Bu üzüntü onu ölüme sürükledi.KHK ile ihraç edildikten intihar eden Sevgi hemşirenin eşi konuştu: En yakın arkadaşlarımız eşimi yolda görünce yolunu değiştirip görmezlikten gelmiş. ‘Biz ne yaptık ki bu kadar dışlandık’ diyordu. Bu üzüntü onu ölüme sürükledi…Üçüncü çocuğuna hamileyken eşiyle birlikte ihraç edildi mesleğinden. Yaşadıkları lojmandan atılmış, işsizliğe ve yalnızlığa terk edilmişti. Sevgi Balcı artık aramızda değil.
Sevgi Hemşire’yi Ekmek ve Gül‘den Hilal Tok‘a anlatıyor acısı taze eş Halil İbrahim Balcı:
“Sevgi Balcı Burdur’da bir hastanede hemşireydi, 2 çocuğu vardı ve bir çocuğuna da 8 aylık hamileydi ihraç edildiğini öğrendiğinde. Önce 4 Ağustos 2016 tarihinde açığa alındı. Aynı dönem eşi Halil İbrahim Balcı da açığa alındı. O da sağlık memuruydu. “Suçumuz yok, amirlerin inisiyatifi doğrultusunda açığa alındık” diyor İbrahim Balcı ve şöyle anlatıyor yaşadıkları süreci: “Eşim açığa alındıktan sonra işe iademizi bekliyorduk. Geri döneriz umudumuz vardı. İhracı duyunca şoke olduk. Eşim 29 Ekim’de ihraç edildi, 8 aylık hamileydi. Aralıkta doğum yaptı. Doğumdan 20 gün sonra da ben ihraç edildim. İhraç edilme gerekçesini bize söylemediler, ‘Suçunuz şu veya bu’ demediler. Sadece bir KHK yetti. Tebliğ etmediler, savunma almadılar.” İlk açığa alındıklarında hastaneden kaymakamlığa bir liste gittiğini anlatan Balcı, “Kaymakamlık bizi açığa almıştı. Bu kararın amirlerin inisiyatifi olduğunu düşünüyoruz. ‘Bir liste hazırlamış, onu kaymakamlığa sunmuşlar, ona istinaden açığa alındık sonra da ihraç…” Basından ihraç edilenlerle ilgili bilgilere baktığını ve o kriterlerin kendilerinde bulunmadığını da ekliyor Balcı ve şöyle devam ediyor: “Ne sendikamız, ne bankada paramız vardı, hiçbir kriter uymuyordu, gerekçe yok!”
‘LOJMANDAN ÇIKIN’ BASKISI
Çalışırken memurlara sağlanan lojmanlarda yaşadıklarını söyleyen Balcı ihraç haberinden sonra bir de apar topar yaşadıkları yerden çıkarıldıklarını anlatıyor. “İhraç edilince bir hafta içerisinde hem hastane hem Sağlık Müdürlüğü ‘Lojmandan çıkın’ diye baskı yaptı. KHK yayımlandığında biliyorduk 15 günde çıkmamız gerektiğini, ama onlar bekleyemedi. ‘Hemen çıkın’ dedi. Bu durumlar üzücü tabii ki, bizi de etkiledi. Ama sabrediyorduk. ‘Bir şekilde hallolur, bu da geçer’ diyorduk.”
İŞİNDEN DE OLDU, ARKADAŞLARINDAN DA
Sevgi Balcı’yı ihraçtan sonra en çok üzen noktalardan biri arkadaşlarının artık onu hiç aramaması, hatta görünce yollarını değiştirmeleri olmuş. “Açığa alınınca arkadaşlar aramaz oldu, ihraç edilince tamamen bağlantıyı kestiler. Eşim ‘Niye bizi aramıyorlar? Biz suç mu işledik’ diye üzülüyordu bu duruma. ‘Onlar da korkuyorlar, geçecek bu günler’ diyordum. Aynı yerde çalıştığımız en az 10 yıllık yakın arkadaşımız eşimi yolda görünce yolunu değiştirip görmezlikten gelmiş. Eşim çok üzülmüştü bu duruma. ‘Biz ne yaptık ki bu kadar dışlandık’ diyordu. Bu olaylardan sonra yavaş yavaş içine kapanmaya başladı, önceden sevgi dolu bir insandı.”Sevgi Balcı hamilelik ve lohusa gibi zaten ağır geçen bir döneminde işte bunları yaşamıştı. Hem işinden olmuş, hem yalnızlaşmış, hem de yoksulluğa itilmişti.
İHRAÇ, DEPRESYON, İNTİHAR
“Eşim ihraçtan sonra yaşadıklarından dolayı artık hayattan zevk almıyordu, ‘Mecbur olmasam çocuklara bile yemek yapmak istemiyorum. Hiçbir şey yapmak istemiyorum’ diyordu. Karamsarlık sarmıştı onu, şimdi daha iyi anlıyorum. Çok düşünmeye başlamıştı, alışveriş yaptığımızda severek aldığı şey için sonra ‘Keşke almasaydık, neden aldık ki’ diyordu. Taşınınca evin ihtiyaçları da oldu, ‘En ekonomik şekilde nasıl gideririz?’ diye düşünüyorduk bunu. ‘Hayal ettiklerim hiç olmadı’ diyordu. Temmuz ayında uykusuzluk başladı, çarpıntıları oluyordu, doktora gittik. Depresyon başlangıcı dediler, ilaç verdiler. Kontrollere çağırdı bir ay sonra gittik ilacın dozunu artırdı. O gün eve gelince yalnız kaldığında böyle bir şey yaptı.”
SAĞLIK MEMURLUĞUNDAN TEMİZLİK İŞÇİLİĞİNE…
İhraçtan sonra Isparta’ya taşınan Balcı ailesi burada yeni bir yaşam kurmaya çalıştı. İhraçtan sonra özel hastanelerde, sağlık kuruluşlarında iş bulamayan ve hep ‘Hükümetle karşı karşıya gelemeyiz’ diye cevaplarla karşılaşan Sağlık Memuru İbrahim Balcı iş bulamayınca bir temizlik şirketinde temizlikçilik yapmaya başlamış. “Zor da olsa işti. ‘En azından geçimimizi sağlarız’ dedik. Ben temizlik işinde çalışmaya başlayınca eşim de çocuklara bakmaya başladı. 5 ay kadar orada çalıştım. Ama eşim intihar edince yoğun bakıma alındı. Yanında olmam gerekiyordu. On gün onun başındaydım, işe gitmeyince özel sektör sonuçta ‘Tamam arkadaşım seninle çalışamayız’ diyor. İşte öyle yani…”
‘ISPARTA’DA YAŞAYAMAYACAĞIM’
Sevgi’nin intiharının ardından geride 3 çocuğu kaldı. ‘Şimdi ne yapacaksın?’ sorusuna çocukları düşünerek cevap veriyor Balcı: “Çocuklarım Isparta’daki eve alışmıştı, orada arkadaşları vardı. Cenazemizi Burdur’a kendi memleketimize getirdik. Geçen gün Isparta’ya evimize gittim, eve bile giresim gelmedi. Herhalde yaşayamayacağım ben orada…Artık mecburen Bucak’a taşınacağız. Annemlerin yanına sığınacağız. Çünkü 8 aylık bir bebeğimiz var, ona tek başıma bakamam, çocuklarımın anneye ihtiyacı var. Burada kardeşlerim, annem var. Onlar o eksikliği gidermeye çalışacaklar.”
‘HAKSIZLIK VE ADALETSİZLİK BİR GÜN MUTLAKA BİTECEK’
‘Peki ya adalet?’ sorusuna ‘Adalet gelecek’ diyor Balcı, umudunu hâlâ koruyor oluşu güç veriyor bir yandan. “Suçsuz olduğumuzu biliyoruz, adaletin bir gün tecelli edeceğine inanıyoruz. Ama ülkemizde bu biraz geç tecelli edecek gibi görünüyor. Yargı bağımsızlığından emin değiliz. Bakalım sabrediyoruz. Bu günler mutlaka geçecek. Bu yaşananlar insanlara yapılmış bir zulümdür. Zulüm ne kadar güçlü kuvvetli olursa olsun baki kalmaz. Haksızlık, adaletsizlik bir gün zaman gelecek ve bitecek.”