TARIK TOROS-TR724.COM
İlki, azledilen Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’dan (cümle düşük lakin maksadı ifade ediyor):
“Ben buradan bir teşekkürü ifade etmek istiyorum. Bugün İstanbul Emniyet Müdürlüğü benim bu iki günlük hassasiyetime ve Cumhurbaşkanımıza çağrıma, sayın Cumhurbaşkanı Fransa’ya giderken rahatsızlığını dikkate alarak İstanbul Valiliği’ne ve Emniyeti’ne talimat vermiş. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şube Müdürlüğü eşimi arayarak hem oğlumun hem de eşimin pasaportunun bu vesileyle iadesini gerçekleştirdi.” (6 Ocak 2018)
Suçun şahsiliği esastır.
Kişinin suçundan dolayı yakınları cezalandırılmaz.
Pasaport iptalinin koşulları bellidir.
Velev ki bunlar oldu, şikayet mercii pasaportu veren yerdir.
Cumhurbaşkanına çağrı yapılacak haller açıktır.
Vatandaşın mağdur olduğu bir durum varsa, kurumlar itiraza bakar bunu düzeltir.
Kurumların itiraza bakması için Cumhurbaşkanının talimatına ihtiyaç yoktur.
Yasalara rağmen vatandaşı mağdur edip talimatla durumu düzelten kurum, suç işlemektedir.
Hoş, yasalara göre hakkında yaptırım uygulanan vatandaş, Cumhurbaşkanının telefonuyla kurtuluyorsa bu da suçtur.
Benzer itirazlara kulak tıkanıyor, birilerine iltimas yapılıyorsa bu apaçık çifte standarttır.
Görevden alınan seçilmiş belediye başkanı, başı sıkışınca kendisini görevden alana müracaat etmez.
Her ne olursa olsun, bu tür muameleler teşekkürü gerektirmez.
Bunu da en iyi, hukukçuluğuyla övünen belediye başkanları bilir.
**
Bırakın devleti…
Ülke bir “kabile devleti” dahi değildir.
Türkiye’yi sorarlarsa yukarıdaki hadiseyi anlatın, ötesine gerek yok.
**
İkinci açıklama, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den:
“MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yoktur. Genel başkan aday olmayacaktır. MHP ittifak olursa ittifakla, olmazsa kendi partisi olarak milletvekilliği seçimlerine girer, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Yenikapı ruhuyla hareket ederek, Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı alır. Bu kadar nettir.” (8 Ocak 2018)
**
Türkiye’de;
Anayasa değişmiştir.
Parlamenter sistem bitmiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmiştir.
Siyasette hedef iktidar olmaktır.
Bunun yolu cumhurbaşkanı adaylığından geçer.
Seçime iki yıl varken, “aday göstermeyeceğiz” kararı almak bir parti için tuhaftır.
Hele hele iktidar partisinin liderini destekleme kararı tuhaf ötesidir.
Kaldı ki iktidar partisinin genel başkanı, henüz adaylığını açıklamamıştır.
Bir parti bu tür konuları parti kurulları ile istişare eder, seçmenin nabzını tutar.
Bir lider, iki sene öncesine kadar söylediği her şeyi yutmuş, artık tam aksini savunuyorsa siyaseten konulacak teşhis bellidir.
Açıklama sonrası parti içinden tek itiraz yoksa konuşacak çok da bir şey yoktur.
**
Bu kadar çiziktirmeye de lüzum yok esasen:
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı…
“İsrail’e tehdit oluşturacak ülkeler zayıflatılıyor yorumları var. Suriye, Irak ve İran’dan sonra hedef Türkiye olabilir mi?”
..diye sorulunca;
“Biz vurduk mu oturturuz!”
..diye cevap veriyorsa.
Kabile devletine rahmet okutacak bir sorunla karşı karşıyasınız demektir.
**
Amerika’da akıl sağlığı sorgulanan bir başkan var.
Görevde bir yılını dahi doldurmadan kitabı yazıldı, “Ateş ve Öfke.”
Ülkenizde ise bırakın başkanı, başkana destek veren muhalefet liderinin kitabı çıkmadan toplatıldı.
Bir gün olan bitenin kitabı yazılacak belki…
Lakin ne ateş kalacak ne duman!