Artıgerçek.com’un Yazarı Ahmet Nesin, bugünkü yazısı. Tayyip Erdoğan’ın, Ukrayna’da basın toplantısı sırasında uyuya kalmasını eleştiren Yazar Nesin; yazınını başlığını ise “Atı aldın da uyan Erdoğan, Üsküdar’da sabah oldu” şeklinde yazdı.
İşte Nesin’in sözkonusu Yazası:
Atı aldın da uyan Erdoğan, Üsküdar’da sabah oldu
Kimse artık cumhurun, partinin, devletin, aklınıza ne geliyorsa herşeyin başı olan Recep Tayyip Erdoğan beyfendiye bişey diyemez, yaptıklarından dolayı eleştiremez. Şaka söylemiyorum, Erdoğan bugüne değin yaptıklarından dolayı hiçbişeyden sorumlu tutulamaz. Bu işin tartışılması bile bence abes kaçar, bunca rezil olduktan sonra, ne denir ki, ben önceki gece sıfırı tükettim artık.
Erdoğan çok konuda tarihe geçecek ama Gezi’de öldürülenler için “Çok mu merak ediyorsunuz, ateş emrini ben verdim” demesi bile önceki akşamın yanında sıfır kalır. Ne Davos’ta yaptığı kabadayılık, ne de Baro başkanına saldırması, hiçbiri bir devlet başkanıyla beraber çıkılan basın açıklamasında uyumasına benzemez.
Sen istersen bundan sonra vizeyi kaldıran Trump’a çat, istersen Barzani’yi tehdit et, ister Merkel’e “Al AB’ni başına çal” de, canın sıkıldı bütün HDP’li vekilleri içeri tık, yetmedi dışarıda CHP’li bırakma, iyi de seni artık kim ciddiye alacak ki, uyuyorsun sen ya, hani “Ayakta uyuyorsun” derler ya, aynen öylesin Erdoğan. Esasında tam nasılsın biliyor musun, “Ayakta uyuyorsun da otel parası vermiyorsun”.
Geçtiğimiz haftalardaki bir toplantıda daha uyudun ama o kısa sürdü, fotoyu koysaydık inandırıcı olmazdı, yasakladığın “Photoshop”a bağlardın işi ama bu seferkinin artık lami cimi yok, bir devlet başkanı konuşuyor, baktı adam olmuyor, elini masaya vurdu. Elini masaya vurunca herkes ümitlendi esasında “Haşmetlumuz uyandı” diye ama ne gezer, sen bir adama baktın kızgın kızgın “Ne uyandırıyorsun leyn” der gibi, bir etrafına baktın, başladın esnemeye, bir de gerineydin bari!..
Bırak dünya liderlerini, yakın dostlarını, bundan sonra başbakan olduğu söylenen Binali Yıldırım seni ne kadar ciddiye alacak, hangi bakanı ikna edeceksin dahiyane buluşlarınla. Hadi onlar dinledi, Ankara kocaman belediye başkanı Melih Gökçek’i nasıl alacaksın görevinden. Gökçek bu teklifin karşısında “Uyan, uyan, atı alan Üsküdar’ı geçti” derse, ona nasıl bir yanıt düşünüyorsun?
Şimdi yandaş medya ne diyecek, mesela Abdülkadir Selvi yada Mehmet Barlas bu konuda nasıl bir yorumda bulunacaklar acaba? “Saygıdeğer haşmetlumu çevresindeki metal yorgunluk çarptı, parti olarak çözüm arıyoruz, bunca olaya Allah çarpmadı da metal yorgunluk çarptı, kendisini Uyurgezer hoca efendiye götürdük, çaresini bulacaktır” derler mi acaba? Sanmıyorum, biz gazeteye haber olarak girdiğimizde, henüz hiçbir gazetede yoktu haber, yazıyı yazmaya başladığımda da sadece Birgün Gazetesi haber yapmıştı, bizim dışımızda. Belki bu yazıyı okuduğunuzda 1-2 gazete yada internet sitesi daha haber yapar, o kadar.
O kadar diyorum, çünkü 1978 yılında başladığım gazeteciliğin yerinde yeller esiyor, gazetecilik yapılmıyor artık. Arkadaşlarım benim bazı konularda çok katı olduğumu söylerler, haklılar, elimde yetki olsa bu olayı haber yapmayan gazeteleri kapatırdım. Belki bundan dolayı siz de beni katı göreceksiniz, hatta içinizden faşist ruhlu olduğumu düşünenler bile çıkacak ama ben demokrasiyi yansıtmayan her şeyin faşizme açık olduğunu düşünüyorum. Belki de o yüzden liberalleri hiç anlayamadım, hatta kimileyin kalp bile kırdım ister istemez ama bu da benim karakterim işte…
Hep derler ya “İnsan değişir” diye, evet değişir ama düşünceleri değişir, karakteri yada kişiliği değişmez. Hatta kimi düşünceleri kişiliğiyle bütünleşmişse, o düşünceler de değişmez. Belediye başkanıyken şeriat istediğini söyleyen Erdoğan o yüzden başbakan olunca demokratlaşamaz. Yıllarca bunu anlatmaya çalıştım, Kürt açılımında da anlattım, AB’ye girmek istermiş gibi göründüğünde de… Erdoğan bu konularda ilk söylediklerinin tersini yaparsa, kişiliğinden taviz verdiğini sanır ve bu olanaksıza yakındır.
İşte o yüzden son iki yazımı Ataol Behramoğlu’nun Meral Akşener’i beğenmesi ve desteklemesi üzerine yazıyorum. O Asenalık, o faili meçhuller onun artık karakterinin bir parçası olmuş, yapışmış her yanına. Zaten kendisi de özür dilemiyor ama Ataol ona zorla özür diletecek sanki. Yetmezmiş gibi bir de Cumhuriyet Gazetesi’nde Erdal Atabek çatmış bana isim vermeden. O bölümün başlığı da “Zorunlu açıklama” Kim zorladı acaba Erdal Atabek’i, Ergenekon mu, Ataol mu? Sol faşizme karşı çıkmak için başka faşist etrafında toplanmalıymış, bence siz de uyuyorsunuz ama hâlâ uyanık taklidi yapıyorsunuz. O zaman zamanında demokrat diye Erdoğan’ı destekleyenleri neden eleştirdik ki biz, ne farkı var bu savunulan saçmalıkla diğeri arasında…
Neyse, kim ne derse desin, artık bu ülkenin UYUYAN bir baş yöneticisi var, bence hemen istifası istenmeli ve rahatsızlığı neyse tedavi edilmeli. Kimse bu ülkenin halklarını bu kadar rezil edemez, kimsenin buna hakkı yoktur…