Yargısız infaz ve işkence iddialarını araştırmak üzere Muğla’nın Köyceğiz ilçesine giden HDP heyeti Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Muğla’da yaşanan yargısız infaz ve işkence iddialarını araştırmak üzere Muğla’nın Köyceğiz ilçesine giden HDP heyeti Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Heyette bulunan milletvekilleri Erol Dora ve Meral Danış Beştaş, şöyle konuştu: Partimizin görevlendirmesi üzerine 4 Ekim’de gerçekleşen olaylar ve 7 kişinin elbiselerinin soyularak işkenceye maruz kalmaları üzerine toplumda başlayan infial neticesinde araştırma yapmak ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Muğla’ya gittik.
MUĞLA’DA YAŞANANLAR AÇIKÇA İŞKENCEDİR
4 Ekim’de yere yatırılarak çırılçıplak soyulan kişiler kaydedilmiş ve oradan geçen vatandaşlara gösterilmek amacıyla da gözaltına alınan kişiler bekletilmiş, teşhir edilmişti.Bu olaylar ağır bir insan hakları ihlalidir. İnsanlar hangi suç şüphesi adı altında olursa olsun, kimlikleri ne olursa olsun bu, işkence yasağının ihlalidir. Gözaltına alınanlara uygulanan kaba dayak, çıplak hale getirme, ters kelepçe açıkça işkencedir. İşkence mağduru kişilerin görüntülerinin servisi de işkence kapsamındadır.
İŞKENCE SUÇTUR
Türkiye’de OHAL yaşanmaktadır. Ancak hem AİHM sözleşmesi hem de Anayasamızda işkenceye karşı düzenlemeler vardır. Anayasa’da “kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi bütünlüğüne dokunulamaz” denilmektedir. Ayrıca suçluluğu kanıtlanıncaya kadar herkesin masum olduğuna yani masumiyet karinesine hükmetmiştir anayasa. Ayrıca yine Anayasa “kimseye işkence yapılamaz, kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya tabi tutulamaz” demektedir. Ayrıca anayasamızda Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğu ifade edilmektedir. AİHM sözleşmesinde de kimseye işkence ve eziyet yapılamaz denilmektedir. AİHM sözleşmesinin ikinci maddesinde de olduğu gibi işkence ve kötü muameleyi yasaklayan madde devlete yükümlülük getirmektedir. İşkence ve kötü muamele yapmama, işkence ve kötü muameleye karşı koruma ve işkence ve kötü muameleyi soruşturma, önleme konusunda devlete yükümlülükler düşmektedir. TCK da işkence ve eziyeti yasaklamış ve açıkça yaptırıma bağlamıştır. Ayrıca 10 Aralık 1984 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre de işkencenin açıkça yasaklandığını görmekteyiz.
Bütün bu uluslararası sözleşmeleri ve Anayasayı ve TCK’yı göz önünde bulundurduğumuzda burada yapılan muamelenin Anayasaya, TCK’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu görmekteyiz. İnsanların bu şekilde teşhir edilmeleri de açıkça bir işkence olduğunu ortaya koymaktadır. Hem ülkemizin itibarını zedeleyen bir durumdur hem de hukuk devletine aykırılık söz konusudur.
OLAYI ARAŞTIRMAK İÇİN BÖLGEYE GİTTİK
Bu konu hakkında inceleme yapmak ve kamuoyunu bilgilendirmek siyasi parti olarak görevimizdir. Bu konu meclis genel kurulunda da gündeme gelmiştir. İçişleri Bakanlığı da ilgili kişiler hakkında soruşturma başlatmıştır. Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı da bütün grup başkanvekillerini davet ederek olayı kınadığını kabul edilemez olduğunu ifade etmiştir. AKP ve MHP grup başkanvekilleri de söz konusu fotoğraflardan rahatsızlık duyduklarını vurgulamışlardır. Hem muhalefet partileri hem iktidar partisi hem de toplumun en etkili yazarları bu konu üzerindeki düşüncelerini ifade etmiştir. Biz de olayın gerçek boyutlarını araştırmak üzere bölgeye gittik.
Meral Danış Beştaş: İşkencenin ne iç hukukta ne uluslararası hukukta korunması mümkün değildir. İşkencenin zaman aşımı yoktur ve insanlığa karşı suçtur.Muğla’ya genel merkezimiz görevlendirmesi üzerine gittik. İnsanların ters kelepçeli çıplak olarak gözaltına alınması üzerine ailelerle, valiyle, savcıyla görüşmek üzere gittik. İlk başta hem validen hem başsavcıdan randevu aldık ama daha sonra taleplerimiz iptal edildi. Başsavcı ve vali ile görüşme olanağımız olmadı. Bir ilin valisi ve başsavcısı Meclis’in 3. büyük partisinin milletvekillerinin randevu taleplerini reddederek kime bağlı olduklarını ortaya koymuşlardır.
OTOPSİ RAPORU GİZLENDİ
Biz de önce il binamıza gittik ve gerekli bilgileri aldık. Bu 7 kişinin işkence görmeleri dışında 5 kişinin ölü ele geçirildiği ve yargısız infaz olduğu yönünde kanaat olduğu için adli tıp kurumuna gittik ama yetkililer yerinde değildi. Ama aileler oradaydı. Ailelerle görüştük. Soruşturma savcısı oradaydı. Kendisinden bilgi almaya çalıştık. Aileler otopsiyi görmek istediklerini söylemişlerdi. Otopsi raporunu gizleyemeyeceklerini söyledik ama savcı tüm ısrarlarımıza rağmen gizlilik kararını gerekçe göstererek otopsi raporunu vermedi. Sadece bir tutanakla ailelere cenaze teslim edildi.
ÖLÜM NEDENLERİNİ BİLMİYORUZ
Biz bu olayların neden meydana geldiğini öğrenemedik, otopsi raporunu inceleyemedik, aileye ölüm nedenleri bildirilmedi. Aileler teşhis için girdiklerinde çatışma izi görülmediğini söyledi. Anne hiçbir kurşun izi görmediğini ifade etti. Biz şu anda da ölüm nedenini bilmiyoruz.Müteakiben Muğla Barosu’nu ziyaret ettik. Hukukun üstünlüğünü, işkenceye karşı tutum alması gerektiğini ifade ettik. Tabip Odası Başkan ve yönetimiyle de görüştük. Kendilerine işkence konusunda bir talep gelmediğini söylediler. Eğer gelirse istanbul protokolüne göre muayenelerini yapacaklarını söylediler.İlk olarak 4 Ekim’de işkenceler servis edildi. 5 Ekim’de 5 kişinin ölü ele geçirildiği öğrenildi. 4’ü kardeş, biri de amca çocukları. Çıplak aramaya maruz kalanlar da bu kişiler.Bu sabah valilik bir kısmının İran ve Afgan uyruklu olduğunu beyan etmiş. Daha önce de 5 kişi tutuklanmış ama biz ayrıntıları bilmiyoruz. Bizim için işkence dünyanın herhangi bir ülkesindeki vatandaşa da uğranırsa müsamaha gösterilemeyecek bir şeydir.
GÖRÜNTÜLERİ JANDARMA ÇEKMİŞ VE SERVİS ETMİŞ
Avukatlardan aldığımız bilgiye göre kişiler gözaltına alındıklarında üstleri soyuluyor, yüz üstü yatırılıyorlar, ağır darba maruz kalıyorlar. Orada görüntüleri servis edecek tek bir sivil insan olmadığını ifade etmişler. Jandarmanın işkencesine maruz kaldıklarını ve görüntülerin de jandarma tarafından çekildiğini avukatlarına anlatmışlar.
AİLELER DE DARP EDİLMİŞ
Bu görüntülerden sonra aileler emniyete müracaat etmişler ama emniyette hakarete uğrayıp tehdit edilmişler. Avukatlar işkenceye dair de bir talepte bulundular. Gözaltındakilerin işkence izlerinin tespiti amacıyla muayene istediler. Bu bir haktır ama savcılık bu talebi yerine getirmedi. Kuvvetle muhtemel gözaltındakiler hala işkence altında. İşkence yapılan bir mekanı bilerek bu konuda söz söylemek hiç kolay değil.
İŞKENCE YAPMAK SERBEST GÖRÜNTÜSÜNÜ YAYMAK YASAK
Adalet bakanlığına çağrıda bulunuyoruz: derhal bu muayeneyi sağlayın. Bu görüntüler Türkiye’nin yeni görünümüdür. İşkencenin hükümetin desteği ile yapıldığının ilanıdır. İşkence yapanların hiçbiri hakkında soruşturma açılmadı. Soruşturmanın sadece görüntüyü paylaşanlar hakkında yapıldığını söylemek isterim. İşkence yapmak serbest ama görüntüsünü yaymak yasak.İçişleri Bakanlığının derhal bu kolluk görevlilerini görevden almalı. Eğer bir destek varsa de bu destek açıkça ifade edilmeli.
RESMİ AÇIKLAMA YAPILMAK ZORUNDA
Bizim bu gözaltındakilere ya da ölenlerin kimlikleriyle ilgili bir bilgimiz olamaz. Resmi bir açıklama yapılmak, heyete resmi bilgi verilmek zorundadır.Dünden bu yana bazı basın yayın organlarında HDP’li vekiller terörist cenazesini karşıladılar haberleri yapılmaktadır. Bu işkencenin üstünün kapatılması ve hükümetin güdümündeki medyanın kurgusundan başka bir şey değildir.