• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home Genel Gündem

AYDIN, MECZUP VE LİDER

Aralık 4, 2017
in Genel Gündem, KONUK YORUM, ZULÜM GÜNLÜĞÜ
0
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

 Kerim Balcı-tr724.com

Ne liderlik vasfım ve gayretim oldu, ne de aydınlık iddiam ve kalitem. Ortadan bakınca böyle görülüyor. Ne liderler alınsın ne aydınlar etsin veryansın. Sebze meyve pazarında oyuncak satıldığı da olur. Fikir pazarı istibdat çarşısı değil madem, alan olursa satarım, satamazsam da etmem matem…

Lider bize yürüyeceğimiz yolu, aydın ise düşmememiz gereken şarampolleri gösterir. Onun için liderin yol tasvirleri ‘siratellezine en’amte aleyhim’ bezminde, aydınlarınki ise ‘gayri’l-mağdûbi aleyhim vele’ddâllin’ haşinliğinde olur. Ama hepsinin âmin dediği şey ‘ihdinâ’ duasıdır.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

KHK’lı astsubay Yusuf Çetin tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti

Saçılık’tan Gökhan Özbek paylaşımı: Karanlık günlerde, Gökhan Açıkkollu’nun mezarını birlikte ziyaret etmiştik

Strazburg’dan net mesaj verilecek: Avrupa Konseyi’ne Türkiye için harekete geçin uyarısı

Cemaatler, camialar toplumsal yapılardır. Toplumsal yapıların normallik ölçüsü ifrat ve tefriti barındırmamaları değil, ifrat ve tefritin birbirlerini dengeleyecek şekilde marjlarda tutulabilmesidir. Her cemaatin yüzde beşlik bir irrasyonel meczuplar tabanı olur. Bunlar rüyalarla, ebcet hesaplarıyla, metafizik müdahalelerle tarihin seyrinin değişeceğine inanırlar. Buna karşılık her cemaatin yüzde beşlik de bir rasyonalite saplantılı, bilimsel düşüncenin dışındaki her planlamayı reddeden, aklın yolunu tek yol kabul eden tabanı olmalıdır. Hele bizim cemaatimizde bu paradoksal tutumun kafa karıştırıcı boyutlara ulaşması adiyattandır. Zira sebeplere yüzde sıfır perestiş eden, ama yüzde yüz riayeti emreden duruşuyla cemaatimiz, teoride Cebriyye’nin, aksiyonda Mu’tezile’nin sularında dolaşır. Elbette aksiyonu da Cebr-i Lütfî demlerinde demlenen meczuplarımız için, teorisini de Mu’tezile çizgisine kaptırmış aydınlarımız ne kadar ‘materyalist ve pozitivist’ ise, ikinciler için de birinciler o kadar ‘uçuk ve kaçık’tırlar.

Bize akılcı aydınları ve zikirci meczupları lütfetmiş olan Hazret-i Allâm’ül-Guyûb’a şükürler olsun! Zira cemaat ancak bu iki uç arasındaki sağlıklı bir dengeyle hayatiyetini koruyabilir. Bunlardan biri ötekini susturmaya, yok saymaya, aforoz etmeye kalkışırsa, veya kontrolünde bulunan mecralar vasıtasıyla yokluğa mahkum ederse, aslında cemaatin can damarını kesiyor demektir. Aksine her iki tarafa da düşen, kendi meşreplerinin de gereğince ötekini kendi yapı taşı olarak görmek ve öylesine sevmektir. Meczuplarımız akılcılarımızı Hoca Nasrettin’in ‘Sen de haklısın!’ esprisi içinde, akılcılarımız da meczuplarımızı Hegel’ci bir diyalektiğin tamamlayıcı unsurları olarak kucaklamayı bilmelidirler.

Bu dengeyi sağlayan ve cemaatine sunan kişi veya kişiler olarak lider, bu iki marjın fikri ve zikri beslemelerini de alır, zamanın ve zeminin ihtiyaçlarına ve toplumsal pedagojinin gereksinimlerine göre farklılaşan dozlarda kullanır. An olur o da rüyalardan bahseder, Muhammedî bir müdahalenin muştusundan dem tutar; an olur sebep-sonuç ilişkilerini didik didik inceleyerek A, B, C planları yapmaya koyulur.

Elbette meczuplarımızın kural ve yer yer üslup tanımaz beyanlarının can sıktığı günler veya akılcılarımızın kantarın topuzunu kaçırdığı anlar da olur. Böylesi çıkışların birer veda çığlığına dönüştüğü ve cemaatin artık bu marjdan çıkıp, marjinalleşmiş bireyleri taşıyamadığı durumlar da vakidir. Ama sağlıklı bir cemaatin liderlik yapısı bu çığlıkları, pratiğin polifonisi içinde yumuşatmasını ve bu çok renkliliği katlanılması gereken bir zorunluluk değil, taktir edilmesi gereken bir zenginlik olarak sunmasını bilir.

Bendeki İhsan Yılmaz sevgisinin mebdei

Burada bir köşeli parantez açıp, içerik kadar üslup değişikliğine de giderek, Sevgili İhsan Yılmaz ağa-hocamdan öğrendiğim bir edep dersini anlatacağım.

1997 yılıydı. O sırada Kudüs’te Zaman Gazetesinin temsilcisi olarak bulunuyordum. Türkiye ziyaretim sırasında Eyüp’teki bir otel-restoran tesisinde kalıyordum ve bir akşam sohbetinde İhsan Yılmaz, ben ve adları bende saklı birkaç Hizmet müntesibi gazeteci aynı masanın etrafında buluşmuştuk. O sırada Hüseyin Gülerce gazetenin genel müdürü, Abdullah Aymaz da genel yayın danışmanıydı. Söz döndü dolaştı gazetenin ne kadar başarılı gazetecilik yaptığına geldi. İçimizden biri, bu iki ismi kastederek “Artık dinozorların işleri genç kuşağa bırakması lazım,” deyiverdi. Kim demişti hatırlamıyorum. Ben demiş olabilirim, zira böyle eşeklikler yaptığım çoktur. Dahası o masadaki diğer üç kişiyi o kadar severim ki şimdi bu suçu kim üzerine almak ister diye sorsalar, ‘Ben yaptım, benim o eşek!’ demeye hazırım. Ama meselem o değil. Sözü kimin söylediğini hatırlamıyorum, çünkü hafızam da kalbim de İhsan’ın tepkisiyle dolu: “Tabi,” dedi İhsan, “Allah da sana Abdullah Aymazlara lütfettiği başarıları lütfeder sanıyorsun. En son ne zaman teheccüt kıldın sen?”

Ben o dakikada İhsan’ı öyle bir sevdim öyle bir sevdim ki, aradan geçen yirmi yılda yirmi defa kalbimi kıracak iş yapmıştır ama hiçbiri ona olan sevgimin sıcaklığını azaltamadı bile…

Yetmedi…

O masadaki bir kişi, o sözü (İhsan’ınkini değil, eşeğinkini) Abdullah Aymaz’a taşımış. Taşırken de o eşeğin ben olduğumu söylemiş. Yanında bulunan sadık bir dosttan duydum. “Böyle şeylere takılmayın gençler. Biz işimize bakalım. Kerim güzel çocuk, iyi işler yapıyor” diye cevap vermiş o da… Bu da benim Abdullah Aymaz Hocam’a olan sevgimi taçlandırdı.

Bir anırmadan bu kadar güzel söz ve bu kadar sevginin hasıl olduğu bir cemaat daha gösterin de gidip ellerini öpelim…

Ben bu cemaatin bir meczubuyum. İtaatçiyim. Rüyalara inanırım. İhsan bu cemaatin yetiştirdiği bir dahi ve bir aydındır. Abdullah Aymaz da lider bir insan…

Şu cemaatin her meczubunun, her aydınını sevmek için, benim İhsan Yılmaz’ı bu kadar sevmeme vesile olan şu küçük tecrübe kadar olsun bir tecrübesi vardır sanırım…

Aydınlara meczuplardan daha fazla özgürlük lazım

Yukarıdaki gündelik yaşam tecrübesinin üslubuma vurduğu darbeden dolayı özür dileyerek geri dönüyorum…

Lideri büyük yapan aydınları ve meczupları bir arada tutmakta göstermiş olduğu maharettir. Meczuplar, aydınlara kıyasla daha kırılgan ve kendilerinde olanın nihai ve mutlak hakikat olduğu konusunda da daha ısrarcıdırlar. Değil mi ki onlar hakikati, akılcılar gibi kesret denizlerinden değil, vahdet membaından aldıklarına inanmaktadırlar… Buna karşılık aydınlar daha kırıcı ve mutlak hakikat kavramının altını oyan bir duruşun insanlarıdırlar. Lidere düşen sadece tarafların birbirine saygı duymasını sağlamak değil, bu çoksesliliğin bir kakofoniye değil bir senfoniye dönüşmesini mümkün kılacak orkestra şefliğini göstermektir.

Bunu yaparken içinde neşet ettiğimiz sosyo-kültürel ortamın meczupları avantajlı kıldığını da hesaba katmak ve aydınlara pozitif ayrımcılık yapmak durumundadır lider ve cemaatin ana gövdesi. Evet, biz bir aksiyon cemaatiyiz ve adanmışlığımızın ve fedakarlığımızın çilesi aksiyonun içinde tecelli eder. Ne var ki tefekkür çilesi aksiyon çilesinden aşağı kalır bir ıstırap hali değildir. Aydından çıkan sesler senin kulağını tırmalıyorsa, bil ki onun kalbini ve kafasını tırmık tırmık parçalamıştır o düşünceler. Söylendiğinde o söze sabretmek sana bir zor geliyorsa, söylenene kadar o fikri dimağında büyütmek, beslemek, terbiye etmek, uygun bir kıyafet giydirmek için bin bir sabır göstermiştir aydın… Kaldı ki onların eleştirilerinin de pedagojik bir boyutu vardır ve tıpkı liderlerin olması gerekeni mevcut durummuş gibi sunma hakkı olduğu gibi (Işık Evleri gören var mı?), aydınların da olmasından endişe ettiklerini mevcut durum olarak sunma sorumlulukları vardır.

Her cemaatten olduğu gibi bizim cemaatimizden de aksiyonsuz meczubumsuların ve tefekkürsüz aydınımsıların çıkması mümkündür. Ne var ki bünyedeki her yumrulanmayı tümör zannederek kesip atmak, kolsuz ve bacaksız bir hilkat garibesinin ortaya çıkmasına sebebiyet verir.

Gül fidanı ilk gülünü açmazdan yüz diken çıkarır… Elleme!

PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

Öğretmen Semih Özakça: Beraat ettiysem suçsuzum işime iade edin

SONRAKİ HABER

Baydemir: Saz çalanlar değil beytülmaldan çalanlar kaygılanıyor

BENZER HABERLER

KHK’lı astsubay Yusuf Çetin tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti
Manşet

KHK’lı astsubay Yusuf Çetin tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti

Haziran 6, 2025
Veli Saçılık aday adayı oldu: Baraj bükücü olacağız
Manşet

Saçılık’tan Gökhan Özbek paylaşımı: Karanlık günlerde, Gökhan Açıkkollu’nun mezarını birlikte ziyaret etmiştik

Haziran 5, 2025
Strazburg’dan net mesaj verilecek: Avrupa Konseyi’ne Türkiye için harekete geçin uyarısı
Manşet

Strazburg’dan net mesaj verilecek: Avrupa Konseyi’ne Türkiye için harekete geçin uyarısı

Haziran 3, 2025
Birleşmiş Milletler’den, Israil tepkisi: Insani yardım noktalarına yapılan saldırılar savaş suçu
Manşet

Birleşmiş Milletler’den, Israil tepkisi: Insani yardım noktalarına yapılan saldırılar savaş suçu

Haziran 3, 2025
AHİM, Mağdur
Manşet

AİHM, 1.000 dosya daha AKP rejmine iade etti:Mağdurlara milyonlarca tazminat

Haziran 3, 2025
Cezaevinden ölüm döşeğinde tahliye edilen KHK’lı öğretmen hayatını kaybetti
Manşet

Cezaevinden ölüm döşeğinde tahliye edilen KHK’lı öğretmen hayatını kaybetti

Haziran 3, 2025
  • All
  • Manşet
İmamoğlu: Asıl bayram, darbeci, kumpasçı operasyonları yapanlardan kurtulduğunda yapacak
Manşet

İmamoğlu: Asıl bayram, darbeci, kumpasçı operasyonları yapanlardan kurtulduğunda yapacak

by adminzaman
Haziran 6, 2025
0

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu, Kurban Bayramı mesajında “Bu ülke asıl bayramı bu sinsi, darbeci, fitneci, kumpasçı operasyonları yapanlardan...

KHK’lı astsubay Yusuf Çetin tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti

KHK’lı astsubay Yusuf Çetin tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti

Haziran 6, 2025
2 milyon Müslüman tekbirler eşliğinde hacı oldu

2 milyon Müslüman tekbirler eşliğinde hacı oldu

Haziran 6, 2025
Sırlı zarf!

Bayram mektubu

Haziran 5, 2025
İki milyondan fazla hacı adayı Arafat  yolunda

Hacı adaylarının Arafat’ta vakfe heyecanı:Dua ve gözyaşı

Haziran 5, 2025
Veli Saçılık aday adayı oldu: Baraj bükücü olacağız

Saçılık’tan Gökhan Özbek paylaşımı: Karanlık günlerde, Gökhan Açıkkollu’nun mezarını birlikte ziyaret etmiştik

Haziran 5, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM