ENES CANSEVER-HAFTA’NIN YORUMU
‘Devlet iki şekilde sarsılır: Suçlu cezasız
kaldığında, suçsuza suç isnat edildiğinde…
Neticesiz bir gayret mi?
Bilmiyorum.
Hak, hukuk
arayışına devam ediyoruz.
Yılın ilk yazısında, mum elimizde, hukuk ve adalet
arayışında, karanlık dehlizleri eşeliyoruz.
Ara ki bulasın…
Ahlak, evrensel hukuk, pürüzsüz işleyen devlet
anlayışı, ülkemin insanına da nasip olacak mı?
Kafada dolaşan deli sorular…
Sebepler planında hayal gibi…
Baskı ve zulüm adeta sağanak, garip başlara yağıp
duruyor.
Eline ‘dağlama aleti’ geçiren, yürekleri dağlıyor,
suçlu suçsuz ayırt etmeksizin.
Adalet yok, terazisi de…
Anayasa askıda…
Yasalar yitik sınıfında…
Kanun hak getire…
Hukuksuzluk diz
boyu…
Hakk gasbı,
hukuksuzlukla atbaşı…
Peki, blokajını böyle
oluşturan devlet, adalet dağıtabilir mi?
Taşları bağlayıp, af
buyurun itleri meydana saldığınız köyde huzur olabilir mi?
Güç
sarhoşu zorbalar, fırsat eldeyken, aralıksız sürdürüyorlar eziyetlerini…
Hem
de “İslam” ambalajı ve “dindarlık” sosuyla…
Sineleri
kin, nefret ve adavetle dolmuşlar, gayzla köpürdükçe, köpürüyorlar.
Geride
bıraktığımız yıl, mazlumlara yapılmadık zulüm bırakılmadı.
Bu
yıl da aynen devam…
ZEYNEP BEBEK
Zeynep Şura, henüz 7 aylıkken cezaevine girdi ve anne
kucağıydı bildiği tek yer.
Hayata kara
zindanlarda uyanan, sağını solunu yeni fark eden 668 bebekle gün saydı Zeynep
Şura.
Tam 475 gün sonra özgürlüğüne kavuştu Annesiyle birlikte.
Mahkeme, minik kızın annesine, “sen suçsuzsun” diyerek
“pardon” dedi.
Daha yüzlercesi “pardon” denecek anı bekliyor, zindanlarda, demir parmaklıkların ardında.
Hepsi bu kadar mı?
Hak ihlali ne olacak, ya kul hakkı?
Ya
kucağında yavrusuyla, yaklaşık 16 ay çekilen acıların bir karşılığı ve cezası yok mu?
Bu zalim kararı veren yargıçlar, rahat uyuyabiliyor mu?
Yargısız bu infazın yok mu bir cezası?
Sorulacak soru o kadar çok ki…
Şer’i
ve Örf’i Hukuk’ta bu zalimliğin yeri sadece bir “pardon” mu?
Ya
içerdeki 17 bin kadın ve 668 bebek?
Hala ‘dilsiz şeytan olmadan’ yana mı, sessizliğiniz?
Hani
İslam’da, savaş şartlarında dahi kadın, çocuk ve yaşlılar koruma altındaydı?
Yamalı
bohçaya benzeyen, benzetilen Anayasamız bile, Mehmet Altan ve Şahin Alpay’lara
yapılan hukuksuzluklara “yeter” dedi.
FARABİ’NİN İDEAL DEVLETİ
İslam
Filozofu Farabi, asırlar önce (MS 870-950) El-Medinetü’l Fazıla
isimli eserinde ‘İdeal devletin’ çerçevesini güzel çiziyor.
Çok
güzel bir çerçeveyle sunuyor, büyük Filozof…
Yunan
siyaset felsefesi ile İslam’ı birbiriyle uzlaştırmanın öncülüğünü yapan ve
başaran “ilk filozof” olma özelliğine sahip Farabi.
Yunan
felsefesini İslam’la uzlaştırmada öncülük etti Farabi, ama…
İdeal
Devlet, El-Medinetü’l-Fazıla, ya da Fazilet Şehri, Farabi’nin çerçevesini
çizdiği bir tabloydu bizler için.
Ona
göre, yönetici sınıf faziletli, bilgili olmalıydı.
‘İdeal
bir toplumu’ ancak bedenen ve ruhen sağlam, öğrenme ve öğretmeyi seven, dürüst
ve inanan kimse “baş” olmalıydı.
Farabi’nin
idealize ettiği yönetim anlayışından da devlet anlayışından da fersah fersah
uzağız şimdi…
“İdeal
devlet (ve) adamı” profilini Farabi şöyle tarif ediyor:
“Doğruluğu
sevmeli, yalandan kaçınmalıdır. Kendisinden kuşkulandıracak şeylerden
çekinmelidir. Dünyevi kaygılarda gözü bulunmamalıdır. Adaletli olmalı ve
kötülük yapmaktan çekinmelidir.”
Mutluluğa
erişmek amacıyla el ele vererek çalışan bir millete “erdemli bir millet”, bütün
milletleri mutluluğa ulaşmak için el birliğiyle çalışan bir dünyayı da “erdemli
dünya” şeklinde resmediyor büyük Filizof.
Farabi’nin
ideal devletini inşa eden ve Siyasal İslamcıların yıllardan beri, “gâvur batı”
diye küçümsediği ülkeler, mutluluk ve fazilet adaları oluşturmayı çoktan başardılar.
Dünya
Mutluluk Raporu’nun (World Happiness Report- https://www.bestcurrentaffairs.com/worlds-happiest-country) geçen yıl ki, versiyonu açıklandı.
Birleşmiş
Milletler tarafından ‘Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı’nın (SDSN) ürettiği
söz konusu raporda; Kuzey Avrupa ülkeleri “en mutlu ülkeler” olarak ilan
edildi.
Buna
göre; dünyanın en mutlu ülkesi: Norveç.
Danimarka,
İzlanda, İsviçre, Finlandiya, Hollanda, Kanada, Yeni Zelanda,
Avusturya, İsveç ve İsrail ilk 11’de.
Dünyanın
155 ülkesinin arasında ilk 40’da, sadece
4 Müslüman ülke var.
Bugün savaş
tamtamların çaldığı ülkemiz Türkiye ise Kaddafi’nin Libya’sından (68)
hemen sonra 69. sırada yer alabiliyor. Özbekistan bile
47’ci, Türkmenistan ise 59’cu sırada.
Görüldüğü
üzere, İslam filozofunun “ideal devlet” anlayışını yerine getiren devletlerin
vatandaşları bizden daha mutlu. Barışla soluklanmak varken, Fetih Süresi’yle
savaşmaya, can yakmaya, kan ve gözyaşı akıtmaya gerek var mı?
Hudeybiye Barışı’nı
fetih olarak belirleyen ve çok önemli
bir sure olan Fetih Suresi’ni, dün yapılan operasyon sonucunda hayatını kaybeden 8 yaşındaki Afrinli Yehya Ehmed Hemade’yi katletmek için mi okuyup, okutuyoruz?
BAŞBAKAN’A 250 DOLAR CEZA
“İdeal
devlet” adamlarına yakışan, canlı ve sıcak bir örnekle yazımı tamamlayayım:
Avustralya
Başbakanı Malcolm Turnbull geçen gün, özel teknesinde
can yeleği giymediği için, devlete 250 dolar para cezası ödemek zorunda
kaldı. Başbakan Turnbull’un, Sydney Limanı yakınlarında hareket halindeki teknesindeyken,
uzaktan tespit edilen görüntülerde, can yeleği giymediği görüldü.
Bunu
tespit eden Yeni Güney Galler (NSW) Eyalet Denizcilik
Kurumu Direktörü Angus Mitchell, Başbakan’a her vatandaşa kesilen ceza miktarı
kadar olan 250 dolar cerime kesti.
Ayrıca
özür de dileyen Başbakan, şu açıklamayı yaptı;” Bu benim için iyi bir ders
oldu. Bundan sonra teknede iken veya bir nehirde mutlaka bir can yeleği
giydiğimden emin olacağım”
Başbakan’a
kesilen bu ceza kadar sebebi de ‘Müslüman Liderlere’ örnek.
Sydney’de,
körfezde yaşanan ölümlü bir olaydan sonra, deniz yeleği giyme ve giymeyenlere
de yasal olarak cezai işlem zorunluğu getirilmişti. Yani yasa koyucunun,
çıkardığı kurallara başta kendilerinin riayet etme ahlakı.
Yazının
girişine dönecek olursak:
Görüldüğü
gibi, İslam Filozofu’nun çerçevesini çizdiği “ideal devlet” anlayışına sahip
olan ülkelerde, devletin sarsılmaması için, suçlu cezasız kalmıyor, suçsuza da
ceza verilmiyor… Onun için İslam Filozofunun “ideal devlet” ahlakını yerine
getiren “gâvur devletler”, vatandaşını dünyanın mutlu insanı yapıyor. Aramızdaki
fark bu…e.cansever@yepyeni.zamanaustralia.com.au