BÜLENT KORUCU-tr724.com
15 Temmuz gecesi Atatürk Havalimanı mahşer günü gibi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan basın toplantısı düzenliyor.
Yerli yabancı bütün basın canlı yayında. Masada oturanlardan sadece AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci’nin yüzünde darbe gecesini yaşamış birinin yorgun tedirginliği var. Erdoğan herhangi bir basın toplantısından daha rahat, üzerinde bir yorgunluk ve gerginlik izi yok. Damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak etrafa gülücükler saçıyor. Nikah masasındaki bir damat kadar heyecanlı. Sanki bir bildiği var.
İşte o telaşlı adam dün il başkanlığı görevinden istifa etti. Daha doğrusu görevinden alındı. Bir buçuk yıldır zaten uzatmaları oynuyordu. Eski Genel Başkan Ahmet Davutoğlu’na yakın, Boğaziçi ekolünden bir isimdi ve o gittikten sonra görevden alınacaklar listesinin ilk sırasındaydı. 15 Temmuz’da beklenmedik bir performans gösterdiği için bir yıl daha başkanlık yaptı. Altı ay önce Erdoğan bir karşılama merasiminde elini sıkmayarak kalemini kırdığını göstermişti. O günden beri etkisiz eleman olarak koltukta oturuyordu.
O geceki tuhaflıklar Damat Albayrak’la Başkan Temurci’nin yüz ifadelerindeki farklılıkla sınırlı değil. Hiçbir bakanı, hatta Başbakan Binali Yıldırım’ı derdest etmeyi planlamayan ‘darbeciler’ İstanbul İl Başkanı’nın peşine düşmüş. Başbakanlığa dönüşen Çankaya Köşkü’nde bakanlar kriz masası oluşturmuş, ama aynı kampüs içindeki Muhafız Alayı gidip TRT’yi basıyor. Dönemin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bile bu işe şaşırmış. Şöyle diyor Kurtulmuş:
“Biz de sonradan kamera kayıtlarından gördük. Tank bir numaralı kapıdan içeri doğru giriyor, karşısında üç beş tane polis var, ellerinde de ufak silahlar var. Buraya gelse, en azından üç beş tane bakan var. Bizleri alsa, ellerimize kelepçe vursa, kameraların önüne çıkarsa çok büyük psikolojik üstünlük olur. Giriyor ve çıkıyor, dönüyor, kapıdan dönüyor, îzahı yok, Allah’ın koruması. Helikopterler geliyor, ağaçlık olduğu için ancak belli bir mesafeye kadar alçalıyor. Şurada helikopter pisti var, yani helikopter pistine inse iş bitecek. Aynı şekilde Muhafız Alayı’yla arada sadece bir tel örgü var, tel örgüden buraya elli tane Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’ndaki hainler gelse, Başbakanlık binasını bassalar, belki işin seyri değişecek.”
İl Başkanlığındaki baskın da sanki bir nezaket ziyareti! Binaya giren rütbelilerden İ.T.’nin ifadesindeki ilişki biçimi, askerlerin darbe senaryosunu inandırıcı kılmak için figüran olarak kullanıldığını gösteriyor: “AK Parti İl Başkanlığı’na geldiğimizde Binbaşı Faruk Şimşek’in emri üzerine onunla birlikte İl Başkanı Selim Temurci’nin odasına çıkıp kendisiyle görüşmek istedik, ama Temurci’nin özel kalem müdürlüğünü yapan kişi silahlarımızı bırakmadan bizi odaya alamayacağını söyledi.”
Bırakın darbe gecesini, normal zamanda bile bir özel kalem müdürü, binbaşıya “silahını bırakmazsan içeri almam” diyebilir mi?
Bu rahatlığın açıklaması komutanla Temurci’nin diyalogunda var. Askere “Neden geldiniz?” diye sorunca aldığı cevap, “Güvenliğinizi sağlamak için” olmuş. Terör saldırısı gerekçesiyle sokağa saldıkları bir avuç asker, darbe tiyatrosunun sahnesinde kendini bulunca afallamış, özel kalem müdürünün tafrasına bile boyun eğer hale gelmiş. 2 bin korumalı Saray’a sadece 13 asker gönderen kurmay zeka(!) il başkanlığına 69 personelle çıkarma yapmış. Askerin gözden çıkardıklarıyla AKP’nin gözden çıkardıklarının doğaçlama sahne aldığı yerdi İstanbul İl Başkanlığı.