Doç. Dr. Salih Yücel
Üstad kendi yaşadığı dönemde siyasetin “Birinin günahı yüzünden topyekûn bir köyü, bir kabileyi veya bir milleti” yok etmesinin Kur’an’ın “…Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez (Enam:164)” elmas düsturuna ters düştüğü için zalimane bir kaide diyor. Dünyada bu kaide en vahşi şekilde yirminci asırda uygulandı ve Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkeler dâhil hala uygulanmaya devam ediyor.
Bir milleti, kavmi veya gurubu yok etmek için önce o milletin veya gurubun içinden zaafları olanlara şer bir şey işlettirirler. Böylece halkı yanlarına alıp, sonra da topyekûn o millet veya o gurubu yok ederler. 50’li yıllarda aynı oyun ile Pakistan’da Cemaati İslami, Mısır’da da İhvan Hareketi’ne çok büyük zulümler yaptılar. Suriye, isyanları bastırmak için Esat rejimi 30 küsur polisi öldürterek isyancılara mal etti. Sonra yüzbinlerce insanı katletti, üç dört milyon insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Ruanda’da, Arakan’da derin güçler aynı oyunu oynadı.
Türkiye de ehli haset ve ehli dalaletin ortak olarak sahneye koyduğu darbe teşebbüsü ile içinde 700’e yakın bebek, yaklaşık 17 bin bayanın bulunduğu atmış bine yakın insanı zindanlara attılar. 150 bin insanı işinden ettiler. On binlerce kişinin malını gasp ettiler. Dine vurdukları darbe ise düzelmesi için yarım asırlık bir çalışma ister.
Peki, zalimlere ne olur?
Üstada perde arkasında zulmedenleri Allah birbirine düşürdü. Dünya onlara cehennem oldu. On milyonlarca insanını savaşlarda kaybettiler.
EĞER ÜSTADA ZULÜM ETMEZELERDİ, UNUTULUR GİDERDİ
Eğer Üstad’a zulmetmeselerdi, o da Osmanlı âlimlerinden bir âlim gibi; unutulur giderdi. Fakat bugün onun eserleri dünyada Kur’an ve Hadisten sonra en çok okunan kitaplar oldu. Zulmettikleri bir kaç yüz talebesi ve talebelerinin talebeleri de bütün Türkiye’yi oksijen çadırına dönüştürdüler. Küfrü mutlağın belini kırdı ve Türkiye de bir daha belini doğurtamadılar. Bunu başaramayacağını anlayan küfrü mutlak, yeni oyunlarla bu defa aynı senaryoyu ehli hasede uygulattırıyor. Tatbikî, haset ve dalalet bir araya geldi mi yıkıcılığı daha fazla oluyor. Zalimliği daha şiddetli oluyor. Ama bu zahiren öyledir.
Peki ya hakikatte netice ne olur?
Ehli haset ve ehli dalaletin ittifakı sonucu olan bu zulüm ile yüzbinlerce belki de milyonlarca eroğlu er yetişiyor. Bunun içindir ki; geçenlerde reislerinden birisi kameralar önünde Lenin, Stalin’in dahi kendi muhaliflerine söylemekten çekindiği “Bunları nerede görürseniz boğazlayın” dedi. Bu sözler insanlıktan istifa etmiş bir zavallının ne kadar huzursuz olduğunu gösterir. Çünkü haset önce haside zarar verir.
HASİDE UZUN ÖMÜR DİLEYİN Kİ, DÜNYADA CHENNEMİ YAŞASIN
Bir tefsirde âlimin biri;“Hasit için uzun ömür dileyerek, ondan intikamınızı alın. Çünkü o dünya da dahi cehennemi yaşar” diye yazıyor.Evet, Üstad veciz bir ifadesinde; “İmana ve Kur’an’a hizmet edenler, dünya onlara küsmeden onlar dünyaya küsmeli” diyor. Bugün, Allah (cc) zalimler eli ile dünyayı çoğumuza küstürdü ve gelecekte çok büyük futuhata vesile olacak tohumların atılmasına vesile oldu. Eskiden bir tane Samsun’lu Hoca, bir tane Aymaz varken şimdi on binlerce var. Eskiden eli kalem tutan az insan var iken, bugün gönüllerdeki ilhamı kâğıda aktaran binlercesi var.
Eskiden bir tane Hacı Kemal, Yusuf Pekmezci varken şimdi on binlerce var. Eskiden her gün gözyaşını ceyhun eden bir tane Hocaefendi varken, şimdi gözyaşlarını akıtan yüzbinlerce gönül ehli var. Hocaefendi’nin döktüğü gözyaşlarını yeşertip milyonların imanlarının kurtulmasına vesile eden Hadi olan yüce Rabbimiz, yüzbinlerin gözyaşlarını da vakti gelince yeşertecek ve yüz milyonların hidayetine vesile kılacak inşallah.
HER BÜYÜK DEVLET VE ÂLİM, ZULMÜN SONUNDA ORTAYA ÇIKMIŞTIR
Evet, Emevi hanedanının (bazıları hariç) ehli beyte olan hasedinden Avrupa’yı karanlık çağdan kurtaracak, Endülüs doğmuş, Anadolu beyliklerinin en küçük olan Osmanlı Beyliğine hasedi sonucu, altı asır dünyada denge unsuru, adaletin timsali olacak Osmanlı doğmuştur. İslam tarihini incelerseniz her büyük âlim, veli ve her büyük devlet hasedin menfi etkisi ve zulmünün sonucu ortaya çıktıgını görürsünüz.
Bugün hapse atılanlar, bir ekmeğe muhtaç bırakılanlar, vatansız kalanlar içinde nice Ammarlar, Ümmü Selemeler, Suhaybi Rumiler, Caferi Tayyarlar, Bilaller, Habbablar çıkacak. Rabbimizden diliyor ve dileniyoruz ki; zindana atılan bebekler veya anne babası zindanda olup boynu bükük kalmış günahsız çocuklar içinden Nureddin Zengiler, Salahaddini Eyyubiler, Osman Gaziler, Fatihler, Akşemseddinler, Ulubatlı Hasanlar çıkmasıdır. Ama bu güzelliklerin olması için Üstad Kur’an ve Sünnet ışığında yolumuzu çizmiş. O da; “Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak” tır. Madem küfrü mutlak ve hasedi mutlak, Hizmeti İmaniyye ve Kur’aniyye’ye karşı zulümde ve zalimlikte ittifak etmiş. Öyle ise Üstadın ruhaniyyeti beni bağışlasın. Buna birde Hak yolunda ölünceye kadar küheylanlar gibi koşma prensibi “Hizmeti Mutlak”ı ekleyeyim. Hata ise Rabbim af eylesin. yucelsalih@yahoo.com