Şakran 1 No’lu T Tipi Cezaevi’nden tahliye olan bir tutuklu cezaevindeki
kötü yaşam koşullarını anlattı. Tutukluya göre koğuştaki 24 kişiye 10 kişilik
yemek veriliyor.
İzmir’in Aliağa ilçesinde bulunan Şakran Cezaevi’nde kötü muamele ve hak
ihlalleri gün geçtikçe artıyor. Geçtiğimiz günlerde Şakran 1 No’lu T Tipi
Cezaevi’nden tahliye olan Seyithan Semo ve Şakran 2 No’lu T Tipi’ndeki oğlu
Fikret Kara’yı ziyaret eden annesi Nebahat Kara, yaşanan hak ihlallerini
anlattı. Cezaevine girişte çıplak arama dayatıldığını dile getiren Semo,
tutukluların buna dair yazdığı dilekçelerinin muhataplarına ulaştırılmadığını
söyledi.
Şakran 1 No’lu T Tipi’nde 10 kişilik olarak düzenlenen yataklara 2 ranza
daha ilave edilerek 14 kişilik haline getirilmesine rağmen 24 kişi kaldıklarını
aktaran Semo, “Cezaevi yönetimi revirlere çıkmada problem çıkarıyor.
Revire çıkarılması durumunda da, doktor tarafından yapılan sevkler çeşitli
bahaneler ve gerekçelerle gerçekleşmiyor. Bu durumda mağdur olan birçok kişi
ağır hastalıklarla karşı karşıya kalıyor. Bazı arkadaşlarımızın hem teşhis hem
tedavi için kurum doktorlarından sevkleri yapılmasına rağmen tam teşekküllü ve
teşhisin konulabileceği hastanelere götürülmüyor. Beşir Danıs, Aziz Gökçi ve
Mehmet Nuri Yılmaz arkadaşlarımız hastanelere götürülmedi” dedi.
Semo, cezaevine girişte ve sonrasında defalarca vejetaryen olduğunu
cezaevi yönetimine bildiren dilekçeler yazmasına rağmen 5 buçuk ay sonra
vejetaryen yemekler alabildiğini söyledi. Süreli ve süresiz yayın haklarının
keyfi bir şekilde engellendiğini vurgulayan Semo, örneğin, kitap sayılarına
sınırlama getirilerek okumanın engellendiğini kaydetti. 3 farklı üniversitenin
öğrencisi olan Semo, sınavlarına giremediğini ifade ederek eğitim alma hakkının
geçerliliği olmayan gerekçeler gösterilerek engellendiğini belirtti. Haftada 10
saat olan sosyal ve kültürel faaliyetlerinin kısıtlandığını dile getiren Semo,
“Ailemizle yapacağımız görüşlerde saat, yüzük, ayakkabı bağcığı bahane
edilerek engelleniyordu. Gönderilen mektuplar ya uzun zaman sonra tarafımıza
veriliyor ya da hiç verilmiyor. Aileler tarafından gönderilen eşyalar bile 2-3
hafta sonra veriliyor. 24 kişiye 10 kişilik yemek veriliyor” ifadelerini
kullandı.
Şakran 2 No’lu T Tipi’nde bulunan Fikret Kara’nın annesi Nebahat Kara
da, oğlunun kendisine anlattıklarını aktardı. Siyah ve beyaz renkteki
kıyafetlerin keyfi bir şekilde içeri alınmadığını belirten Kara, tutuklulara
tek tip kıyafetin dayatıldığına dikkat çekti. Kara, “Çocuklarımız ise,
‘tek tip kıyafet, kefendir biz o kefeni giymeyeceğiz’ diyorlar” dedi.
Cezaevinde sevkler sırasında çıplak arama dayatıldığını söyleyen Kara,
Şakran 2 No’lu T Tipi Cezaevi Müdürü Abdullah Demirci ile gardiyanların sürekli
tutuklulara hakaret ettiğini aktararak, tehdit edilen bazı tutukluların darp
edildiğini belirtti. Kara, tutukluların ‘F Tipi’ni arayacaksınız, Amerikan
uşakları, beyinleri yıkanmışlar, vatan hainleri’ gibi tehditlerle darp
edildiğini dile getirdi.
‘HAVALANDIRMALAR F TİPLERİNDEN DAHA KÜÇÜK’
Cezaevinde havalandırmaların da telle kapatıldığını ve bunların F
Tiplerinden daha küçük havalandırmalar olduğunu dile getiren Kara “Oğlum,
‘Kafamızı kaldırdığımızda çok zor görebildiğimiz bir gökyüzü var. Ve orayı da
çift kafes tel ile kapatmışlar’ dedi. Bu, insanlık onuruna aykırı bir şeydir.
Çocuklarımız, tel kafeslerin kaldırılması için geldikleri günden beri hem
idareyle görüşmeye çalışıyor hem de kapı döverek, slogan atarak, oturma eylemi
yaparak bunu protesto ediyorlar” diye konuştu.
Aynı koğuşta kalan tutukluların yan yana oturmalarının dahi
engellendiğini dile getiren Kara, sudan sebeplerle tutuklular hakkında
soruşturma açıldığını da aktardı. Tutuklulara, “Asker gibi,
duracaksınız” denildiğini ifade eden Kara, tutukluların ayakta durmaları
için cezaevi müdürünün odasında bulunan sandalyelerin dahi kaldırıldığını
söyledi. Kara, hasta tutuklu Kemal Toka’nın diyet yemeklerin yemesi
gerektiğini; ancak bu tür yemeklerin verilmediğini söyledi. Şakran Cezaevi’nde
sıcak suyun bile olmadığını ifade eden Kara, oğlunun “Buradayız, ama sıcak
suyumuz yok. Sıcak su istiyoruz ‘yok’ diyorlar” dediğini dile getirdi.
Kara, son olarak şunları söyledi: “Biz anneler ve babalar çok
kaygılıyız ve gerçekten de ileriki zamanlar için de ne getireceğini az çok
tahmin ediyoruz. Bu noktada elimizden ne gelir ne yapabiliriz bilmiyorum; ama
kamuoyunun duyarlı olmasını sağlamamız lazım. Hükümet de bu uygulamalardan
vazgeçmeli.”artigercek.com