösteren ben 420 gündür hapisteyim.Bu tablo karşısında tahliyemi istemeyi zul addediyorum. İddianame lisanı hal ile ‘tahliye’ diyor zaten.Adaletin de hukukun gereği bu. Ben merhamet değil adalet istiyorum. Adalete kötülük yapmayacağınıza inanıyorum.İstanbul’da hakimler var demek istiyorum. Bu dava Avrupa’ya kalmamalı, altında Türk hakimin imzası olmalı.