Türkçe’ye, Fransızca bir kelime olan ‘leader’den geçen
lider kelimesi, ihtiva ettiği mana itibarı ile çok özel ve büyük umutları
çağrıştırıyor.
Günümüzde de liderlerin veya kendisine liderlik atfolunan
kişilerin, yerli yersiz yaptıkları açıklamaları, günlük haberlerden daha fazla
gündeme oturuyor. Lider olarak tanınan kişiler bu açıklamalarını ya kendisini
gündemde daha fazla tutma adına, ya ülkenin üzerinde dolaşan sisli bulutların
dağılması için gündem değiştirme ya da bazen gerçekten bilgisizliğinden ortaya
atıyor olabilir.
Konu ile ilgili Avustralya ve
Türkiye’deki lider konumundaki kişilerden örnekleri vermeden önce,
isterseniz lider kelimesinin ne anlama geldiğini ve kimlere işaret ettiğine bir
bakalım. Lider, bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle
görevli kimse olarak tanımlanıyor. Hitabet gücü, sahip olduğu bilgi ve vizyonu
ile çevresindekileri etkileyip, sürükleyen bir yapıya sahip. İnsanları dinleyen
ve anlamak için özel çaba sarf eden. Çevresindeki herkesin en iyi yanlarını
geliştirmelerine olanak sağlayan. Sahip olduğu güçlü sosyal değerler sayesinde
çevresinde oluşturduğu “karizma” ile örnek kişilik ve tutarlı davranışları,
diğer insanlar için etkin bir rol modeli olmasına yol açar’ deniyor.
Tony Aboott’ın, Londra’da iklim
değişikliği konusunda yaptığı konuşması geçen hafta Avustralya medyasında
günlerdir tartışıldı. Eski Başbakan Abbott, burada yaptığı konuşmasında, iklim
değişikliği gibi bir konunun olmadığını ve kendi seçim bölgesindeki Manly
Sahili’nde 100 yıllık fotoğrafları incelediğini, bu fotoğraflar iklim konusunda
yapılan araştırma raporlarına rağmen deniz seviyesinde herhangi bir değişiklik
olmadığını gösteriyor, dedi. Avustralya’da iklim değişikliğinin etkileri ile
ilgili ortaya atılan iddiaların aksine 1800’lü yıllara göre seller daha büyük
değil, orman yangınları daha kötü değil, kuraklıklar da daha uzun ve daha
şiddetli değil’ şeklinde yaptığı konuşmasıyla hem kendi partisinden, hem de
muhalefetten eleştirelere maruz kaldı. Kendisinin Başbakanlığı döneminde bu
ifadelerin tam aksine iklim değişikliği konusunda farklı düşündüğü ve alınması
gereken önlemleri desteklediği söylendi.
Şu sıralar Hindistanlı madencilik
şirketi Adani’nin Queensland eyaletindeki dünyanın en büyük madeni olarak
bilinen Carmichael kömür madeninin işletmesine talip olması ülke genelinde
protestolara sebep oluyor. Çevreci gruplar, hem küresel ısınmayı artıracağı,
hem de Büyük Bariyer Resifi’ne (Great Barrier Reef) zarar vereceği endişesi ile
ülke genelinde ‘Adani’yi Durdur’ sloganıyla protestolar düzenleniyor.
Meteoroloji Bürosu’nun, önümüzdeki Kasım ve Ocak ayları arasında yaz
gecelerinin mevsim normallerine göre daha sıcak geçeceğini açıklaması da
dikkate alındığında Abbott’ın; bilimi ve yapılan araştırmaları yok sayarcasına,
hem de uluslararası bir konferansta bu şekilde bir açıklama yapması, büyük bir
talihsizlik.
Bir diğer ve sayısız örneklendirmede
Türkiye’yi tek adam olma yolunda bir girdaba sürükleyen ve sempatizanlarının
asrın lideri diye tanımladığı şahıs ile ilgili. Hatta yalakalık o denli yönünü
şaşırmış ve çığırından çıkmış ki; Efendimizin (s.a.s) hadis-i şeriflerinde her
100 yılda bir geleceği müjdelenen ve iman hakikatlarını asrın anlayışına uygun
olarak anlatmakla görevlendirilen âlim kişiye atıfta bulunarak; 100 yılda bir
gelen zat olarak bile nitelendirenler var. Yukarıda verilen lider tanımlaması
ışığında, şu anda Türkiye’nin geldiği ve lideri olarak ayyuka çıkartılan zatın,
ülkeyi ne hale getirdiğini görmemek, körlük değilde nedir acaba?
Artık, Amerika’nın Ortadoğu’daki en
yakın müttefiki olan Türkiye, lideri ile görüşülmesinin istenmediği ve
görüşmemek için çeşitli bahanelerin ileri sürülerek tabiri yerinde ise başından
savmaya çalıştığı bir ülke oldu. Son ABD ziyaretinde de Erdoğan’ı
karşılayanların kendisiyle aynı uçakta birlikte geldikleri bürokratlar olduğu
söyleniyor. Tek adama saygı da kusur etmemek için uçağın arka kapısından inip,
hazır ol vaziyetine geçen siyasilerin karşıladığı Türkiye’nin lideri. Trump ile
bir araya gelerek, bir fotoğraf karesi için 11 milyar dolarlık Boeing anlaşması
yapmak zorunda kalan Türkiye. Le Point dergisine röportaj veren Fransa’nın
lideri Macron “Küresel sahne aslında o kadar da havalı bir yer değil” diyerek
bu sözleriyle ne demek istediği sorulduğunda ise “Her 10 günde bir Erdoğan’la
konuşmak zorunda olan benim” dediği, liderin ülkesi oldu Türkiye. Her defasında
Türkiye bir hukuk devleti diyerek talimatlarla; 700 civarında bebeği hapis
ortamında büyümek zorunda bırakan, memuru, öğretmeni ve akademisyenleri KHK ile
işinden atılıp daha sonra da başka bir iş bulamamaları için elinden geleni
yaparak açlığa mahkum eden, kanunsuz yollarla ülke içinde ve dışında Hizmet
Hareketi mensuplarını ailesinden koparan, işinden, aşından eden, fabrikalar ve
dev işletmeler kurarak Anadolu insanına istihdam, ülke ekonomisine de katkı
sağlayan tertemiz, namuslu insanların sermayelerine el koyan, ByLock mesajlaşma
uygulamasını kullananların darbeci yaftası ile hapislere atılmasını sağlayan ve
seyreden şahıs mı, asrın lideri oluyor? z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au