• ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM
No Result
View All Result
No Result
View All Result
Home Genel Gündem

Uludere Roboski’de acılar hala taze

Aralık 28, 2017
in Genel Gündem, Gündem, ZULÜM GÜNLÜĞÜ
0
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter

2011’de Uludere’de öldürülen 34 köylünün yakınları, başvurdukları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını bekliyorlar. O gün sağ kurtulan dört kişiden biri olan Hasan Ürek, yaşadıklarını ve sonrasını anlattı,

2011’de Uludere’de öldürülen 34 köylünün yakınları, başvurdukları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını bekliyorlar. O gün sağ kurtulan dört kişiden biri olan Hasan Ürek, yaşadıklarını ve sonrasını anlattı.Deutsche Welle Türkçe 2011’de Uludere’de öldürülen 34 köylünün yakınlarının bunca zaman içinde yaşadıklarını anlatan bir haber yayınladı.

Türkiye’nin Irak sınırında bulunan Uludere ilçesine bağlı Gülyazı ve Ortasu köylerinden 40 kişi 28 Aralık 2011 tarihinde katırlarla Irak’a geçmek üzere yola çıktı. Qehniblaw (Dağınıkkaya) köyüne gidecek; mazot, sigara, çay ve gıda maddelerini katırlara yükledikten sonra geri döneceklerdi. Yola çıktıklarında insansız hava uçağı (İHA) bölge üzerinde keşif uçuşu yapıyordu. Bunu gören iki kişi vazgeçip, geri döndü. Kalanlar Irak sınırını geçti, dönüş yolundaysa F-16 savaş uçaklarıyla hava bombardımanı yapıldı. Olayda 34 kişi yaşamını yitirirken 4 kişi de yaralı kurtuldu. Kurtulanlardan biri Hasan Ürek’ti.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Dosya sessizce kapatıldı: Erdoğan, ‘Akbil davası’ndan 26 yıl sonra nasıl beraat etti?

“15 Temmuz Tiyatrosu”: İstinaf bu ifadeye verilen cezayı bozup beraat kararı verdi

AİHM’den Türkiye’ye tarihi ihlali kararları gelmeye devam ediyor

“Önce okul sonra kaçak”

Olay günü henüz 17 yaşında olan Hasan Ürek, bölgedeki pek çok akranı gibi küçük yaşlardan itibaren kaçağa gitmiş. Kaçağın o coğrafyada geçimi temin etmek için yapılacak tek şey olduğunu söylüyor. “14 yaşından beri gidip geliyordum. Sabah okula öğlenden sonra kaçağa gidiyorduk. Dokuz kardeşiz, ağabeyim İstanbul’da üniversitede İngilizce okuyordu. Babam yaşlı, en büyük ikinci oğlu benim. Gitmekten başka çaremiz yok. Katırlarımızı hazırlar, toplu olarak akşama doğru 4-5 gibi gider, 7-8 gibi dönerdik. Sınırın 1,5 kilometre içinde Qehniblaw (Dağınıkkaya) denilen yere giderdik. Önceden arar siparişlerimizi verirdik. Kimi sigara, kimi çay, kimi şeker, mazot isterdi. Gittiğimizde siparişimiz hazır olurdu. Katırlara yükler, oyalanmadan hava kararınca dönerdik. Tehlikeli bir yolculuk bizimkisi, askeri var, örgüt var, mayın var, kurt, ayı, sırtlan var. Askerler bazen yakalardı bizi, yüklerimizden bir iki katır alıp bırakırlardı. Kimi zaman yüklerimizden bir bölüm mazotu döküyorlardı, sigara ve çayı yakıyorlardı. Ama çok mağdur olmamızı istemiyorlardı. Bazen askerlere çay, sigara, şeker veriyorduk. Köyün, Gülyazı’nın karakolu, çoğunu tanıyorduk zaten.”

40 köylü 70 katır

Gülyazı ve Ortasu köylerinden kaçağa gitmek üzere hazırlanmış 40 köylüye 70’e yakın katır eşlik ediyordu. Hasan Ürek çıkacağı seferden sigara getirecekti. Ancak yanlış giden bir şey vardı; gökyüzündeki garip uğultu.“40 kişi yola çıktık. 70 kadar katır vardı. Sınıra vardığımızda havada bir uğultu duyduk. Uçak sesi gibiydi ama daha değişikti. Daha tiz ve uzak. Biri insansız hava aracı dedi. Gözetleme yapıyorlardı. Ben bir şey görmedim ama bir iki kişi gördüklerini söyledi. Bunun üzerine iki kişi katırlarıyla geri döndüler. Biz devam ettik. Qehniblaw 1,5 kilometre uzaklıkta. Mallarımızı alıp geri yola çıktık. Kimse pek bir şey konuşmuyordu, huzursuzduk. Sınıra vardığımızda saat dokuzu çeyrek geçiyordu. Teyzem aradı ve askerin yolu kapattığını söyledi. Asker zaman zaman kapatırdı yolu, köylüyer haber verirdi biz de başka yoldan dönerdik. Ama Yemişli’ye giden yol, Maymuna Yaylası yolu, geldiğimiz Şirit (Yıldız) yaylası yolunun üçü de kapalıydı. Dönecek yolumuz kalmamıştı ve teyzem bunu haber veriyordu, ‘yükü atıp gelin’ dedi. Korkmuştuk ters giden bir şeyler vardı. Yükü bırakıp sınıra geldik. Aradan en fazla bir veya 1,5 dakika geçmişti ki bir ses duyduk. Sınıra en yakın noktada ben ve Servet Encü bulunuyorduk. O güne kadar duyduğum en yüksek ve korkunç sesti. Ama kısa sürdü, hiçbir şeyi duyamaz oldum. Üzerime taş, toprak ve et parçaları yağdı. Burnumda keskin bir koku kaldı sadece, yanık, ateş, is ne olduğunu bilemedim. Sonra kendimden geçtim.”

“Dedemin zamanında bunun adı ticaretti, sınırlar konunca adı kaçak oldu”

Hasan Ürek 11 gün sonra hastanede gözlerini açtığında kendisine iç kanama teşhisi konmuştu. İşitme duyusunun yüzde yetmişini yitirmiş, boynundan, sırtından ve ayaklarından şarapnel parçaları çıkarılmıştı. Başlarına neler geldiğini ancak o gün öğrendi.

“34 kişi öldü dediler. Çoğu akrabam ve hısımımdı. Bombanın grubun tam ortasına düştüğünü tahmin ettim. Çünkü benle Servet Encü grubun en başında diğer sağ kurtulan iki kişi olan Hacı Encü ile Davut Encü en gerideydi. Bir ay geçmişti ama kendimi toparlayamıyordum. Hafızam gidip geliyordu. Olayla ilgili haberlere baktım, ‘kaçakçı’ diyen vardı, örgüte yardım ettiğimizi söyleyen de. Babam kaçakçılık yaptı, dedem, onun dedesi de, çünkü başka şansımız yok. Bir dağın başındayız, burada yaşayanlar hep bunu yapmışlar. Dedemlerin zamanında bunun adı ticaretti, ne zaman ki sınırlar çekildi adımız kaçakçıya çıktı.”

Hasan Ürek bu gün 23 yaşında. Bir yıl önce evlenmiş ve dört aylık bir oğlu var. Şırnak’ta taşeron işçi olarak çalışıyor. En büyük hedefi oğlunun iyi bir eğitim alması ve ağabeyi gibi buralardan ve kaçaktan uzak kalarak hayatını kurtarması.

“Cezasızlık pratiği”

Olaydan sonra başlatılan soruşturmada ilerleme kaydedilemedi. 11 Haziran 2013’te Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “taksirle ölme sebebiyet vermekten dolayı” soruşturma dosyası hakkında görevsizlik kararı verip Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi. Genelkurmay Askeri Savcılığı, 7 Ocak 2014’te takipsizlik kararı verdi. Mağdurların avukatlarının karara itirazı da reddedildi. Dosya Anayasa Mahkemesi’ne gönderildi. Ancak başvuruda bir avukatın dilekçesindeki pulun eksikliği nedeniyle önce eksikliklerin tamamlanması istendi ardından da “eksikliğin süresinde giderilmemesi” nedeniyle, 24 Şubat 2015 tarihli kararla reddedildi.

Davanın avukatlarından ve Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Mehmet Emin Aktar’a göre bu durum Türkiye’de etkili bir şekilde yürütülen ‘cezasızlık pratiği.’ Aktar daha en başından göze çarpan hatalara işaret ediyor.

“Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı yürütürken hiçbir müştekinin, olayda sağ kurtulan mağdurun bile beyanını almaksızın ve kararında hiçbir şüpheli belirtmeksizin ‘ben görevli değilim Genel Kurmay Askeri Savcılığı görevli’ dedi. Oysa ki Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın görevli olduğunu söyleyebilmesi için, ‘şu albay veya şu general şüpheli’ diyebilmeli. Böyle bir şey olmamasına karşın dosya Ankara’ya gönderildi. Dosya Ankara’ya kritik bir süreçte; 17-25 Aralık’ta Türkiye’nin kilitlendiği, herkesin salt o süreci tartıştığı bir dönemde gitti. Takipsizlik kararı çıktı. Askeri mahkeme kendisinden istenen şeyin bir takipsizlik kararı olduğunu bildiği için takipsizlik kararını bu şekilde veriyor. Şimdi burada etkili bir soruşturma yürütülmediğini, yargılama ilkesinin ihlal edildiğini Anayasa Mahkemesi bal gibi biliyor aslında.”

Pul nedeniyle reddedilen başvuru

Avukat Mehmet Emin Katar sözlerini “O dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı bir grup avukatla bizi kabul ettiğinde bu soruşturmanın biran önce sonuçlanmasını sağlayacağını söylemişti. Ancak ne oldu? Bir avukatın vekâletindeki bir pulun eksik olduğu garip ve komik gerekçeyle bizim başvurumuzu reddetti. Türkiye’deki cezasızlık pratiğinin ciddi bir şekilde, etkili bir şekilde işletildiği soruşturmalardan biri bu soruşturma. Bölgede benzer bütün olaylarda bir cezasızlık pratiğinin işlediğini, devletin kendi unsurlarının sebep olduğu ölümlerde etkili soruşturma yapılmadığı gözlemleniyor. Sorumlu tutulmuyorlar” şeklinde sürdürüyor.

’15 Temmuz sürecine kadar götürebilirdi’

Mehmet Emin Aktar, soruşturmanın etkili yürütülmesi durumunda 15 Temmuz sürecine kadar ‘gidilebilirdi’ diyor.“Vahim bir durum var ortada. Birileri ya yanlış yönlendirildi ya da bir hataya düşüldü baştan bakıldığında. Yani bölgedeki silahlı gruplar yakından izleniyor, her hareketleri kayıt altına alınıyor. Bu grubun silahlı bir grup olmadığını fark etmelerine rağmen kim neden bu kararı verdi bilmiyoruz. Soruşturma etkin bir şekilde yürütülmüş olsaydı, bu talimatı kimin verdiği; belki de bizi 15 Temmuz sürecine kadar götürebilecek bir adım atılmış olurdu. Ama bu da soruşturulmadı.”

Dava AİHM’de

Uludere’de mağdur 281 başvurucu, iç hukuk yollarının tükenmesi sonucu yaşam hakkı ihlali başta olmak üzere hak ihlalleriyle ilgili 23 Ağustos 2016 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yaptı. AİHM henüz bir karara varmadı. Aktar’a göre AİHM’den ‘etkili bir soruşturma yapılmadı’ sonucu çıkarsa yeniden soruşturma açılabilir ve olayın failleri yargı önüne çıkarılabilir. Uludere’de yakınlarını yitirenlerin beklentileri de bu yönde. Faillerin cezalandırılmasını ve adaletin temin edilmesini istiyorlar. Kendi anlatımlarına göre ancak o zaman her hafta gittikleri mezarlarında acılarıyla birlikte iç huzurları da olacak.

Kaçak

Uludere ve civarındaki sınırlara olayın ardından beton blok duvarlar çekildi. Sınırın geçişlere kapatılması için inşa çalışmaları sürüyor. Ancak hala bölgede katırlar var ve yerel halkın söylediğine göre katırın olduğu yerde kaçak ta vardır. Kaçağın azalmakla birlikte hala sürdüğünü söylüyor köylüler. Bunun nedenini Ortasu köylülerinden Selim Ulaş şöyle ifade ediyor: “Burada 50 kiloluk şekerin torbası 190-200 lira, Irak’ta 90 lira ve biz fakiriz.”

PAYLAŞTweet
ÖNCEKİ HABER

SONAR Başkanı Bayrakçı: Erdoğan’ın bu seçim işi çok zor

SONRAKİ HABER

Avrupa Konseyi, son KHK’ları incelemeye aldı

BENZER HABERLER

Ülke basın özgürlüğünde de nal topluyor: Türkiye, 180 ülke arasında 159. sırada
Gündem

Dosya sessizce kapatıldı: Erdoğan, ‘Akbil davası’ndan 26 yıl sonra nasıl beraat etti?

Aralık 13, 2025
“15 Temmuz Tiyatrosu”: İstinaf bu ifadeye verilen cezayı bozup beraat kararı verdi
Gündem

“15 Temmuz Tiyatrosu”: İstinaf bu ifadeye verilen cezayı bozup beraat kararı verdi

Aralık 12, 2025
AİHM konusunda uyaran Avrupa Komisyonu raporu: Hizmet Hareketi terör örgütü değildir
AVRUPA

AİHM’den Türkiye’ye tarihi ihlali kararları gelmeye devam ediyor

Aralık 12, 2025
CHP’den AKP’ye geçen,  Çerçioğlu’nun şirketi 600 milyon TL’lik yatırım aldı
Gündem

CHP’den AKP’ye geçen, Çerçioğlu’nun şirketi 600 milyon TL’lik yatırım aldı

Aralık 12, 2025
Gazeteci Enver Aysever de tutuklandı: Gerekçe halkı kin ve düşmanlığa tahrik
Gündem

Gazeteci Enver Aysever de tutuklandı: Gerekçe halkı kin ve düşmanlığa tahrik

Aralık 12, 2025
Mehmet Akif Ersoy
Gündem

Gazeteci Mehmet Akif Ersoy’a bir suçlama daha: Örgüt kurdu ve yönetti

Aralık 11, 2025
  • All
  • Manşet
Zamana direnen değil, onu duyabilen din!
Manşet

Gasp edilmiş mal üzerinde tasarruf caiz midir?

by Ahmet Kurucan
Aralık 14, 2025
0

Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Gaziantep’teki “Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi”ne (eski adıyla Zirve Üniversitesi) rektör olarak atanmış. Bu...

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’den, Bahçeli’ye ziyaret

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’den, Bahçeli’ye ziyaret

Aralık 13, 2025
Ülke basın özgürlüğünde de nal topluyor: Türkiye, 180 ülke arasında 159. sırada

Dosya sessizce kapatıldı: Erdoğan, ‘Akbil davası’ndan 26 yıl sonra nasıl beraat etti?

Aralık 13, 2025
Hakan Şükür, bahis operasyonu için: “Futbol, tüm otoriter rejimlerde en rahat kullanılan alan”

Hakan Şükür, bahis operasyonu için: “Futbol, tüm otoriter rejimlerde en rahat kullanılan alan”

Aralık 13, 2025
ABD, Gazze’de savaş suçu kanıtlarını görmezden gelmiş

BM’den İsrail kararı: Gazze’ye insani yardımın ulaşmasına izin verin

Aralık 13, 2025
16 yaş altını ‘Sosyal medya yasağı’ Avustralya Anayasa Mahkemesi’nde

16 yaş altını ‘Sosyal medya yasağı’ Avustralya Anayasa Mahkemesi’nde

Aralık 13, 2025

İLETİŞİM

info@zamanaustralia.com.au australiazaman@hotmail.com

Sydney Ofisi telefonu

+61 02 96496006

27 Queen Street Auburn NSW 2144 Australia

AVUSTRALYA REHBERİ

 

    • Yurtdışında yaşam şartları ve göçmen alan 8 ülke
    • Ücretsiz tercüme hizmetinden nasıl faydalanabilirim?
    • Avustralya Hakkında Genel Bilgi
    • Avustralya’daki Kutsal Kaya: Uluru
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • GÜNDEM
  • YAZARLAR
  • DÜNYA
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • RÖPORTAJ
  • SPOR
  • ZULÜM GÜNLÜĞÜ
  • VİDEO HABERLER
  • DİĞER
    • UZAK DOĞU
    • AVRASYA
    • AVRUPA
    • AMERİKA
    • AİLEM
    • TEKNOLOJİ
    • KONUK YORUM