Naksan Holding’in sahibi Taner Nakıboğlu: Avrupa’nın en büyük ambalaj şirketinin sahibiydik. Ne yurt içinde ne yurt dışında para sakladık. Şimdi annemin emekli maaşına kaldık. Eşim devletten fakirlik belgesi almış…’
Gaziantep’te Hizmet Harketi’ne yönelik yürütülen soruşturması kapsamında 2’si tutuklu 25 sanığın yargılandığı Naksan Holding’e yönelik davanın görülmesine başlandı. İlk duruşmada savunma yapan holdingin eski yönetim kurulu başkanı Cahit Nakıboğlu, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, gözyaşları içerisinde hayatının geri kalan bölümünü torunlarının yanında geçirmek istediğini söyledi. Tutuklu sanıklardan holdingin yöneticilerinden Taner Nakıboğlu ise bir zamanlar Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından birisinin sahibiyken, şimdi eşinin fakirlik belgesi aldığını belirterek, “Büyük üzüntü yaşıyorum” dedi.
Gülen cemaatinin ‘para kasası’ olduğu ileri sürülen ve Gaziantep 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde, ‘Silahlı terör örgütü yönetme, terörizmin finansmanı hakkında kanuna muhalefet, suç gelirlerinin önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerini aklama ve vergi usul kanununa muhalefet’ suçlarından cezalandırılması talep edilen Naksan Holding’in eski yönetim kurulu başkanı Cahit Nakıboğlu ve oğlu Taner Nakıboğlu ilk kez hakim karşısına çıktı.
628 sayfalık dava iddianamesinde Naksan Holding bünyesinde 51 şirketin bulunduğu, yapılan inceleme sonucunda bu şirketlerin cemaat sermayesi ile ticari alanda faaliyette bulunmak üzere kurulduğu ve cemaate ait bir iktisadi işletme olduğu öne sürüldü. Nakıboğlu ailesinin, şehrin çeşitli yerlerindeki iş yeri, konut, iş hanı gibi taşınmazları satarak yaklaşık 22 milyon doları başka bir hesaba aktardığını belirtilen iddianamede, kayyum atanmasından önce de holdingin içinin boşaltıldığı iddia edildi.
9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında, tutuklu olan Naksan Holding’in eski yönetim kurulu başkanı Cahit Nakıboğlu, oğlu Taner Nakıboğlu ile tutuksuz sanıklardan savunmalarını yapmaları istendi. Tutuklandıktan sonra ilk kez hakim karşısına çıkan Cahit Nakıboğlu da duruşmada savunmasını yaptı. Hastalığı nedeni ile konuşmakta ve ayakta kalkmakta sorun yaşayan Nakıboğlu, suçlamaları reddettiğini ve ‘Etkin Pişmanlık’ hükümlerinden yararlanmak istediğini söyledi. Silahlı terör örgütü üyesi olmadığını ifade eden Nakıboğlu şunları dedi:
“Cahit Nakıboğlu olarak hiçbir zaman silahlı terör örgütü üyesi olmadım ve yöneticiliğinde bulunmadım. Bu örgütle bağlantılı hiçbir dermek ve odaya kayıt yaptırmadım. HÜRSİAD’a benim haberim olmadan gerçekleşmiştir. Bank Asaya’ya talimat ile para yatırmadım bu banka da hesabım dahi yoktur. ByLock veya başka bir şifreli haberleşme programı kullanmadım. Naksan’la bağlantılı olarak 51 şirket yazılmış bunların sadece 26’sı, Naksan Holding bünyesindedir. Diğer 20’sinin Naksan ve diğer ortaklarımla ilgisi yoktur. Diğer 5 şirket ise kardeşim Osman Nakıboğlu ve oğulları tarafından kurulmuştur. İddianamede şirketlerin sınıflandırılması yanlış yapılmıştır. Bizimle ilgisi olmayan şirketlerde bizimle ilişkilendirilmiştir. Ortağı olduğum Naksan Holding ve bağlı şirketler Mali Suçlar Araştırma Kurulu tarafından incelenmiş ve terör örgütüne para aktarmadığım ortaya çıkmıştır.”
‘DEVLETİ YÖNETENLER GİBİ KANDIRILMIŞIM’
Kayyum atanan Güney Eğitim Kurumları’na okul yapılması için arsa hibe ettiğini kabul eden Nakıboğlu, şöyle devam etti:“2006 yılında annemden miras kalan arsayı okul yapılsın diye Güney Eğitim Kurumları’na verdim. Bu arsayı vermemde dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in olumlu referansı da etkili oldu. Bu okula benim adımın verilmesi, benim bilgim dışında gelişen bir olaydır. Yine bu okulun açılışına Hüseyin Çelik ve birçok bakan katıldı. Okul arsasını verdiğim tarih itibari ile ülkeyi yönetenlerin de olduğu gibi yurt içinde ve yurt dışında öğrenci okutan, memleket için yararlı işler yapan cemaat zannediyordum.”
Tutuklanmadan önceki dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştüğünü aktaran Nakıboğlu, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’la 24 Mart 2016 tarihinde külliyede 2 saat baş başa özel olarak görüştük. Orada kendisine devlete bağlılığımızı arz ettik. Daha sonra 14 Mayıs 2016 tarihinde, Cumhurbaşkanımızın daveti ile kızı Sümeyye hanımın düğününe eşimle beraber katıldım. Ben terör örgütü üyesi olsaydım, Cumhurbaşkanımız benimle görüşür müydü?” diye konuştu. Sağlık problemleri nedeni ile cezaevi şartlarında daha fazla kalmaması gerektiğini aktaran Cahit Nakıboğlu gözyaşlarını tutamayarak, “4 Kişilik koğuşta. 32 kişi kalıyoruz. Benim çayımı, kahvemi sağ olsun oğlum ve oradaki gençler içiriyor. Günde 46 farklı ilaç kullanıyorum. Beyin damarlarında tıkanıklık var her an felç geçirme riskim var. Hastane raporlarını dosyaya koyduk. Bundan sonraki hayatımı torunlarımın yanında ailemle geçirmek istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum, en azından ev hapsi verilmesini istiyorum” dedi. Babasından sonra konuşan Taner Nakıboğlu da üzerine atılı suçları kabul etmediğini beyan etti. Terör örgütü üyeliği ve yöneticiliği suçlamaları karşısında şaşırdıklarını ve büyük üzüntü yaşadıklarını söyleyen Taner Nakıboğlu şunları dedi: “Ne benim ne de ailemin terör örgütü üyeliği veya yöneticiliği ile bir işi olmamıştır. Bazı işadamları kendi tutuklanma korkuları ile bizi günah keçisi ilan etti. Hakkımızda ifade veren tanıkların ifadeleri duyumlara, onların düşüncelerine ve kanılarını yansıtmaktadır. Bizim ambalaj firmamız Avrupa’da en büyüğü dünyada ise ilk 10 içerisinde yer alan bir firmadır. Bize husumet besleyenler bizim hakkımda yalan ifade vererek iftira atmıştır.”
‘EŞİM FAKİRLİK BELGESİ ALMIŞ’
Taner Nakıboğlu, şirketin içinin boşaltıldığına yönelik iddialarında yalan olduğunu belirterek, “20 Temmuz’da ben 22 Temmuz’da babam Cahit ve kardeşim Emre Nakıboğlu gözaltına alındı. Aynı gün bütün şirketlerimize kayyum atandı. Bizim kayyum atanacağını önceden bildiğimiz iddia ediliyor. Biz ne yurt içinde ne yurt dışında para sakladık. Annemin emekli maaşına kaldık. Çok üzülüyorum ama eşim devletten fakirlik belgesi almış. Biz bu duruma düştük. Ben beratımı ve tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu.Kronos.news