VEHBİ ŞAHİN/TR724.COM
“Obama kanseri tedavi etse, Trump bu hastalığı geri getirmeye çalışır.”Bu sözler eski Başkan Clinton’ın konuşma metinlerini yazan Josh Schwerin’e ait…ABD Başkanı Donald Trump’ın, selefi Barack Obama’nın inşa ettiği her şeyi sürekli yıkmaya çalışmasını böyle eleştiriyor Schwerin…
Pek haksız sayılmaz…
Trump dün de tüm Amerikan başkanlarının hassasiyet gösterdiği bir konuda, çok radikal bir adım attı.
1) Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıkladı.
2) Tel Aviv’deki Amerikan Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması için talimat verdi.
TARİHTE BİR İLK
Şüphesiz Trump’ın aldığı bu karar, 1948’de kurulan İsrail devleti için büyük bir başarı…
Biliyorsunuz, Kudüs’ün doğusunu 1967’deki Altı Gün Savaşları’nda işgal etmişti İsrail…
1980 yılında da şehrin tamamını “başkent” ilân ettiğini tüm dünyaya duyurmuştu.
Ancak şimdiye kadar Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan hiçbir devlet olmadı.
İşte Trump’ın açıklaması bu açıdan bir ilk…
Filistin halkı ve Araplar, Doğu Kudüs’ü ileride kurulacak Filistin devletinin başkenti olarak görüyor.
Filistin ile İsrail arasında Oslo’da yapılan barış görüşmelerinde “Kudüs’ün statüsü” nihaî bir çözüme kavuşturulamamış ve ileri tarihe ertelenmişti.
ABD’nin bu kararı önemli…
Zira, bundan sonraki müzakerelerde İsrail’e avantaj sağlayacak.
Filistin tarafının önüne ise yeni bir “önşart” olarak gelecek.
YAHUDİ LOBİSİNE GÖZ KIRPTI
Peki, Trump niye böyle bir karar aldı?
İlk akla gelen izah belli aslında…
Trump diyecek ki…
-Başkanlık seçimi sırasında seçmenime söz vermiştim.
-Şimdi bu sözümü yerine getirmiş bulunuyorum.
Bu kadar basit mi?
Değil elbette…
Her şeyden önce Trump’ın başı dertte…
Eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn itirafçı oldu.
Yakında, Flynn hakkında açılan soruşturmanın Trump’ın damadı Musevi işadamı Jared Kushner ile oğlu Donald Trump Jr.’a ulaşması kuvvetle muhtemel…
Ayrıca…
FBI eski Başkanı James Comey’i görevden alması da Başkan Trump’ı siyasi açıdan sıkıntıya sokmuş durumda…
Hâsılı…
Trump için alarm zilleri çalıyor.
O da bunun farkında…
Kendini çepeçevre saran kuşatmayı kırabilmek Amerika’daki Yahudi lobisinin desteğini almaya çalışıyor şimdi…
Eğer bu desteği elde ederse, icraatlarının önüne sürekli engel çıkaran Kongre’de de elinin güçleneceğini zannediyor.
ARAP BLOĞU DAĞILABİLİR
Ama…
Beyaz Saray’daki hesap Kudüs’ten geri dönebilir.
1) Trump’ın Kudüs kararı, Suriye’de 2011’de patlak veren iç savaşın bitmeye evrildiği bir dönemde geldi.
Suriye’de, Rusya ile birlikte Esed rejimine en büyük askeri desteği İran verdi.
İsrail, bu ülkenin Suriye topraklarında askeri varlığını kalıcı hale getirmesinden rahatsız…
İran destekli Hizbullah’ın Lübnan’dan sonra Suriye’de de etkili olmasını istemiyor.
Suriye savaşı boyunca kendini unutturan İsrail, Lübnan merkezli yeni bir çatışma alanı riskiyle karşılaşabilir.
2) Yemen’de İran destekli Husiler, başkent Sana’yı ele geçirdi.
Devrik lider Ali Abdullah Salih’i öldürdü.
Yemen’deki iç savaşta asıl kaybeden ise Suudi Arabistan oldu.
İran’a karşı Körfez’de kurulan Suudi Arabistan merkezli Arap bloku dağılabilir.
Suudi Arabistan yeniden Amerikan karşıtı politikaları el altından desteklemeye başlayabilir.
İRAN İÇİN BULUNMAZ FIRSAT
3) Geçen ay Mısır’da terör saldırısı oldu ve 300’ün üzerinde insan hayatını kaybetti.
2013’te Mursi’yi askeri darbeyle deviren General Sisi liderliğindeki Mısır, İsrail’le yakın işbirliği içinde…
İsrail’in Gazze ablukasına, Refah sınır kapısını sık sık kapatarak destek veriyor.
Suudi Arabistan’la arasını düzelten, İsrail’in güvenliği için Kızıldeniz’deki bir adasını Riyad yönetimine veren Sisi, Kudüs gerilimini bahane ederek İsrail’e tavır alabilir.
4) Suriye ve Yemen’de Sünni Araplara karşı zafer elde eden İran, hayalindeki Şii hilâlini tamamlamak için Trump’ın Kudüs kararını kendi lehine fırsata dönüştürebilir.
Lübnan’da Hizbullah ile uyguladığı modelin bir benzerini Filistin’de Hamas’la gerçekleştirmek isteyebilir.
Bugüne kadar başarıyla uyguladığı ve genelde İran toprakları dışında kurduğu savunma hattını daha da ileri götürebilir.
HAARETZ’TEN BAŞKENT ÖNERİSİ
5) Son olarak İsrail, Suriye ve Irak’taki IŞİD karşıtı savaşa dahil olmamış, bölgesel çatışmaları izlemekle yetinmişti.
Bu kez öyle olmayabilir.
Filistin halkı, Kudüs kararını protesto etmek amacıyla yeni bir İntifada başlatabilir.
Gazze ve Batı Şeria’daki eylemleri bastırmak için İsrail, Filistin halkına karşı orantısız ve aşırı güç kullanabilir.
Böylece Ortadoğu yeniden bir savaş sarmalı içine girebilir.
Bu ihtimali dikkate alan ünlü Haaretz gazetesi, Trump kararını açıklamadan önce önemli bir uyarıda bulundu.
Editöryal başyazıda, “Batı Kudüs İsrail’in, Doğu Kudüs de Filistin devletinin başkenti olmalıdır” önerisi yapıldı.
Sonuç olarak…
Trump, aldığı kararla Ortadoğu’da yeni bir kaosun çıkmasına sebep olabilir.
İsrail, patlamaya hazır bombanın fitilini ateşleyebilir.
Suriye ve Yemen’den sonra yeni bir savaş, bölgeyi yangın yerine çevirebilir.
ERDOĞAN ZARAR VERİYOR
Bu denklemde Türkiye nerede peki?
Meselenin içinde tabii ki…
İçinde çünkü Kudüs’le tarihi bir geçmişe sahip…
Uzak durması mümkün değil…
Şehrin oldu bitti ile İsrail’in siyasi emellerine alet edilmesine Türkiye, bölgesel ağırlığına uygun bir üslupla karşı çıkabilir, çıkmalıdır da…
Ancak AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın hırçın üslubuyla değil…
Erdoğan şu anda şahsi çıkarlarını memleket çıkarlarının önüne geçirmiş durumda…
Her olayı kendi lehine kullanmaya çalışıyor.
Nitekim Kudüs meselesini de bu amaçla salı günü gündeme getirdi.
Amerikan yönetimini eleştirmeden “İsrail’le ikili ilişkileri bitirebiliriz” dedi.
Ne demek istedi?
Bana göre Yahudi lobilerine selam çaktı.
Tıpkı Trump gibi…
Sonuç alır mı?
Çok zor…
Neden?
Çünkü bu tarz “şantaj” kokan bir politika ile problemleri çözmek mümkün değil…
Delil mi?
Filistin meselesi şahit olarak yeter de artar bile…
REEL POLİTİK STRATEJİ ÜRETME ZAMANI
Arap, Yahudi ve Acem politikacılar, 70 yıldır Filistin meselesini siyasi çıkarları uğruna kullanıp duruyor.
Türkiye, bu çirkin oyunu çoğu zaman uzaktan seyretti.
Ama Erdoğan, 2010 yılında Mavi Marmara ile bu rekabete dahil oldu maalesef…
Fakat eline yüzüne bulaştırdı.
Yedi yıl sonra yine “One Minute” peşinde…
Güç dengesinin olmadığı bir yerde sadece slogan atarak dış politikada mesafe alınamadığı gerçeğini 15 yıllık Erdoğan iktidarı gösterdi bize…
Yine aynı hataya düşmemek ve Türkiye’nin çıkarlarını korumak için reel politik stratejiler üretmek kaçınılmaz bir zaruret haline geldi artık…
Türkiye, tecrübesiyle bunu yapabilir mi?
Yapabilir.
Filistin meselesini istismar edenlerin oyunlarını bozabilir mi?
Bozabilir.
Nasıl?
Akılcı, kuşatıcı ve yapıcı bir siyaset izleyerek…
İstismar etmediğini bizzat göstererek…
Aksi davranışların hepsi, geçmişte olduğu gibi bugün de, Kudüs ve Filistin meselesine zarar verebilir.
Madem Kudüs, üç semavi dinin kutsal kabul ettiği bir şehir…
Çözüm, bu hakikat üzerine bina edilerek bulunabilir.
Böylece…
Geçmişten günümüze muhteris politikacıların siyasi hesaplarına kurban edilen Kudüs’ün gözyaşları dindirilebilir.
Aksi takdirde…
Yürek yakan iniltileri sürüp gider.