uzmanı Amanda Sloat, Sarraf kriziyle Ankara-Washington ilişkilerinde tırmanan
gerilimi DW Türkçe’ye değerlendirdi.
Brookings Enstitüsü uzmanı Amanda Sloat, Rıza Sarraf’ın ABD’de başlayan
İran’a yönelik ambargoyu delme ve kara para aklama davasında savcılıkla
işbirliğine gitmesinin Türk hükümetinde endişeye yol açtığına dikkat çekti. ABD
yargısının bu dava ile Türkiye’yi zayıflatmayı hedeflediği iddiasını “saçma”
olarak nitelendiren Sloat, “ABD yargısı bu davaya hukuki mercekten bakıyor ve
bundan bir tür siyasi kazanç elde etme hedefi gütmüyor. Ama görünen o ki,
Türkiye’de yaşanan sorunlardan ABD’yi, Avrupa’yı ya da başka bir odağı sorumlu
tutmak, başkalarını suçlamak, Türk hükümetinin kolayına geliyor” diye konuştu.
Washington
merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nün kıdemli uzmanı ve ABD
Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Amanda Sloat’a yönelttiğimiz
sorular ve yanıtları şöyle:
W Türkçe: Sizce Rıza Sarraf neden suçlamaları kabul
ederek savcılık ile işbirliğine gitti?
Amanda
Sloat: Kanımca en önemli neden sanık olmaktansa, işbirliğine giderek kendisine
yönelik suçlamalar hakkında doğrudan konuşabilecek olması. Bu iddiaların doğru
ya da yanlış olduğunu söyleyebilecek, başka kimlerin bu işe karıştığını
açıklayacak.
DW
Türkçe: Sarraf’ın itiraflarının iddia edildiği gibi Cumhurbaşkanı
Erdoğan ve yakın çevresine ulaşacak boyuta gelmesi olası mı?
Amanda
Sloat: Ne tür itiraflarda bulunacağını bilmiyoruz. Ama suçlamaları kabul eden
Sarraf’ın, bu bağlamda yapacağı itiraflarda ve özellikle bu işe kimlerin
karıştığı ile ilgili söyleyecekleri konusunda Türk hükümetinin endişeli
olduğunu görüyoruz.
DW
Türkçe: Bu davanın Türkiye’de ne tür yansımaları olabilir?
Amanda
Sloat: Davanın şimdiden Türkiye ekonomisini etkilediğine ilişkin bazı emareler
var. Türk-ABD ilişkilerindeki kötüleşmenin yaşandığı son aylarda TL değer
kaybetti. Bu dava ile ilişkili olarak hem lira hem Türk piyasaları tepki
gösteriyor. Bu büyük bir ihtimalle devam edecek.
DW
Türkçe: Davanın savcıların talebi doğrultusunda Türk bankalarına ceza
kesilmesiyle sonuçlanması Türkiye’yi nasıl etkiler?
Amanda
Sloat: Hem yolsuzluk iddialarının dile getirilmesi hem de Türk bankalarına
yönelik bir mahkeme kararı, bu bankaların uluslararası saygınlığına çok ciddi
hasar verebilir.
DW
Türkçe: Peki, bu gelişmelerin Türk siyaset dünyasını da etkilemesi
mümkün mü?
Amanda
Sloat: Bu davanın Türkiye’de siyasi sonuçlar doğurma potansiyeli var. ABD
mahkemelerinde, Türkiye’deki siyasi aktörlerin yanıt vermek durumunda kalacağı,
iddiaların gündeme gelmesi ve bu iddialarla ilgili bilgi, delil sunulması
ihtimali var. Yargının siyasallaşma riskinin arttığı Türkiye’ye kıyasla ABD’de
yargı, mükemmel olmasa da, kusurları olsa da, meşru ve güçlü olmayı sürdürüyor.
Bu nedenle ABD’deki yargılama sürecinin sonucundaki kararın Türkiye’de de
sonuçları olacak, Türkiye’de ele alınmak zorunda kalınacak.
DW
Türkçe: Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’deki davayı “darbe tezgahı” olarak
nitelendirdi. Bu yöndeki açıklamaları ve Gülen cemaatinin bu davayı
etkilediği iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Amanda
Sloat: Türk hükümetinin verdiği bu tepkinin, 2013 yılındaki soruşturmaya
verilen tepkiye benzediği kanaatindeyim. 2013 yılında olduğu gibi, siyasi hedef
güdüldüğü izlenimi yaratmak suretiyle isnat edilen suçlar gayrı meşrulaştırmak
isteniyor. Hükümet ile Gülen arasında 2013 soruşturması ve 15 Temmuz darbe
girişimini izleyen süreçteki kavga devam ediyor ve bu Türk hükümetinin ABD’deki
davaya tepkisine belirli ölçüde şekil veriyor, bu davaya daha çok siyasi bir
mercekten bakılıyor. ABD’de ise davaya yargı merceğinden bakılıyor, Türk
hükümetinin tepkisi çok da anlaşılmıyor. ABD ile Türkiye arasındaki karşılıklı
bu sert söylemlerin, iki ülke ilişkilerine büyük zarar vereceği açık.
DW
Türkçe: Bu dava, ABD ile Türk hükümeti arasında zaten gergin olan
ilişkileri daha da kötüleştirir mi? Türkiye, ABD’nin Suriye’de YPG’ye desteği,
Fethullah Gülen’i iade etmemesi gibi nedenlerle zaten Washington’a tepkili.
Türk hükümetinin son dönemde Batıllı müttefiklerinden daha da uzaklaştığı,
Rusya ve İran’a daha fazla yakınlaştığı yorumları yapılıyor…
Amanda
Sloat: Bu soru ile ilgili olarak Washington, Berlin ve Brüksel’de yoğun
tartışmalar sürüyor. Hem ABD hem Avrupa’da Türkiye’nin kaybedilmesi olasılığı
ile ilgili endişe var. Ama ne ABD ne de Avrupa bunu istemiyor. Türkiye’nin
Rusya ve İran ile angajmanı konusunda, ekonomik, jeopolitik ve Suriye’nin
geleceği ile ilgili olarak anlaşılabilir nedenleri var. Ancak Türkiye aynı
zamanda NATO müttefiki, AB’ye katılım hedefinde olan ve ABD ile Avrupa’nın
partneri olmayı sürdüren bir ülke. Türkiye ile ilişkilerimizde çok zor bir
dönemeçteyiz, ilişkilerimizde gerilime yol açan konular var, Sarraf davasının
bu gerilimi tırmandırdığı açık. Ama kişisel olarak ABD ve Avrupa’nın Türkiye
ile angajmanını sürdürmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin geleceği
Batı’da.
DW
Türkçe: Gerilimin düşürülebilmesi için size göre ne gibi adımlar atılabilir?
Amanda
Sloat: En can alıcı soru zaten bu. Başbakan Binali Yıldırım’ın Washington’a
gelerek ABD Başkan Yardımcısı Pence ile görüşmesi olumlu. Trump ve Erdoğan’ın
telefonda görüştü. İki ülke arasında diyalogun devam etmesi hayati önem
taşıyor. Türkiye ile ABD arasında görüş ayrılıklarına yol açan Gülen’in iadesi,
ABD’nin YPG ile işbirliği gibi konular son bir yılda iritasyonlara yol açtı.
Sarraf davası ile Türkiye’nin bu davaya tepkisi bu gerilimi tırmandırıyor.
ABD’de ise Türkiye’deki iç siyasi gelişmelere, demokrasinin gerilemesine
ilişkin kaygılar var. Kitlesel tasfiyeler, tutuklanan ABD ve Avrupa
vatandaşları, Amerikan konsolosluk çalışanlarının tutuklanması, gayet tabi ki
hem ABD hem Avrupa’da çok ciddi boyutta kaygılara yol açıyor. Ama gerçek şu ki
iki tarafın da birbirine ihtiyacı var. Türkiye ile ABD’nin görüş ayrılıklarına
karşın geniş bir alanı kapsayan önemli jeopolitik konularda işbirliği
yapabilmesinin yolunu bulmamız gerekiyor. Zor olmakla birlikte işbirliği elzem
olmayı sürdürüyor.
DW
Türkçe: Sarraf davası ile ABD’nin aslında Türkiye ekonomisini zayıflatmak
istediği, siyasi baskıyı artırmak istediği şeklinde de yorumlar yapanlar
var.Türkiye’de artan ABD, Batı karşıtlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Amanda
Sloat: Türkiye’de her zaman bir ABD karşıtlığı oldu, yeni bir şey değil. ABD
yargısının, Sarraf davası ile Türkiye’yi veya Türk ekonomisini zayıflatmayı
hedeflediği düşüncesi saçma, gülünç. ABD ve Avrupa güçlü bir Türkiye
ekonomisinden fayda sağlar. Kimse Türkiye ekonomisinin zayıflamasını istemez.
ABD yargısı bu davaya hukuki mercekten bakıyor ve bundan bir tür siyasi kazanç
elde etme hedefi gütmüyor. Ama görünen o ki, Türkiye’de yaşanan sorunlardan
ABD’yi, Avrupa’yı ya da başka bir odağı sorumlu tutmak, başkalarını suçlamak,
Türk Hükümeti’nin kolayına geliyor.Değer Akal © Deutsche Welle Türkçe